5G yatırımları bugün yapılırsa meyveleri 2023’te toplanmaya başlar
Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi (HTK) Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Bağören’e göre; yatırım ve başarı öngörüsü yumurta-tavuk ilişkisine dönen 5G’de her sektörden oyuncuların bu teknolojiye hazır olması ve yatırım yapması 5G’nin yaygınlığını, fiyatını ve kalitesini belirleyecek, bu da firmaların ve ülkenin küresel rekabetteki yerini belirleyecek.
Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi (HTK) Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Bağören’e göre; 2022’de otomasyon ve yapay zeka temelli teknoloji kullanımı daha çok yaygınlaşarak dijital dönüşümün yelkenleri haline gelecek. Verilerin anlamlandırılması çalışması pazarlamanın temelini oluşturacak, bilişim uygulamalarının tamamına yakını da buluttan üzerinde çalışacak. Bağören’e göre, 5G’nin internete ulaşımın temel aracı haline gelmesi ve nesnelerin interneti uygulamalarının hayatımızı değiştirmesi için ise 2023 sonrası beklenmeli. İlhan Bağören, yeni döneme yönelik görüşlerini şöyle açıkladı:
“Covid-19’un hızlandırdığı uzaktan her şeye erişim, pandemi sonrasının normalini oluşturacak, 5G’nin de yaygınlaşması ile hızlı ve her yerden erişim ve otomasyon hem günlük hayatımızı kolaylaştırırken hem de iş verimini artıracaktır. Otomasyon ve uzaktan erişebilirlik, geçmişte sosyal hayatın nüvesini oluşturan iş ve eğitim ortamlarının yeniden yapılanmasına ve sosyal hayatın baştan tanımlanmasına neden olacak. Ticari baskıların insanlığı hızla ittiği Metaverse, bu boşluğu fırsat bilerek bir eğlence aracı olmanın çok ötesinde regüle edilmesi mümkün olmayan bir alternatif gerçeklik ve ‘Cesur yeni dünya’ yaratacaktır, 2-3 sene içinde önemli tedbirler alınmazsa.
İletişimin miktar ve çeşitliliğinin artması, alıştıracağı rahatlıkla birlikte siber güvenlik risklerini de artıracak, yaşanan kayıplardan aldığımız derslerle hepimiz siber güvenlik uzmanı olacağız.”
Türkiye telekom pazarının gelişimini de değerlendiren İlhan Bağören, bu konuda şu bilgileri verdi:
“Türkiye telekom pazarının gelişmesinde mobil işletmecilerimiz belirleyici değil, aracı olacaklar. Pazarın oluşumunu bir taraftan regülsayon, diğer taraftan çeşitli endüstrilerin teknolojiye ve yatırıma hazırlığı belirleyecek.
Regülasyonun frekansların doğru planlanıp lisanslanması dışında belirleyeceği kritik alanlardan birisi özel şebekeler, yani orta ve büyük işletmelerin operasyonlarını daha verimli hale getirmek için kurup işletecekleri şebeke – 5G ile çok daha verimli ve anlamlı olsa da teknoloji bağımlı değil. Lisansın kime verileceği, şebekeleri kurma ve işletme yetkisinin kimde olacağı regülasyonla belirlenecek.
Diğer kritik regülasyon ise sanal işletmecilik alanında. Fiziksel işletmecilerden toptan kapasite alarak niş pazarlara özel hizmetlerle paketleyerek satan ve gelişmiş ülkelerin hepsinde pastayı büyüterek özel servisler veren bu işletmeler ülkemizde geçmişte kurulamadı. Ancak hemen her sektör için vaz geçilmez olacak 5G’nin bu sektörlere uygun şekilde sunulmasında bu işletmeciler anahtar olacak.
Son olarak, yatırım ve başarı öngörüsü yumurta-tavuk ilişkisine dönen 5G’de her sektörden oyuncuların bu teknolojiye hazır olması ve yatırım yapması 5G’nin yaygınlığını, fiyatını ve kalitesini belirleyecek, bu da firmaların ve ülkenin küresel rekabetteki yerini belirleyecek. Bütün ülkeyi kapsayacak 5G yatırımı bu yeni gelir kaynakları olmadan mümkün değil; bu sarmalı ne kadar hızla döndürebileceğimiz ülkenin geleceğinin anahtarı olacak.”
Türkiye’deki 5G ihalesi ve sonraki sürece yönelik sorumuzu ise Bağören, şöyle yanıtladı:
“Burada düşünülmesi gereken iki faktör var: gerçek 5G teknolojisinin küresel olarak ne zaman hazır olacağı ve yerli ürünlerin ne zaman hazır olacağı. Küresel olarak 2019’da başlamış olan 5G kullanımı, internet erişiminin hızlanmasından ibaret, bu hızlar da 4G’nin son geldiği hızların çok ötesinde değil. 5G’nin getireceği büyük değişim, standartların çalışmalarının yeni bitmiş olduğu garantili ve çok düşük gecikmeli iletişim, cihaz yoğunluğu gibi özelliklere sahip ürünler pazara ancak 2023’de çıkacak. Dolayısı ile Türkiye’nin 5G’ye 2023’de geçmesi, küresel rekabette ülke için bir dezavantaj değil, ancak daha ötesi riskli olur. Bu durumda asıl faktör bu tarihte yerli ve milli teknolojilerin hazır olması. Maalesef 2020 sonunda yerli ve milli 5G prototiplerini çıkartmış olan özel sektörün ticarileşme çalışmaları için önü, uzman olmadığı bu alanda sektörü sahiplenme çabasındaki savunma sanayi yönetimi tarafından kesilmiş, proje durmuş, bu alanı yönetmesi gereken kamu kuruluşları da ülkenin bu ‘favori delikanlısı’nın müdahelesi karşısında gereken destekleri harekete geçirmekte paralize olmuşlardır. Şu anda 2023’de yerli ve milli 5G teknolojisinin hazır olması için riskli süreç başlamıştır.
Savunma sanayi yönetiminin 8 senede sınırsıza yakın bütçe, kaynak ve en yüksek makamlardan destek ile 4.5G’de gösterdiği performans ülkemizin 5G beklentilerine uygun olsa liderlik çabaları bir yere kadar anlaşılabilirdi. Öyle bile olsa gereken ekonomik ölçek için küresel pazara hitap etmesi gereken sivil habercilik sektöründe savunma sanayinin liderlik etmesi kabul görmez. Ülke çıkarlarını kurumsal ve kişisel güç çekişmelerinin önünde tutan her yönetici, yaptığı yatırım, harcadığı efor ve ortaya koyduğu prototiplerle bu liderliği üstlenmeye hazır olduğunu gösteren özel sektörü desteklemelidir. Yoksa 4.5G’deki gibi boş başarı masalları anlatılırken 5G treni de kaçmış, pazar küresel üreticilere teslim edilmiş olacaktır.
2024 sonrası 5G bütün sektörler için hava, su, elektrik gibi vazgeçilmez bir kaynak olacak. 5G’yi verimli ve yaygın kullanabilmek, bir ülkenin gelişmişlik sıralamasındaki yerini belirleyecek. Küresel olarak 4G küresel ekonominin %4.6’sını oluştururken, 5G’de bu katkı %10’u geçecek.”