“Mühendislerin suçlanması hiç adil değil”
ICT Summit NOW Bilişim Zirvesi’13 etkinliğinde Huawei Türkiye Genel Müdürü Zhao Gang, şirketinin gelecek öngörülerini paylaşırken, NSA skandalı öncesinde Huawei’ye yönelik suçlamalar karşısındaki üzüntüsünü dile getirdi.
Bu yıl içerisinde Huawei Türkiye’deki görevine başlayan Zhao Gang ile sunumu dışında sohbet etme fırsatı yakaladık. İlk olarak sunumunda bahsedeceği konular hakkında sorularımızı yanıtlayan Gang, veri merkezi ve bulut bilişim çözümlerinin ağ altyapıları aracılığıyla, finans, ulaştırma, akıllı şebekeler, enerji sektörü ve hükümet altyapılarındaki kullanımları ile geleceğe dönük çalışmaları ve deneyimleriyle öngörülerini paylaştığını belirtti.
Huawei 2023 vizyonunu destekliyor
Türkiye’de üç alanda kendilerini konumlandırdıklarını ifade eden Gang, “Öncelikle operatörlerle çalışıyoruz. Bunun dışında kamu, bankacılık gibi kurumsal müşterilerimiz ve Ascend P6 gibi son kullanıcılara ulaşan cihazlarımıza odaklandık. Bir ülke müdürü olarak benim için hepsi oldukça önemli” dedi. Küresel olarak Huawei, Türkiye’yi desteklenmesi gereken ülkeler arasında görüyor. Gerek nüfusu, gerek ekonomik durumuyla ülkemizin önemli bir konumu olduğuna değinen Gang, 2023 hedeflerinde Huawei’nin de bilişim alanında destekleyicilerden biri olduğunun altını çizdi.
Huawei Türkiye Genel Müdürü, Türkiye’deki projelerinden örnekler verdi:
“Devlet demiryollarının Eskişehir’den Kütahya ve Balıkesir’e uzanan hattının GSM-R ve iletişim projesinin ana sağlayıcısını Huawei olurken, FATİH Projesi’ndeki ilk fazda ağ anahtarı üreticisi görevini üstlendi.”
“İnsanları suçlamak hiç adil değil”
Uzun süredir batılı ülkeler, Huawei’yi veri çalmakla suçlayarak birçok soruşturma başlattı ve bazı ihalelerle ilgili yaptırım uygulama konusunda uyardı. Son zamanlarda tüm dünyanın konuştuğu NSA skandalı gösterdi ki batılı ülkelerin övündüğü birçok şirket verilerini istihbarat örgütleriyle paylaşıyor. Konuyla ilgili fikirlerini Zhao Gang’a sorduk.
“Biz özel bir şirketiz ve bulunduğumuz ülkenin düzenlemelerine tamamen uygunuz. Britanya’da çözümlerimizin incelenmesi için bir laboratuvar açtık. Burada tüm dünyaya aslında siber güvenlik sunduğumuzu anlattık” diyen Zhao Gang, şirkette kariyerine mühendis olarak başladığını ve hiçbir arka kapı ya da benzeri bir açığa sahip olmadıklarını belirtti ve ekledi:
“Huawei ile ilgili okuduğum olumsuz haberlerde oldukça üzülüyorum. Uzun süredir sadece müşterileri için çalışan ve çoğunluğu mühendislerden oluşan bir şirkete bu şekilde suçlamalarla yaklaşmak hiç adil değil.”
Türkiye’den yapılan ihracat 17 milyon dolara ulaştı
Huawei’nin dünya çapında Ar-Ge’ye odaklanmış 70 bin çalışanı bulunurken, 2012 yılındaki toplam yatırımı gelirinin yüzde 13’ünü, yaklaşık 4.8 milyar doları buldu. Şirketin Türkiye’deki Ar-Ge merkezi 2009 yılında açıldı ve Çin’den sonra dünyadaki en büyüğü olarak Huawei için özel bir anlam taşıyor. Şirketten verilen rakamlara göre, 3 yıl içerisinde Huawei Türkiye’de Ar-Ge için 50 milyon dolarlık yatırımda bulundu. Huawei’nin Türkiye’den 20’den fazla ülkeye yaptığı yazılım ihracatı yine 2012 yılında 17 milyon dolara ulaştı.
9 ülke Türkiye’den yönetiliyor
Zhao Gang ülkemiz ve bölge hakkındaysa şunları söyledi:
“Türkiye’nin stratejik konumunu tüm bölgedeki faaliyetlerimiz için kullanmak istiyoruz. Türkiye’de Türk işadamlarıyla, kamu kuruluşlarıyla ve doğrudan buradaki insanlarla harika bir deneyim yaşıyoruz. Bölgedeki yatırımlarımızı Türkiye’den yönetmek ve sürüklemek oldukça işimize yaradı. Huawei, Türkiye Ofisi’ni bir merkez olarak belirledi ve 9 ülke daha buradan yönetiliyor.
Çin’de doğan bir küresel şirket olarak tam da buradan başlayarak küresel teknolojinin geleceğine katkı sağlayabileceğimizi görüyorum. Huawei’nin kurumsal bölümü 2011 yılında Türkiye’de kuruldu. O tarihten itibaren Huawei’nin ilgili bölümü demiryolu ulaşımı, kamu sektörü ve büyük/orta ölçekli kurumlara odaklanarak hızla büyüyor. Türkiye’de birçok projede tecrübe edindik ve IP ağ, sunucu ve depolama ile video alanlarında referanslarımız var.”