5G’yi hakkıyla kullanmak için fiber yatırımlarımızı hızlıca yapmalıyız
İletişim için öncelikle doğru yapısal kablolama gerektiğinin altını çizen EFB Elektronik Genel Müdürü Tuğrul Akarsu, Kategori 5 kablonun artık yetersiz kaldığına dikkat çekerek “Operatörler, Kategori 6 kablo kullanmıyorlarsa istedikleri kadar kapınızın önüne kadar fiber getirsinler gerekli verim alınamaz. Dolayısıyla her şeye doğru kablolama ile başlamak gerekiyor. Yatırımlarımızı durmadan sürdürmeliyiz” değerlendirmesini yaptı.
EFB Elektronik Genel Müdürü Tuğrul Akarsu, 5G’den önce 4,5G’yi tam oturtmanın öneminin altını çizerek güçlü bir çözüm ortağı ağına sahip olduklarını, çözüm odaklı bir lojistik üs olmayı sağlamak için gerekli yatırımları yaptıklarını ve bu sene 750 km kablo çekme hedefleri bulunduğunu kaydetti. “İthalat ağırlıklı bir firmayız; doğru yatırımları Türkiye’ye getiriyoruz ama bir misyonumuz da, Türkiye’de üretim yapan ve gerçekten kalitesini ispatlamış firmalara yol açıp Almanya’ya ya da komşu ülkelere ihracat için destek vermek” şeklinde konuşan Akarsu, BThaber’in ‘3 Gazeteci 1 Konuk-3G1K’ başlıklı dijital etkinliğinin konuğu oldu ve BThaber Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi, BThaber Ankara Temsilcisi Sedef Özkan ve BThaber Editörü Handan Aybars’ın sorularını yanıtladı:
-
Türkiye teknoloji pazarının gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizin faaliyet gösterdiğiniz alanlara baktığımızda pazarda ne tür gelişmeler mevcut?
Yapısal kablolama olarak işin pasif tarafındayız. 2002 yılından bu yana sektörün içindeyim. Sektörde sürekli bir gelişme ve yapılanma var. Çünkü sürekli iletişime ihtiyaç duyuyoruz. Pandemiyle birlikte de bu ihtiyacın en yoğun günlerini yaşıyoruz. Sektöre girdiğimde kablolama tarafında, Kategori 5 dediğimiz 100 Megabit veri iletişimi sunan kablo kullanıyorduk. Sonrasında Kategori 6’ya döndük. Bugün 2021’e geldiğimizde Kategori 5 ile ilgili hiçbir stoğumuz bulunmuyor, talep görmüyor; artık gigabit seviyesine ulaşmışız. Hatta çözüm ortaklarımız Kategori 8’i talep eder hale gelmiş. Altyapımız iyi, teknolojiyi iyi takip ediyoruz.
-
Pandemi süreciyle birlikte kurum ve şirketlerin altyapılarını daha güçlü bir hale getirmeleri gerektiği ortaya çıktı. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Pandemi bize yeni normalleri getirdi. Gerek kamu gerek özel sektör altyapılarını test etme şansını buldu. Zaman zaman bireysel bazda ülke olarak sıkıntılar yaşasak da çok da büyük kesintiler olmadı. Şirketler olarak da testlerden başarıyla geçtik. Altyapımız demek ki kablo anlamında iyiymiş, aktifler tarafında da iyi olduğumuzu düşünüyorum. Bunu söylerken daha çok büyük şehirleri konuşuyoruz. Kırsala döndüğümüzde sıkıntıları görüyoruz. Maalesef internet ağının olmaması sebebiyle son kullanıcıların kullandığı telefon, dizüstü bilgisayar gibi araçlarda sıkıntılar olduğunu gözlemliyoruz. Bu yatırımların devam etmesi gerekiyor. Bakanlıklar bu konuda gerekli desteği vermeye çalışıyorlar. Eleştirilere açık olmamız lazım. Burada hepimize görev düşüyor; gerek özel sektör gerek kamu hepimiz daha iyisi için çabalamalıyız ve yatırımlarımızı durmadan sürdürmeliyiz. Çünkü biraz durduğumuz anda problem yaşamaya başlıyoruz. “İyi kablo, iyi çözüm; biz buradayız” diyorum. Kablosuz yaşam için de güçlü bir altyapıya ihtiyaç var.
-
Kurum ve şirketlerin bu süreçte altyapı yatırımlarını güçlendirmeleri konusunda nasıl hareket etmeleri gerekiyor?
Yapısal kablolama tarafındayız ama aynı zamanda güvenlik sektöründe de özellikle son 4-5 senedir yatırımlarımız mevcut. Ama iletişim için öncelikle doğru yapısal kablolama gerekiyor. Gönül ister ki her noktaya fiberle ulaşalım. Bu çok mümkün değil. Ama en azından şunu bilmeliyiz ki belli operatörler artık kapımızın önüne kadar geldi. Bundan sonra bina içlerine, evlerimize doğru fiber ya da bakır çözümlerini seçmemiz gerekiyor. Şu anda “Herkes için Kategori 5 herkes için yetersiz.” Dolayısıyla Kategori 6 kablo kullanmıyorlarsa istedikleri kadar kapınızın önüne kadar fiber getirsinler gerekli verim alınamaz. Dolayısıyla her şeye doğru kablolama ile başlamak gerekiyor. Sonrasında aktif ekipmanların doğru seçilmesi çok önemli. Aynı şey şirketler için de geçerli. Bütünün parçalarını sağlamak ve gerekli yatırımları yapmak bizlere düşüyor. Öncelikle 5G’den önce 4,5G’yi tam oturtmalıyız. Birçok yerde 3G’leri görüyorum; hâlâ büyük şehirlerde dahi büyük eksikliklerimiz var. 5G’yi hakkıyla kullanmak için altyapımızın çok sağlam olması, özellikle fiber yatırımlarının hızlı ve gerektiği şekilde yapılması gerek. Bağdat’ta distribütörümüz MDATA ile bir projede ilk büyük siparişimizi de aldık; 4-5 sene sürecek bir proje. Çok esnek; rahatlıkla işlenebilecek, evlere kadar çekilebilecek bir fiber kablodan söz ediyoruz. Uçları sonlandırılmış hazır bir kablo. Türkiye’de de çabalarımız sürüyor. Daha iyi olacağımızı düşünüyorum. O zaman 5G’ye daha hazır olacağız.
Yaptığımız işlerin cirosal anlamda yüzde 70’e yakını kamu tarafında
-
EFB olarak hem kamuda hem diğer sektörlerde sunduğunuz ürün ve çözümleri detaylandırabilir misiniz?
Kablocuyum ama aslında genetik okudum. İnsanlar çok ilgisiz buluyorlar ama aslında değil! Dünyanın en büyük veri merkezi; beynimiz! En büyük veri merkezini kendimiz taşıyoruz; bunun sınırı yok! Genetikle hayli bağlantılı. EFB Elektronik olarak da süreç içinde evrildik. Bazı ekstra çözümler ve teknolojiler de sunmaya başladık; bunların içinde programlar da dahil kamera sistemleri var. Biz aslında TKH Group’a bağlıyız. TKH’nin çözümlerini de sunuyoruz ki bunda interkom çözümleri, sesli uyarı sistemleri de var. Kamuda, yarı kamuda ve özel sektörde; yapısal kablolama, kamera sistemleri, interkom sistemleri, bazı aktif özellikle endüstriyel anahtarlar (switch) ve görüntüyü aktarmak için gerekli olan her türlü kabloları çözüm olarak sunabiliyoruz. Kamuda; Aselsan ile birlikte sınır güvenliğiyle ilgili projeler takip ediyoruz. TKH Security olarak Adalet Bakanlığı ile son 4 senedir hemen hemen tüm adliyelerde ve cezaevlerinde, yüksek oranda kamera sistemlerimiz kullanılıyor. Kamera sistemlerimizin kablolarımızla çalışıyor olması bizim için gurur verici. Kamuda çok aktifiz. Yaptığımız işlerin cirosal anlamda yüzde 70’e yakını kamu tarafında. Güçlü bir çözüm ortağı ağımız var. Güvenlikte; özel sektörde, özellikle hassas çözümler sunan kamera sistemleri tarafında da varız. Örneğin Socar’ın İzmir’deki Aliağa Tesisleri’nde bahsettiğim kameralar bizim tarafımızdan verildi. Burada Honeywell ile iş birliğine gittik. Aygaz’ın belli dolum istasyonlarında da bu çözümler kullanıldı. Botaş’ta ciddi bir çalışmamız var. Avrasya Tüneli’nde bizim uyarı sistemlerimiz kullanılıyor. Engelli vatandaşlar için kişiselleştirilmiş ürünlerde de varız ki bu benim için çok gurur verici. Denizcilik sektöründe de yer alıyoruz. Son 5 senedir birçok büyük tershanemizin denizcilik tipi sertifikalandırılmış Kategori 7 kablolarını sağlıyoruz. Gemilerde çok titreşim olduğundan buna özel kablo üretmek gerekiyor; biz de bunu üretiyoruz. Daha çok özel tershanelerle doğrudan çalışıyoruz. Geçen sene 550 – 600 kilometre bakır kablo çektik. Bu sene 750 bin metre; 750 km’yi görme hedefimiz var; bu ciddi bir hedef. Büyük bir sürpriz olmazsa bu hedefe ulaşabileceğimize inanıyorum. Çünkü bu kablonun daha yoldayken yarısını satmış oluyoruz.
Türkiye’nin parlayan yıldız olma noktasına gelmesi çok mümkün
-
2021 yılı hedef ve yakın dönem stratejileriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
2020 hepimiz için büyük bir sürprizdi. 2020’de bir dediğimizi ikiye katladık! 2021’e öyle geldik. 2021, 2020’den çok daha zor bir sene. İlk çeyrekte hedefteyiz. Alnımız ak. Ama konteyner savaşları var. Uluslararası pek çok firmanın olduğu gibi bizim de üretim tesislerimiz Uzak Doğu’da. Uzak Doğu’dan bir malı çekmek çok zor. Maliyetler çok arttı. Ayrıca konteyner bulma sıkıntısı yaşanıyor. Dolayısıyla ilk çeyrekte hedefi tutturmak bizim için müthiş bir başarı. Dünyada sadece bakırda değil çipten tutun mamul, yarı mamul pek çok hammaddede; yüzde 80, yüzde 100’e yakın artışlar ve ciddi problemler var. Diğer yandan biz bu pazarda EFB olarak çok aktifiz. Senelerce Türkiye pazarına odaklandık. Son 3-4 senedir yurt dışı pazarına açılma niyetiyle yatırımlarımızı gerçekleştirdik. Bunun meyvelerini almaya başladık. Çevre ülkelerimizde ciddi bir potansiyel var. Irak’ın yanı sıra Azerbaycan’da da çözümlerimiz kullanılıyor. EFB’nin ve TKH’nin politikası; Avrupa’nın doğusunda, Türkiye’den itibaren doğu tarafı ve güney tarafı EFB Türkiye’nin üzerinden hareket edilmek üzere senaryo edildi. Biz çözüm odaklı bir lojistik üs olmayı sağlamak için gerekli yatırımları yapıyoruz. Türkiye’de üretim yapmıyorsunuz diye eleştiriler alırdık. Gururla paylaşmak istiyorum ki son 4 senedir bir Türk firmamız bizim önderliğimizde EFB Elektronik Almanya’ya ihracat yapmakta. Mirsan Rack Kabinet, Eskişehir’deki tesislerinde yüzde yüz kendi ürettikleri kabinleri doğrudan EFB Almanya’ya ihraç ediyor. Ben köprü vazifesi görüyorum. İthalat ağırlıklı bir firmayız; doğru yatırımları Türkiye’ye getiriyoruz ama bir misyonumuz da Türkiye’de üretim yapan ve gerçekten kalitesini ispatlamış firmalara da yol açıp Almanya’ya ya da komşu ülkelere ciddi anlamda ihracat için destek vermek. Bu desteğe devam ediyoruz ve devam edeceğiz. Yatırım planları hep var. 2007’den beri çok istiyorum ki TKH Group ya da EFB Almanya, Türkiye’de üretime dönük yatırım yapsın. Bunu yaptığım gün taçlandığımı hissedeceğim. Türkiye’nin üretimdeki avantajlarından dolayı da parlayan yıldız olma noktasına gelmesi çok mümkün. Bunu yapmamak bizim hatamız. Zamanında doğru, hızlı, programlı şekilde yatırımları uygulamak lazım. Burada bizlere de görevler düşüyor.
-
İş ortaklığı ve kanal yapınız hakkında bilgi verebilir misiniz? Kanala yönelik ne tür yenilikler göreceğiz?
Türkiye çevre ülkelerle birçok yatırıma açık ve Türkiye’de yatırım sürekli devam ediyor. Kamuda çözüm ortaklarımızla özellikle MDATA ile çalışıyoruz. Özel sektör tarafında entegratör firmalarla hareket etmeyi ve kendi çözümlerimizi doğrudan EFB Elektronik Türkiye olarak anlatmayı daha uygun görüyoruz. Çözümümüzde kaliteden asla ödün vermemek ve kontrollü gitmek durumundayız. Belli sayıda çözüm ortaklarımız, satış yapan toptancılarımız ve bunun yanında entegratör firmalarımızla gerek kamuda gerek özel sektörde projelere ulaşıyoruz. Çözüm odaklı bir firmayız; proje takip ediyoruz. Salt ürün satan bir firma değiliz. Projelere çözüm ortaklarımız vasıtasıyla devam ediyoruz, çözüm ortaklarımıza destek oluyoruz.