”2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi” inandırıcı ve umut verici olamıyor – SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI’NDAN AÇIKLAMA
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, 18 Eylül günü içinde bir strateji, yol haritası veya eylem planı olmayan, hükümetin icraatlarını öven ve neler yapılacağını listeleyen “2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi” başlıklı bir belge açıkladı.
Belge, daha önceleri de yapılmış ve inandırıcılığını yitirmiş vaatlerde bulunuyor. Örneğin, belgede “Türkiye’de imalat sanayisinin dijital dönüşümüne katkı sağlamak üzere … ‘Dijital Dönüşüm Merkezleri’ kurulacaktır” deniyor (s. 46). Bundan 13 ay önce, 3 Ağustos 2018’de açıklanan, hükümetin “I. 100 Günlük İcraat Programı”nda bu merkezlerden 7 tanesinin hedeflendiği, 2 tanesinin 100 gün içinde açılacağı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından vaadedilmişti ama 144 gün sonra sadece çok yetersiz tek bir “merkez” açılabildi (http://bit.ly/2AuKipL).
Belgede belirtilen hedefler de – geçmişte yapıldığı gibi – çok abartılı ve inandırıcı değil. Örneğin, teknoloji tabanlı işlere yatırım 2018 yılında 60 milyon TL olarak gerçekleşmişken, bunu 4 yıl içerisinde 5 milyar TL’ye çıkarmak, yani 83 kat artırmak hedeflenmiş (s. 29)! Eğer TL’de çok ciddi bir devalüasyon planlanmıyorsa, böylesine büyük bir artış inandırıcı değil.
Ayrıca, artık hükümet ve bürokrasi yetkililerinden duymaya alıştığımız, “sanayi ve teknoloji devriminin öncü ülkeleri arasında yer almak” (s.10), “Milli Teknoloji Hamlesi ile Türkiye, pek çok dünya ülkesine örnek olacak…” (s. 17) gibi ifadeler bu belgede de sık yer alıyor. Bilgi teknolojileri, inovasyon, rekabet gücü, eğitim gibi ilgili konulardaki uluslararası sıralamalarda, çok gerilerde, ancak 50’li, 60’lı sıralarda yer alırken bu iddialar anlamlı olamıyor. Oysa, durumumuzu kabullenip, hangi politikalarla bu sıralamalarda nasıl yükselebileceğimizin belirtilmesi, anlamlı bir strateji olurdu.
Belge bir strateji içermiyor ama farklı alanlarda çok sayıda strateji ve yol haritası açıklanacağını vaadediyor (s. 12, 17, 24, 34, 35, 37, 48, …). Yine çok sayıda “Yüksek katma değer ve verimlilik ancak Ar-Ge temelli uzun vade yatırımlar ile elde edilebilmektedir” (s.13) gibi bildik, aşikar gerçekler tekrarlanıyor.
Belge, sanırım aceleye getirilmiş olduğu için, çok sayıda yazım hataları da içeriyor. Fakat, çok daha vahim olarak, bilgi hataları var. Örneğin, “Elon Musk tarafından kurulan SpaceX firması tarafından yeni bir ulaşım yöntemi olarak tünel içerisinde kapsül ile ulaşımı sağlayacak Hyperloop fikri…” (s. 22) deniyor belgede. Oysa, hyperloop Elon Musk’ın Boring şirketinin projesi, SpaceX ile ilgisi yok.
İki Önemli Vaat
“Strateji” adı altında kamuoyuna sunulan bu belgede dikkat çekici ve yeni sayılabilecek sadece iki vaat var. Birincisi, etki analizi: “yapılan yatırımların etkisinin takip edilmesi…” ve “etki analizi çalışmalarının standardı belirlenecek ve dönemsel raporlamalar ile takip edilecektir” (s. 45), “Yatırımın getirdiği katma değer, etki analizi ve ara performans ölçümleri ile takip edilecek, …” (s. 53).
İkincisi, veriye dayalı ve şeffaf bir hesap verme vaat ediliyor: “Stratejimizin içinde
yer alan her bir unsur için ilgili bakanlıklar ile birlikte sanayi, akademi, STK’lar başta olmak üzere tüm paydaşlarımızla birlikte daha detaylı, şeffaf, veriye dayalı, hedeflere ulaşma oranlarının takip edilebilir olduğu eylem planları hazırlanmaya başlanmıştır” ve “Performans
kriterlerinin gidişatı her yıl yeniden ölçülerek yıllık bazda takip edilecek, başlangıç ve gelinen
nokta şeffaf ölçütlere dayalı olarak Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı internet sitesinde kamuya ilan edilecektir” (s. 83).
TÜSİAD ve TÜBİSAD’a Çağrı
Tüm ilgili STK’lar bu iki vaadin takipçisi olmalıdır. Başta, sanayi ve teknoloji politikaları ile dijital dönüşüm üzerine raporlar yayımlamış olan TÜSİAD ve TÜBİSAD’a burada önemli görev düşüyor. Yukarıdaki ikinci vaadin benzeri daha önce de yapıldı. Örneğin, “2015-2018 Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı” açıklandıktan sonra, her yıl tamamlanması gereken eylemlerin durumu üzerine DPT Bilgi Toplumu Dairesi rapor hazırlamış olduğu halde bunları dönemin Kalkınma Bakanı açıklamadı ve bu “strateji” de sessiz sedasız, kayda değer bir başarısı olmadan sona ermiştir. Benzer bir fiyaskonun tekrarından kaçınmak, ancak TÜSİAD ve TÜBİSAD gibi ilgili ve birikimli STK’ların sıkı takipçiliği ile mümkün.
Ayrıca, bir yıl içerisinde açıklanacağı vaadedilen strateji ve yol haritalarının da takipçisi olmak gerekir. Örneğin, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yukarıdaki “şeffaflık” vaadinde samimiyse, “[sektörler ile ilgili] oluşturulacak strateji ve politikalar sektör ekosistemleri ile birlikte hazırlanacaktır… Bu yaklaşımla, sektörel yol haritaları, ekosistem dinamikleri dikkate alınarak hazırlanacaktır” (s. 34)” eylemleri ile ilgili gelişmeleri, taslak olarak, internet sitesinden yayımlayabilmelidir. Burada da ilgili STK’lar, şeffaflık sözünün gerçekleşmesini sağlamak için çaba gösterebilmeli.
Sonuç ve Öneri
İlgili birçok stratejinin, yol haritasının ve eylem planının açıklanacağını belirten ve yapılacaklar listesi sunan bu belge, aceleyle hazırlanmış ve bir bilgilendirme amacına hizmet ediyor diye bakabiliriz. Yoksa, inandırıcı olsaydı bile, uzun ve kapsamlı yapılacaklar listesi, bir strateji oluşturmaz.
Bu liste içinde özellikle önemli gördüğüm bir eksik var. Belgede, savunma sanayimizdeki başarılardan söz ediliyor. Sivil sektörde, toplumda günlük kullanımda olan çok sayıda teknoloji ilk olarak Amerika’nın savunma sanayisinde geliştirilmiştir. İşte bunu ülkemizde de gerçekleştirmeyi hedeflemek ve bunun nasıl gerçekleştirileceğini somut olarak belirtmek önemli bir stratejidir ve bu belgede ben bunu göremedim. Önerim olarak belirteyim.
SANAYİ ve TEKNOLOJİ BAKANLIĞI’NDAN AÇIKLAMA
DÜZELTME VE CEVAP
BThaber’de Osman Coşkunoğlu isimli yazarın 30 Eylül 2019 tarihli “2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi” inandırıcı ve umut verici olamıyor” başlıklı yazısında 2023 Türkiye Sanayi ve Teknoloji Stratejisi ile ilgili yorumlarına istinaden kamuoyunu doğru ve sağlıklı bir şekilde bilgilendirme ihtiyacı hasıl olmuştur.
Bilindiği üzere 11. Kalkınma Planı, ülkemizin her alanda verimliğini artırmasına, milli teknoloji hamlesiyle uluslararası düzeyde rekabet gücü kazanmasına yönelik bir ekonomik ve sosyal kalkınma süreci öngörmektedir. Planla uyumlu olarak hazırlanan 2023 Türkiye Sanayi ve Teknoloji Stratejisi, ekonomik ve teknolojik bağımsızlığımızı temin edeceğimiz ve kritik teknolojilerde atılım yapacağımız politikaları bir bütün olarak uygulamayı amaçlamaktadır.
2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi hazırlarken; özel sektör, STK’lar, bilim insanları ve araştırmacılarla birlikte çalışıldı. Benzer şekilde; politikalarımızın detaylı eylem planları da her bir konunun uzmanı ve paydaşlarıyla birlikte çalışılmakta, etki bazlı performans takibi yaklaşımı ile yapılandırılmaktadır.
Teknolojik dönüşümün bu kadar hızlı olduğu bir dönemde, bu hıza uyum sağlayacak esneklikte politikalar uygulanması önemlidir. Bunun ilk örneği “Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı”dır. Makine sektöründe pilot olarak başlatılan program, adım adım iyileştirilerek diğer sektörleri de kapsayacak bir yapıya kavuşturulacaktır. Aynı şekilde “Mobilite Sektörleri Strateji Yol Haritası” çalışması da T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Otomotiv Teknoloji Platformu, akademisyenler, küresel firmaların üst düzey yöneticileri ve girişimcilerle başlatılmıştır. Önümüzdeki dönemde; raylı sistemler, deniz taşımacılığı ve yazılım sektörlerinin temsilcileri ve odak teknolojilerde çalışan araştırmacılarla birlikte eylem planları oluşturulacaktır.
Eser sahibinin yazısında yer alan birkaç iddia ve hatayı kısaca cevaplamak gerekirse:
- OSMAN COŞKUNOĞLU’NUN İDDİASI:
Belge, daha önceleri de yapılmış ve inandırıcılığını yitirmiş vaatlerde bulunuyor. Örneğin, belgede “Türkiye’de imalat sanayisinin dijital dönüşümüne katkı sağlamak üzere… ‘Dijital Dönüşüm Merkezleri’ kurulacaktır” deniyor (s.46). Bundan 13 ay önce, 3 Ağustos 2018’de açıklanan, hükümetin “I. 100 Günlük İcraat Programı”nda bu merkezlerden 7 tanesinin hedeflendiği, 2 tanesinin 100 gün içinde açılacağı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından vaadedilmişti ama 144 gün sonra sadece çok yetersiz tek bir “merkez” açılabildi.
GERÇEK:
Dijital Dönüşüm Merkezleri’nin ilki Ankara Organize Sanayi Bölgesi tarafından 11 Aralık 2018’de Ankara’da ikincisi Bursa Ticaret ve Sanayi Odası tarafından 9 Mart 2019 Bursa’da açılmıştır.
Teorik ve pratik eğitimlerin verildiği model fabrika da denilen bu yapılar sadece bu iki ilimizle de sınırlı kalmayacak. Konya, Kayseri, İzmir, Gaziantep, Adana ve Mersin’de de bu merkezlerin açılmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir.
- OSMAN COŞKUNOĞLU’NUN İDDİASI:
Belge, sanırım aceleye getirilmiş olduğu için, çok sayıda yazım hataları da içeriyor. Fakat çok daha vahim olarak, bilgi hataları var. Örneğin, “Elon Musk tarafından kurulan SpaceX firması tarafından yeni bir ulaşım yöntemi olarak tünel içerisinde kapsül ile ulaşımı sağlayacak Hyperloop fikri…” (.22) deniyor belgede. Oysa, hyperloop Elon Musk’ın Boring şirketinin projesi, SpaceX ile ilgisi yok.
GERÇEK:
Hyperloop fikri ilk olarak 2013 yılı Haziran ayında Elon Msuk tarafından yayınlanan bir yazı ile duyurulmuştur. Açık inovasyon yaklaşımı ile bu konuya ilgi duyan herkesten katkı talep edilmiştir. Bu aşamada Elon Musk tarafından kurulmuş ayrı bir şirket olmadığı için, insanlardan SpaceX ve Tesla Motors şirketlerine ait e-posta adreslerine geri bildirimde bulunması istenmiştir. Devam eden süreçte farklı girişimciler Hyperloop sistemleri ile ilgili şirketler kurmuşsa da Elon Musk tarafından ayrı bir şirket kurulmamış, “Hyperloop” konusu SpaceX şirketi bünyesinde takip edilmiştir. Zira metinde bahsedilen “Pod Competition” ile ilgili bilgilere spacex.com/hyperloop sayfasından erişilebilmektedir.
Boring Company ise benzer bir tünel işi ile uğraşıyor olsa da, “hyperloop” ile doğrudan ilgisi yoktur. Uzmanlığı yeraltı tüneller ile araç yolculuğu için farklı bir yaklaşım sunmaktır.
Önemli olan burada bir yaklaşım örneği olarak verilen Elon Musk’ın “hyperloop” fikrini hangi şirketi bünyesinde takip ettiğinden ziyade, bunun için bir yarışma açmış ve bu yarışmayla üniversite öğrencilerini yarıştırarak icat çıkarma eğiliminin öne çıkarılmış olmasıdır.
Benzer yarışmalar, uzun yıllardır DARPA tarafından düzenlenmekte ve yıkıcı birçok teknolojik ürün bu yarışmalar sonrasında ortaya çıkmaktadır. DARPA’nın 2004’te “Grand Challenge” adıyla otonom araçlarda düzenlediği yarışma başka bir örnektir.
- OSMAN COŞKUNOĞLU’NUN İDDİASI:
Belgede, savunma sanayimizdeki başarılardan söz ediliyor. Sivil sektörde, toplumda günlük kullanımda olan çok sayıda teknoloji ilk olarak Amerika’nın savunma sanayisinde geliştirilmiştir. İşte bunu ülkemizde de gerçekleştirmeyi hedeflemek ve bunun nasıl gerçekleştirileceğini somut olarak belirtmek önemli bir stratejidir ve bu belgede ben bunu göremedim.
GERÇEK:
2023 SANAYİ VE TEKNOLOJİ STRATEJİSİ’NDEKİ İLGİLİ İFADELER
Sayfa 17: Benzer bir şekilde Türk Savunma Sanayisi teknoloji geliştirme projelerinden elde edilen kazanımlar ve kendini geliştiren yerli tedarikçiler diğer sektörlerin çalışmalarına örnek olacaktır. Savunma Sanayisi’nde kritik teknolojilerin yerli üretimi ve yerli ürün kullanım düzeyinin %20’lerden %68’lere yükselmesinde güçlü ulusal planlama ve koordinasyonun payı yüksektir. Sivil sektörlerde de ulusal düzeyde yönetim mekanizmaları kurulacak, özel sektörün öncülük edeceği süreçler tasarlanacaktır. Maliyet etkin ve rekabetçi çözümlere yönelik ihtiyaçların daha fazla olduğu da göz önünde bulundurularak sektörel yol haritaları hazırlanacaktır.
Sayfa 42: Strateji Belgesi’nde belirlenen teknolojiler arasında, halihazırda sektör özelinde yol haritası çalışması yapılanlar bulunmaktadır. Örneğin: Savunma Sanayii Başkanlığı, “İnsansız Hava Araçları”nın savunma sanayisinde kullanımına ve geleceğine yönelik Türkiye İnsansız Hava Aracı Sistemleri Yol Haritası’nı (2011-2030) yayınlamıştır. DARPA’daki örneğe benzer olarak savunma sanayisinde gelişen insansız hava aracı üretme yeteneğinin sivil havacılık alanında da yenilikçi araçlar üreten bir yapıya taşınması ve bu alanda küresel girişimler çıkarmak hedefi ile kullanılması amaçlanmaktadır.
Sayfa 36: Bu hedefle Savunma Sanayii Başkanlığı’nın çalışması dikkate alınarak insansız hava araçları teknolojisinin sivil sektörlere etkisi ve geleceğine yönelik ayrı bir yol haritası hazırlanacaktır.
SONUÇ:
Osman Coşkunoğlu’nun ilgili yazısında belirttiği eleştirilerin ve yorumların hakkaniyetten uzak olduğunun altını çizeriz. İlgili paydaşların da görüşleri alınarak hassasiyetle hazırlanan strateji belgesinin tümüne bakıldığında oldukça kapsamlı ve doyurucu bir içeriğe sahip olduğu birçok paydaşımızın da ifade ettiği bir konudur. 83 sayfalık dokümandan birkaç konuyu seçip, onlar üzerinden gerçeği yansıtmayan yorumlar yaparak stratejinin tümünü yemek profesyonel bir yaklaşım değildir. 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi ayakları yere basan, hedeflerine odaklı ve mekanizmaları harekete geçirici bir belge olarak önümüzdeki dönemde kendini kanıtlayacaktır.