Uzun menzil
Türkiye, ülke savunmasında çoktan kurmuş olması gereken bir yeteneğin eksikliğini uzun süredir yaşıyordu. Hattâ, Suriye’de çatışmalar artıp, bir şekilde buradan bize doğru bir füze atılmasından endişe edip, koruma sağlaması için NATO’nun “patriot” füzeleri ile gelip topraklarımızda konuşlanmasını istedik. Son olaylar hava savunmamızın artık uzun menzilli füzelerle desteklenmesi gerektiğini bize hatırlattı. On yıldır gündemde olan konu son Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısında karara bağlandı: söz konusu füze sistemlerini Çin’den alacağız.
Kuşkusuz, kararın siyasi yönü de bulunmakta. ABD ve büyük olasılık NATO, mutlu sayılmaz. İşbirliğine gideceğimiz Çinli üretici CPMIEC, Suriye ve Kuzey Kore’ye yaptığı silah satışları nedeniyle ABD’nin kara listesinde (Reuters). Demek ki bu füzelerin NATO envanterine girmeyeceğini anlamalıyız.
Biz bilişimciler için, bu gelişmenin önemli yanı, ne kadarını yerli olarak yapabileceğimiz. Bunu yetenek açısından değil, işbirliği derinliği açısından soruyorum. Yoksa, yetenek açısından bir eksiğimiz olduğunu düşünmüyorum. Bakınız, geçen hafta ikincisi “Büyükada” adıyla donanmaya teslim edilen MİLGEM’in hem savaş yönetim sistemi, hem de torpido atış kontrol sistemi tümüyle yerli. Torpido atış ile füze atış, benzeşen sistematik taşıyor. Zaten, MİLGEM’in torpido atması da, denizaltılardaki gibi su altından değil. Torpidolar güverteden aşağı doğru fırlatılıyor. Aynı sistem, istenirse uçak ya da helikopterden de atış yapacak şekilde kullanılabiliyor.
Önemli olan husus, torpidoların hedef bilgilerinin, doğrudan geminin savaş yönetim sisteminin algıladığı tehditlerden otomatik olarak alınıyor olması. Kısaca burada güçlü bir bütünleşiklik var. Bu, tümüyle yerli ve elimizde, hattâ ilk MİLGEM olan Heybeliada ile senelerdir kullanımda.
Burada elde ettiğimiz yeteneği ve birikimi Çin’den alacağımız füze savunma sistemine aktarırsak, füzesi Çin’den sistemi bizden bir durum ortaya çıkacak ki, çok sevindirici ve kıvanç verici bir gelişme olurdu.