Geleceğin siber güvenlik trendleri hangi yönde şekillenecek?
Siber güvenlik alanında yaşanan problemler, çalışanlar ve şirketler için büyük risk oluşturuyor. Bu konuda görüşlerini paylaşan S3M Security Inc. CEO’su Saygın Saman, sektördeki en güncel gelişmeleri ve geleceğin siber güvenlik trendlerini ele aldı.
Siber güvenlik konusunda gelecekte bizi neler bekliyor?
Günlük yaşamımızda giderek daha fazla yer tutan İnternet’e Bağlı Cihazlar (IoT), güvenlik açısından yeni zorluklar sunuyor. Yakın zamanda USA’ da sipariş verme yeteneği olan bir buzdolabı saldırganlar tarafından ele geçirilerek marketten binlerce adet yumurta sipariş ettirilmiştir. Bu cihazların çoğu, temel güvenlik protokollerinden yoksun, bu da onları potansiyel siber saldırılara karşı savunmasız kaldığının bir kanıtı niteliğindedir.
Bunlar ile beraber işletmelerin ve bireylerin bulut bilişime olan bağlılıkları artarken, bulut güvenliği de giderek daha fazla önem kazanıyor. Veri sızıntıları ve kimlik hırsızlığı, bulut tabanlı sistemlerin başlıca tehditleri arasında yer alıyor. Uluslararası alanda, devlet destekli siber saldırılar özellikle endişe verici bir trend. Bu saldırılar genellikle kritik altyapılara ve hükümet sistemlerine yönelik oluyor. Yeni dünya düzeninde topla, tüfekle yada füze ile savaşmak yerine siber savaşların olacağı çok açık. Hatta şu anda bile sıcak siber savaşlar mevcut. Ransomware saldırıları ve phishing, siber suçluların en çok başvurduğu yöntemler arasında yer alıyor.
Yeni nesil siber güvenlik trendleri nelerdir?
Hızla gelişen teknolojiler ve artan siber tehditlerle birlikte yeni nesil trendler öne çıkmaya başlıyor. Bu trendler, hem bireylerin hem de kurumların siber güvenlik stratejilerini nasıl şekillendireceğine dair önemli ipuçları sunuyor.
Geleneksel şifre tabanlı sistemlerin yetersiz kaldığı durumlarda, biyometrik veriler ve çok faktörlü kimlik doğrulama yöntemleri devreye giriyor. Bu yöntemler, güvenliğin artırılması ve yetkisiz erişimin önlenmesi için kritik öneme sahip. Bulut tabanlı hizmetlerin artan kullanımı, bulut güvenliği konusunu gündeme getiriyor. Hibrit bulut çözümleri, daha esnek ve güvenli bir altyapı sağlama potansiyeline sahip. 5G teknolojisinin yaygınlaşması, ağ güvenliği konusunda yeni zorlukları beraberinde getiriyor. 5G, daha yüksek hız ve bağlantı kapasitesi sunarken, ağ güvenliğinin de bu yeni standartlara uygun şekilde geliştirilmesi gerekiyor.
IoT cihazlarının sayısındaki artış, bu cihazlara yönelik özel güvenlik çözümlerinin geliştirilmesini zorunlu kılıyor. Cihazların güvenliği, siber güvenlik ekosisteminin önemli bir parçası haline geliyor.
Güvenlik yatırımlarını yaparken sadece regülasyonlara göre mi yatırım yapılmalı?
Siber güvenlik yatırımları yapılırken sadece mevcut regülasyonlara göre hareket etmek genellikle yeterli olmaz. Regülasyonlar, genellikle minimum standartları belirler ve geniş bir kullanıcı kitlesine uygulanabilir olmak için tasarlanır. Ancak, her organizasyonun kendine özgü riskleri, ihtiyaçları ve güvenlik zorlukları vardır. Sonuç olarak, güvenlik yatırımları yaparken regülasyonlara uymak önemlidir, ancak bu, güvenlik stratejisinin sadece bir parçası olmalıdır. Daha kapsamlı ve etkili bir siber güvenlik yaklaşımı için kurumun kendi ihtiyaçlarına, risk profiline ve sektörünün özelliklerine göre hareket etmek gereklidir.
Kurumsal ağlarda güvenlik tedbirleri nasıl olmalıdır?
Kurumsal ağların güvenliğini sağlamak, giderek karmaşıklaşan siber tehditlere karşı hayati önem taşımaktadır. Etkili bir ağ güvenlik stratejisi geliştirirken dikkate alınması gereken bazı temel unsurları şöyle sıralanabilir:
· Risk Değerlendirmesi ve Güvenlik Politikaları: Kurumun güvenlik ihtiyaçlarını belirlemek için kapsamlı bir risk değerlendirmesi yapılmalıdır. Bu değerlendirme, güvenlik politikalarının ve prosedürlerinin oluşturulmasına temel teşkil eder.
· Ağ Segmantasyonu ve Erişim Kontrolü: Kurumsal ağ, farklı güvenlik seviyelerine sahip segmentlere ayrılmalıdır. Her segment için uygun erişim kontrolleri ve yetkilendirmeler belirlenmelidir. Böylece, bir bölümdeki güvenlik ihlali diğer bölümlere sıçramadan kontrol altına alınabilir.
· Veri Şifrelemesi: Hassas verilerin şifrelenmesi, bu verilerin yetkisiz erişime veya sızıntılara karşı korunmasını sağlar. Veri şifrelemesi, hem saklanan verileri (data at rest) hem de ağ üzerinden aktarılan verileri (data in transit) kapsamalıdır.
· Düzenli Güncellemeler ve Yama Yönetimi: Yazılım ve işletim sistemlerinin düzenli olarak güncellenmesi ve güvenlik yamalarının uygulanması, bilinen zafiyetlerin istismar edilmesini önler.
· Eğitim ve Farkındalık Programları: Çalışanların siber güvenlik konusunda eğitilmesi, insan kaynaklı hataları ve ihlalleri azaltır. Düzenli eğitim ve bilinçlendirme seansları, güvenlik kültürünün geliştirilmesine katkıda bulunur.
Kurumsal ağ güvenliği, sürekli bir süreçtir ve tehditlerin evrimleştiği bir ortamda proaktif bir yaklaşım gerektirir. Bu nedenle, güvenlik stratejileri düzenli olarak gözden geçirilmeli ve güncellenmelidir.