2023’e damga vuracak 7 teknoloji trendi
2023 yılında ekonomik iklim, maliyetlerin düşürülmesi ve verimliliğin artırılmasıyla şekillenmeye devam edecek. Bu nedenle şirketler için gelecekte bu konuda kendilerine yardımcı olabilecek yenilikçi teknolojiler büyük önem taşıyor. Cisco da güvenlik, ağ verimliliğinin artırılması, sürdürülebilirlik ve yapay zekânın da aralarında bulunduğu, 2023’te öne çıkacak 7 teknoloji trendini derledi. Cisco Orta Doğu ve Afrika Başkan Yardımcısı Reem Asaad şunları söyledi:
“Bu trendlerin genelinde hâkim olan tema, teknolojik evrimin ivmesidir. Bu teknoloji trendleri Türkiye’nin dahil olduğu bölgemizde yükselişteler ve iddialı ulusal vizyonlar tarafından yönlendirilen tüm sektörlerde her işletmenin geleceğini şekillendiriyorlar. Bugün, bu tür teknolojilerin sahip olduğu büyük potansiyel ve sağlam güvenlik önlemleriyle hafifletilmesi gereken zorlukların kesiştiği bir noktadayız. Her zamankinden daha fazla tanık olduğumuz en önemli konulardan biri, işletmelerin eylemlerinin sosyal bağlamını göz önünde bulundurmaları gerektiğidir. Bölgede çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) konularına giderek daha fazla odaklanıldığını görüyoruz. Kesin olan, teknolojinin devletler ve işletmeler için ESG gündemlerini hayata geçirmede kilit rol oynamaya devam ettiği.”
Reem Asaad, 2023’te öne çıkacak 7 teknolojik trendi de şöyle sıraladı:
1. Sürdürülebilirlik: Daha sürdürülebilir bir gelecek için veri merkezlerini dönüştürmek üzere Ethernet Üzerinden Güç (PoE) tasarımı ve donanımındaki ilerlemelerle birlikte Net Zero, sürdürülebilirlik hedeflerini karşılamak için ortak standartları yönlendirecek. Enerji kullanımını izlemek, takip etmek ve değiştirmek için veri merkezi platform yönetiminde ağ oluşturma ve API’ler daha gelişmiş hale gelecek. BT tedarikçileri ve ekipman ortakları, sürdürülebilirlik süreçlerinde ilerleme kaydetmek için donanımın yeniden kullanımı (döngüsellik) konusunda daha şeffaf olacaklar.
2. Sorumlu Yapay Zeka: 2023 yılında, yapay zekânın etik olmayan ve sosyal açıdan yıkıcı hedeflere ulaşmak için kullanıldığına dair çok sayıda örnek göreceğiz. Sektör, devletler, akademik çevreler ve STK’lar bir araya gelerek, potansiyel zararları azaltmak için yapay zekâyı etik ve sorumlu bir şekilde yönetmeye olanak sağlayacak bir çerçeve oluşturmaya başlayacaklar. Bu çerçeve, Şeffaflık, Adillik, Hesap Verebilirlik, Gizlilik, Güvenlik ve Güvenilirlik gibi ilkelere dayanacak ve nihayetinde yapay zekâ sistemlerinin tanımlayıcı ilkeleri olarak model oluşturmada kullanılacak.
3. Kuantum Kriptografi: Anahtarların iletilmesi, daha sonra şifrelerinin çözülebilmesi nedeniyle güvenlik açısından temel bir risktir. Kuantum Anahtar Dağıtımı (QKD) anahtarların güvensiz bir kanal üzerinden dağıtılmasını önlediği için bu noktada özellikle etkili olacak. 2023’te, kuantum sonrası dünyaya hazırlık olarak, veri merkezlerinde, IoT’de, otonom sistemlerde ve 6G’de QKD’nin benimsenmesiyle bir makro trendin ortaya çıktığını göreceğiz.
4. Uygulama ve API Güvenliği: Modern bulut tabanlı uygulamalar iş dünyasının itici güçleri haline geldikçe, temel uygulama ortamının korunması kritik önem taşıyor. 2023’te geliştiriciler, geliştirme döngülerini hızlandıran ve olağanüstü, güvenli dijital deneyimler sunmaya odaklanarak dağıtılmış uygulama mimarilerini yönetmelerine ve güvenli hale getirmelerine olanak tanıyan çeşitli geliştirme araçlarından giderek daha fazla destek alacaklar. Ayrıca, güvenlik uzmanlarının bu sonuçlar üzerinde sorunsuz bir şekilde iş birliği yapmasına olanak tanıyan araçlara yönelik hareketin de devam ettiğini göreceğiz.
5. Çoklu Bulut Mimarilerini Optimize Etme: Küreselleşme ve veri bağımsızlığı ile ilgili sorunlar arttıkça, önümüzdeki yıl şirketlerin çoklu bulut mimarilerinden yararlanma biçimlerinde dikkate değer bir değişim göreceğiz. İşletmelerin %89’u çeşitli nedenlerle (jeopolitik, teknik) çoklu bulut stratejisini benimserken, bu avantajlar çoklu bulut ortamını bağlama, güvence altına alma ve gözlemleme konusunda ek karmaşıklık getiriyor. Sovereign Clouds, Local Zone Clouds, Zero-Carbon Clouds ve diğer yeni bulut teklifleri gibi yeni çoklu bulut çerçevelerine doğru büyük bir hareket göreceğiz. Bu, yeni bir çoklu bulut işletim modelini başlatan, daha özel ve uç bulut uygulamalarına ve hizmetlerine giden bir yol yaratacak.
6. İş Sonuçlarına Bağlı Tam Yığın Gözlemlenebilirliği: İzleme ile ilgili sorun her zaman, çok az bağlam ve iş korelasyonuna sahip çok fazla veri olmasından kaynaklamıştır. Uygulama izlemenin tam yığın gözlemlenebilirliğine doğru evrimi, iş bağlamına ilişkin bir görünümü giderek daha fazla sağlayacaktır. Sistematik bir şekilde uygulandığında bu, yanıt vermeyi büyük ölçüde hızlandıracak ve iş operasyonlarını gerçek zamanlı olarak optimize edecektir. 2023 yılında iş bağlamı, izleme ve görünürlük sonuçlarının ayrılmaz bir parçası olarak yaygın bir kabul görecek.
7. Nesnelerin İnterneti (IoT), Tedarik Zincirlerini Daha Dirençli Hale Getiriyor: İşletmeler ve lojistik sağlayıcılar 2023’te tedarik zincirlerine tam görünürlük kazandırmak için IoT’yi giderek daha fazla kullanacak. IoT ve diğer teknolojiler tedarik zincirlerine direnç ve verimlilik kazandırmada daha büyük bir rol oynamakla kalmayacak, aynı zamanda siber güvenliği ve IT/OT ağ yönetimini de geliştirecek. Sonuç olarak, işletmeler ve lojistik sağlayıcılar tedarik zincirlerini öngörücü ve kuralcı modeller etrafında yeniden yapılandıracak. Bu da daha sürdürülebilir iş uygulamalarına ve döngüsel tedarik zincirlerine doğru önemli bir dönüşüm anlamına geliyor.