Neden Türkçe konuşmuyoruz?
Gelişen altyapı ve destek hizmetleriyle İstanbul, dünyanın önde gelen kongre şehirlerinden birisi. Giderek artan sayıda ulusal ve uluslararası kongreye ev sahipliği yapıyor. Ülkemiz ve tabii ki İstanbul açısından çok memnuniyet verici bir durum. İstanbul’un daha büyük etkinliklere ev sahipliği yapacağı günlerin uzak olmadığını düşünüyorum.
Uluslararası toplantılara yurtdışı katılımcılar yanında Türkiye’den de önemli sayıda katılım oluyor. Konuşmacıların değişik dillerde yaptığı sunumlar anında tercüme ediliyor. Ülkemizde bu konuda hizmet veren simültane tercümanlar son derece başarılılar. Bu sayede konuşmacılar kendi dillerinde daha rahat sunum yapabiliyorlar.
Ancak 6-7 Kasım 2013 tarihlerinde İstanbul’ da gerçekleştirilen Webit Kongresi’ nde bu duyarlılığı göremedim ve yapılan davranışı haketmediğimizi düşündüm.
Kongrenin ilk gün sabahı yapılan açılış oturumunda, Kongre Başkanı ve diğer tüm açılış konuşmacıları İngilizce olarak sunum yaptılar. Kongre Başkanı Plamen Russev ve IAB Başkan Yardımcısı Stephanie Hospital’ i anlıyorum. Ama BTK Başkanı Dr.Tayfun Acarer, Yandex Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ ve Akbank Direkt Bankacılık Bölümü Genel Müdür Yardımcısı Orkun Oğuz’un, son derece güzel konuşsalar bile, İngilizce konuşmaya zorlanmalarını kabul edemiyorum. Özellikle dinleyenlerin dörtte üçünün Türk olduğu bir salonda simültane tercüme sisteminin olmayışını, bizlere duyulan bir saygısızlık olarak kabul ediyorum.
Kayıt kabul bankosunda bana verilen yaka kartımda yazılı olan ismimin neden tamamı küçük harflerle “rusen yaykin” şeklinde yazıldığını sordum. Görevli bana neden olarak, bilgisayarların yurtdışından getirildiğini ve Türkçe karakterlerin olmadığını söyledi. İş hayatının 30 yılını bu alanda geçirmiş ve mevcut destek hizmetlerinin kalitesini bilen bir kişi olarak, bu kadarı da olmaz dedim. Ama çevremde hiç kimsenin, benim gibi itiraz etmediğini görmekten dolayı da büyük üzüntü duydum.
Yeni nesillerimiz internet ve özellikle mobil dünyadaki sosyal medya uygulamalarının İngilizce olmasından dolayı Türkçe kullanmamaya alıştılar. Ama giderek artan bu eğilim, toplumumuzu Türkçe’nin yozlaşması ve İngilizce’ nin de iyi bilinmemesi nedeniyle çirkin ve anlaşılmaz bir konuşma ve yazma diline doğru sürüklüyor.
Türkiye’nin gelecekteki konumu, kendi dilini ve kültürünü koruyan ama diğer yabancı dilleri ve kültürleri iyi bilen bir topluma sahip olarak güçlenecektir. Aksi takdirde ikinci sınıf ezilmiş bir toplum olmamız kaçınılmazdır.