3D modelleme buluta taşınacak
Akademisyen Tom Wujec’in tasarım ve yönetim konusundaki vizyonunu ve Türkiye hakkındaki mesajlarını dinledik.
Birçok TED konferansı konuşmasıyla tasarımcılara ilham veren akademisyen ve Autodesk’in birçok geliştirme sürecine destek veren Tom Wujec ile yeni nesil tasarım çözümleri ve eğilimler üzerine sohbet ettik.
Sizi TED Konferansı’nda yaptığınız muhteşem konuşmalardan tanıyoruz. Bunlardan birinde, “Tasarım esasında bir temas sporudur” demiştiniz. Gerçekten etkileyici bir tespit. Bunu biraz daha açabilir misiniz?
Autodesk’te yeni sayısal araç ve tasarım süreçlerinin yaratılmasına katkıda bulunuyorum. Tasarımın teknolojinin geleceği üzerine ve bu teknolojinin işimizi nasıl yapacağımız ve ne tasarlayacağımız konusundaki etkilerine odaklanıyorum. Bu görevimin yanı sıra farklı ülkelerdeki konferanslarda konuşmacı olarak yer alıyorum.
Bu alıntı da benim “Bir Kule Kurun, Bir Ekip Kurun” adlı TED konuşmamdan. En Yükseğe Koyan Kazanır (The Marshmallow Challenge) adlı oyunda öğrendiğim ve gözlemlediğim bir ders bu. Yani, tasarım esasında bir temas sporudur. Bu oyun tüm duyuları ve sezgileri kullanmayı ve en iyi fikirleri yaratmayı teşvik ederek yaşanan problemin çözülmesine yardımcı olur.
n Sizin “Bir Kule Kurun, Bir Ekip Kurun” konuşmanız çalışanların neden ekip çalışması yapması gerektiği üzerineydi. Şirketlere de yine bu tavsiyede bulunacak mısınız?
“The Marshmallow Challenge”, pişmemiş spagetti makarna, yaklaşık 1 metre yapışkan bant ve bir marshmallow şekerlemesi içeren görünürde basit bir takım kurma egzersizidir. Burada zor olan malzemeleri kullanarak en yüksek yapıyı oluşturabilmektir. Marshmallow şekerlemesi ise oluşturulan bu yapının en üstüne yerleştirilecektir.
The Marshmallow Challenge oyununu seviyorum çünkü bizleri yeni varsayımlarda bulunmaya teşvik ediyor. Her projenin kendi “marshmallow” sürümü var ve hepimizin doğru örneği yeni fikirlere açık olarak, yaratıcı düşünerek, varsayımlarımızı tekrar tekrar irdeleyerek, sık sık geri bildirimde bulunarak bunu yaratmamız gerekiyor. The Marshmallow Challenge her zaman çok ilgimi çekmiştir ve bu çalışmayı dünyanın dört bir tarafında 70’ten fazla tasarım atölyesinde öğrenciler, tasarımcılar, Fortune 500 listesinde yer alan şirketlerin Baş Teknoloji Yöneticileri ve daha birçok kişiyle beraber gerçekleştirdik.
Uluslararası şirketlerde çalışanlar arasındaki kültürel farklılıkların, beraber etkin şekilde çalışmaları önünde büyük bir engel teşkil ettiğini düşünüyor musunuz?
Bu konuda zorluklar yaşandığı açık ancak bu zorluklar üstesinden gelinemeyecek kadar büyük değil. Takımların, karşılaştıkları problemleri çözmek için basit ve etkileşimli görseller kullanmalarını tavsiye ediyorum. Çünkü görseller, çizimler ve animasyonlar kullanarak karmaşık fikirleri görünür ve somut kılabilir, bu sayede de karmaşık fikirleri daha anlaşılır hale getirebilirler.
Görseller, beynin fikirleri netleştirmesine, altta yatan mantığı belirlemesine ve anlam oluşturmasına yardımcı olur. İşte bu nedenle problem çözme süreci önce görsel hale getirilmeli. Problem çözüm sürecinin görselleştirilmesi, takımın bu sürece dâhil olmasını sağlamasının yanında problemi sahiplenmesi açısından da oldukça önemlidir. Takım, problemin hikâyesini ve neden kaynaklandığını anlatmak üzere ne kadar fazla görsel mantık yaratırsa, sonuç üzerinde o ölçüde yetkili olur.
Endüstriyel tasarımın geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Hangi tasarım eğilimleri büyük değişikliklere neden olacak?
Üretim sanayi çok önemli değişimler geçiriyor. “Yeni Sanayi Devrimi” ve “İkinci Makine Çağı” gibi tanımlamalar bu dönüşümü açıklamaya yardımcı olmak üzere türetilmiştir. Tasarım ve üretim teknolojilerinin hızlı şekilde sayısallaşması, kitlesel fonlama, çevrimiçi pazarlama ve dağıtım imkanları sayesinde insanlar, üretim araçlarına artık daha kolay ulaşabiliyor. Günümüzde şirketler ve bireyler sadece makul fiyatlı değil aynı zamanda daha farklı özellikler sunan ürünler yaratabiliyor. Bu yeni üretim felsefesi sayesinde, neredeyse fikri olan herkes bir gecede kavramları gerçeğe dönüştürebilme imkânına kavuşuyor.
3 boyutlu yazdırma teknolojisi gittikçe popüler hale geliyor. Sizce sektör bu teknolojiden nasıl etkilenecek?
3D yazdırma teknolojisi 2000’lerin başından bu yana sayısal tasarımları üç boyutlu nesnelere dönüştürmek için aktif olarak kullanılıyor. Bazen “eklemeli üretim” olarak da adlandırılan 3D yazdırma teknolojisinde, bir 3D yazıcı, normal bir yazıcının bir Word ya da PDF dokümanını okuduğu şekle çok benzer bir yöntemle sayısal tasarımları okur. Kağıt üzerine mürekkep ya da toner püskürtmek yerine, üç boyutlu bir nesne ortaya çıkana kadar birbirini takip eden, çoğunlukla plastik, metal ya da seramik malzeme katmanları yerleştirir.
3D tasarım yazılımları ile 3D yazıcıların birleşmesi sayesinde, her ölçekte şirket ve hatta bireysel kullanıcıların fikirlerini fiziksel bir nesneye dönüştürmeleri artık hiç olmadığı kadar kolay. 3D yazdırma sayesinde dünyanın bir ucunda yaratılan bir fikri dünyanın diğer ucuna fiziksel olarak aktarmanız mümkün. Gerçekten de bitlerden atomlara bir dönüştürme söz konusu. Bu teknoloji, tüketicilerin, “Bireysel Üretim” süreci aracılığıyla son derece kişisel kavramları ya da tasarımları fiziksel ürünlere dönüştürebilmelerini sağlıyor.
Türk şirketlerine bir mesaj vermek ister misiniz?
Türkiye’de mimarlık, mühendislik ve inşaat sektörleri oldukça güçlü. Bu sektörlerde faaliyet gösteren şirketlere, en son Yapı Bilgi Modellemesi, 3D teknolojisi ve bulut hizmetlerinden yararlanmalarını ısrarla tavsiye ederim. Daha iyi inşa edilmiş bir dünya yaratmak için çok büyük potansiyel var. Geleceğin mimar ve müteahhitleri, fikirlerini, 3D modeller kullanarak optimize ederlerken tasarımlarının çalışacağı veya işlev göreceği bağlamı da tam olarak kavramak durumunda olacaklar.
Bugün bu veriler, henüz fikir aşamasındaki bina projelerini simüle edebilmemizi ve görselleştirmemizi sağlıyor. Dolayısıyla, gelecekte sadece daha iyi tasarımlar yaratmakla kalmayacak aynı zamanda inşa ettiğimiz binaları daha verimli şekilde işletebileceğiz. 3D Yapı Bilgi Modellemesinden alınan tasarım verileri ile bulutta saklanan gerçek zamanlı performans verileri bir arada kullanılacağı bir gelecek bizi bekliyor.