Açık Bankacılık’tan Açık Finans’a geçiş süreci başlıyor
1924 yılında kurulan ve bu yıl 100. Yılını kutlayan Türkiye İş Bankası, bu yıl aynı zamanda hayata geçirdiği yapay zeka ağırlıklı yeni projelerinin de meyvelerini toplamaya başlayacak. “Bir yandan iç süreçlerimizde çalışanlarımızın hayatını ve iş yapış biçimlerini kolaylaştırıp verimliklerini artırırken, diğer taraftan müşterilerimize katma değerli yeni hizmetler sağlayacak şekilde konumlandıracağımız çok sayıda senaryoyu bu yıl hayata geçirmeyi planladık” diyen Türkiye İş Bankası Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sabri Gökmenler, sorularımızı yanıtladı.
- Bankacılık sektörünün dünyadaki gelişimini ve bu gelişimin Türkiye’ye yansımalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dünyada bankacılık, finansal hizmetlerde müşteri deneyiminin daha hızlı, daha kolay ve daha uygun fiyat imkânlarıyla sunulduğu mobil bankacılık ve dijital platform bankacılığı etrafında şekilleniyor. Bu dönüşüm, kullanıcılar için aldıkları hizmetin hızını ve kalitesi artırırken, finansal kuruluşlar için bir yandan operasyonel verimliliği artırıp, diğer taraftan yeni gelir akışlarına olanak sağlıyor. Türkiye’de de benzer şekilde finansal alandaki deneyimin mobil odaklı ilerlediği, gelişen API ve mikro servis altyapıları sayesinde görünmez bankacılık ve servis modeli bankacılığı örneklerini görmeye başladığımız bir dönemi yaşıyoruz.
Çağımızın yapay zekâ çağı olduğunu net olarak söyleyebiliriz. Bankacılığın son 10 yılını şekillendiren yapay zekâ, makine öğrenmesi ve doğal dil işleme teknolojileri sayesinde pazarlamadan fiyatlamaya, operasyondan müşteri iletişimine ve hatta kodlamaya kadar pek çok alanda yapay zekanın nimetlerinden yararlanıyoruz. Robotik süreç otomasyonları sayesinde günlük yüz binler ile ifade edilen pek çok işlem insan eli değmeden sonuçlandırılırken, makine öğrenmesi ile her bir müşteri bazında fiyatlama ve kampanya yönetimi optimizasyonu mümkün hale geldi. Hepsinin ötesinde, 2023’e damgasını vuran, bütün sektörlerde iş ve süreç modellerinin gözden geçirilmesine vesile olan üretken yapay zekâ teknolojisi, her alanda olduğu gibi bankacılığın da geleceğini şekillendirecek diye düşünüyorum. Bu alanda hem ülkemizde hem de İş Bankası’nda önemli inisiyatifler oluşturuldu. Kendi büyük dil modelimizi oluşturmak adına attığımız adımlar, 100.yılımız olan 2024’te meyvelerini vermeye başlayacak. Bir yandan iç süreçlerimizde çalışanlarımızın hayatını ve iş yapış biçimlerini kolaylaştırıp verimliklerini artırırken, diğer taraftan müşterilerimize katma değerli yeni hizmetler sağlayacak şekilde konumlandıracağımız çok sayıda senaryoyu bu yıl hayata geçirmeyi planladık.
Finansal hizmetlerin ihtiyacın doğduğu yerde ve anda sunulmasını sağlayan Dijital Platform, Görünmez Bankacılık ve Servis Modeli Bankacılığı gibi geleneksel bankacılığın yanına ve/veya yerine konumlanan yeni teknolojilerin sektöre etkileri dünyada ve ülkemizde belirginleşiyor. Hukuki ve teknik çerçevede Açık Bankacılık yaklaşımı ve API Bankacılığı zemininde şekillenen bu teknolojik finansal iş modelleri, müşterileri finansal verilerini yönetebilir ve kullanabilir hale getiriyor. Müşterilere finansal verileri üzerinde daha geniş haklar tanıyor; bankalar ve diğer finansal kuruluşlar, müşterilerini kendi kanallarında tutmak ve onlara en iyi müşteri deneyimini sunmak amacıyla rekabet içinde daha yenilikçi ve entegre hizmetler geliştirmeye başlıyor.
Önümüzdeki dönemde, yurtdışındaki örneklere bakıldığında Açık Bankacılık’tan Açık Finans’a geçiş olmasını bekliyoruz. Müşterilerimiz, yalnızca hesap bilgilerini paylaşıp ödeme başlatma işlemi yapmakla kalmayacak, kredi, bireysel emeklilik, sigorta bilgileri gibi verilerini de paylaşabilir hale gelecekler.
API Bankacılığında da globalde trendlere yakın bir şekilde geniş API portföyümüz sayesinde farklı sektörlerde faaliyet gösteren oyuncular üzerinden finansal ürünlerimizi sunmaya dayalı dijital iş ortaklıkları kuruyoruz ve yeni iş modelleri geliştiriyoruz.
Bankacılığı derinden etkileyecek bir diğer önemli gelişme ise Web3 ve blokzincir diye düşünüyorum. Kripto para dünyasından ibaret olmayan blokzincir ve kripto varlık teknolojileri, finansal hayatın başını çektiği birçok alanda iş yapış biçimlerimizi köklü şekilde değiştirerek, dijitalleşmenin en önemli çıktılarından olan aracısızlaşmayı hızlandıracak. Tokenizasyon senaryoları ile gayrimenkul alım satımı, kredilendirme ve teminatlandırma gibi geleneksel kavramların hızla değiştiğini görmeye başlayacağız. Merkeziyetsiz finansa ne kadar yaklaştığımızı ve ne zaman tamamen geçeceğimizi kestirmek zor. Ancak merkez bankalarının dijital para birimlerinin hayatımıza kısa süre içerisinde girmesi ile ekonomi ve para yönetimi anlamında yeni kavramlar ile tanışacağımızı rahatlıkla söyleyebiliriz.
Dünyadaki düzenlemeleri takiben Türkiye’nin de kripto varlıklar alanında yasal düzenlemeleri hazırlaması bekleniyor. Bu düzenlemelerin akabinde dünya genelinde öncü olan global liderlerle iş birlikleri yaparak, müşterilere mobil bankacılık uygulamaları aracılığıyla kripto varlıklarını yönetme imkanı sunmayı planlıyoruz.
Son olarak siber güvenlik, dünyada ve Türkiye’de bankacılık sektörüne daha fazla entegre olan teknolojiyle birlikte önemli bir öncelik haline geldi. Bankalar, müşteri verilerini korumak ve siber saldırılara karşı dayanıklı olmak için gelişmiş güvenlik çözümlerine yatırım yapıyor.
Durmaksızın gelişen ve değişen teknoloji ile birlikte sürekli olarak yenilenmek ve gelişmek durumunda olan, artan ve çeşitlenen tehditlerle birlikte savunulması gereken alanın da genişlediği bir dünyada her daim görev başında, yarış halinde bir yapılanma ile hareket ediyoruz. Birçok güvenlik olayında altyapıda güvenlik teknolojileri doğru bir şekilde konumlanmış olsa dahi sosyal mühendislik kullanılarak insan faktörü kaynaklı zafiyetlerden yararlanılabiliyor. Teknolojik önlemlerimizin yanında güvenliğin herkesin sorumluluğunda olduğu temelinden yola çıkarak güvenlik farkındalığını artırmayı önemsiyoruz.
- Türkiye İş Bankası olarak bu doğrultuda nasıl bir teknoloji yatırım strateji ve hedefleriniz var? Bu yeni projeler bankanın gelişimi açısından nasıl bir rol oynuyor?
Açık Bankacılık, Servis Modeli Bankacılığı düzenlemelerine ve görünmez bankacılık stratejilerimize hizmet edecek şekilde temel bankacılık servislerimizi API’leştirmek üzere tüm teknoloji ailesi olarak sıkı çalışma içindeyiz. “Modülerlik”, “sadelik”, “bulut tabanlılık”, “kullanım kolaylığı”, “otomasyon”, “ölçeklenebilirlik”, “erişilebilirlik”, “uyarlanabilirlik”, “API uyumluluk” olarak belirlediğimiz kılavuz ilkelerimizi önümüzde tutarak öz kaynaklarımızla geliştirdiğimiz Plateau mimari çerçevemiz üzerinde bu servislerimizi inşa ediyoruz. API platformumuzu, gizliliği yüksek verileri ve finansal işlemleri taşıyacak güvenilirlik ve dayanıklılıkta sunuyoruz.
Üretken yapay zekânın birçok alanda yüksek potansiyeli olduğuna inanıyoruz. Bankamızda da hem kurumsal süreçlerimizde hem de müşterilerimizle temas ettiğimiz kanallarımızda bu teknolojiden faydalanacağımız senaryolar üzerinde çalışıyoruz. Üretken yapay zekânın kullanımı ile siber güvenlik, kişisel verilerin korunumu, yükümlülükler gibi risk doğabilecek alanlar için disiplinler arası uzman görüşlerine başvuruyor; teknoloji altyapımızın tasarımında bu görüşlerden yararlanıyoruz. Öz kaynaklarımızla hayata geçirdiğimiz Türkçe yapay zekâ büyük dil modelimizi geliştirmek için yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Özellikle regülasyona tabi nitelikteki verilerimizi kullanacağımız senaryolarda kendi veri merkezimizde bu altyapımızın bizi güçlü kılacağını düşünüyoruz. Bunun yanında üretken yapay zekâ için kamusal buluttaki servisleri kullandığımız senaryoları da plana alıyoruz, bu doğrultuda bulut bilişimin nimetlerinden de faydalanıyoruz.
Bu projelerimizin ana motivasyonunu bankacılık sistemini değiştirme potansiyelini gördüğümüz Açık Bankacılık, Servis Modeli Bankacılığı, kripto varlıklar, Web 3.0, merkeziyetsiz finans (DeFi), üretken yapay zeka (Gen-AI) gibi alanlardaki gelişmelere hızlı adapte olmayı destekleyecek altyapıları sunmak olarak görüyoruz.
- Regülasyonlar, sektörün teknoloji yatırımlarını nasıl etkiliyor? Bu konuda ne tür regülasyon beklentileriniz var? Teknoloji yatırımları konusunda en önemli konulardan bir tanesi bulut bilişim düzenlemesi. Bu düzenlemenin esnetilmesi konusunda olumlu görüşler vardı. Bu konudaki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Regülasyonların bankacılık sektörünün teknoloji yatırımlarına etkisi ve bu konuda beklentilerimizi değerlendirirken, Türkiye’deki mevcut durumu ve gelecekteki regülasyonları göz önünde bulunduruyoruz. Ülkemizde, bankacılık ve girişimcilik ekosistemini güçlendiren ve uluslararası rekabete uyum sağlamamızı kolaylaştıran, piyasa dostu regülasyonlar bulunuyor. Özellikle finansal servislerde veri ve işlem güvenliği gibi unsurların önemi büyük. Teknolojik gelişmelerin hızı da göz önünde bulundurulduğunda, regülasyonların bu alandaki yenilikleri destekleyici ve esnek olması gerekiyor.
Açık Bankacılık alanında Türkiye’nin global standartlarda regülasyonlara sahip olduğunu görüyoruz. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) servis modeli bankacılığı düzenlemesi sayesinde finansal olmayan kuruluşların, kendi ara yüzleri üzerinden bankacılık hizmetleri sunmasına olanak tanınır hale gelindi. Ülkemizde ilk örneklerini bu yıl görmeye başlayacağımız servis modeli bankacılığı sayesinde finansal tüketicilere ve ticari kuruluşlara daha akıcı ve zenginleştirilmiş bir deneyim sunulacak.
Dijital para, kripto dünyası ve uluslararası ödemeler noktasında gelecek regülasyonlara değinmek gerekirse hem girişimcilik ekosistemimizi hem de global rekabetteki pozisyonumuzu pozitif etkileyeceğini öngörüyoruz.
Ülkemizde kripto varlıklar özelinde devreye alınması beklenen mevzuat çerçevesinde kripto varlık ekosisteminde saklama ve alım/satım hizmeti vermeye dönük yapıları grup şirketlerimizle birlikte hazır hale getiriyoruz. Ayrıca, itibari para biriminin dijital versiyonu olan CBDC’nin, yani Merkez Bankalarının blokzincir teknolojisi üzerinde kullanıma sunacağı dijital paraların gerek yerel gerek küresel sistem alışverişlerinde ana akım ödeme aracı haline geleceği bir dönemin bizi beklediğini düşünüyoruz. TCMB’nin Dijital Türk Lirası çalışmalarını da yakından takip ediyoruz.
Regülasyonların teknoloji yatırımlarını etkilemesi ve bu alandaki beklentilerimiz, özetle, daha esnek, yenilikçi ve teknoloji odaklı bir yaklaşım gerektiriyor. Bu, bankacılık sektörünün hızla değişen teknoloji dünyasına adapte olmasını sağlayacak ve müşterilere daha kaliteli hizmetler sunulmasını kolaylaştıracaktır.
Bulut bilişim kullanımına yönelik olarak oluşturduğumuz stratejimizde bulut bilişimin temel karakteristiklerini göz önünde bulundurarak, çevik yazılım geliştirmeyi destekleme, dayanıklılığı arttırma, maliyet avantajı yaratma, yenilikçilik kazanımları ile bulut kullanımına motive olduğumuzu tanımlamıştık. Bu motivasyonla bulut kullanımı için adayları başta güvenlik ve regülasyonlara uyum perspektifinden, sonrasında ise performans, kullanılabilirlik ve mimari boyutlarından değerlendiriyoruz. Geleceğin sadece özel ya da sadece kamusal bulut kullanımına doğru gitmeyeceği, hibrit bulut hatta dağıtık bulut kullanımına doğru gideceği düşüncesindeyiz. Bu amaçla farklı kamusal bulut sağlayıcılarında esneklik ve sorumluluk paylaşımı doğrultusunda deneyimimizi artırmayı ve özel bulutumuzda da güvenlik ve gizlilik gereksinimlerini sağlayarak genişlemeyi sürdüreceğiz.
Bu bakış açısıyla global bulut sağlayıcılarının Türkiye’de Local Zone (Availability Zone) konumlandırmalarına dair gelişmeleri yakında takip ediyoruz, kendileriyle görüşüyoruz, nasıl faydalanabileceğimizi değerlendiriyoruz.
Bunların yanı sıra yakından ilgilendiğimiz üretken yapay zeka teknolojisi için yine regülasyonların elverdiği ölçüde global bulut sağlayıcılarının OpenAI vb. servislerini kullanmak üzere çalışmalar yürütüyoruz. Geçtiğimiz günlerde duyurduğumuz Türkçe yapay zeka büyük dil modelimizin eğitimi için de kendi veri merkezimizdeki kaynaklarımızın yanında global bulut sağlayıcılarının GPU kaynaklarından faydalanıyoruz.
Son olarak iştirakimiz İşNet’in finansal bulut ortamını, bankamız süreçlerindeki uygun senaryolarımız için kullanmamızın yanı sıra diğer iştiraklerimize ve de ekosistem paydaşlarımıza güçlü bir altyapı sunmak üzere konumlandırıyoruz.
- Atlas Veri Merkezleri, buluta yönelim ve ihtiyaçlarınızın bir nebze de olsa karşılanması konusunda size nasıl bir destek ve fayda sağlıyor?
Bankamız tarihinin en büyük dijital altyapı dönüşüm projesi olan “Atlas” ile veri merkezimizi yenilendi ve bankamızın gelecek 25 yıllık ihtiyacını karşılayacağına inandığımız dünyanın en iyi veri merkezlerinden biri inşa edildi. 32 bin metrekarelik alana kurulan, yüksek verimli tasarıma sahip ve Bankamızı gelecek yıllarda teknoloji açısından olumlu yönde ayrıştıracak olan Atlas Veri Merkezi, kesintisiz çalışma kriterlerine göre, en üst seviye olan tam yedekli hata toleransına sahip Tier-IV sertifikasına sahip. Ülkemizde bu sertifikayı almaya hak kazanan ilk, küresel çapta onuncu veri merkezi. Bankamızın, başta olası İstanbul depremi olmak üzere birincil veri merkezimize yönelik fiziksel risklere karşı önlem olarak, tüm uygulamaların tam kapasite ile çalıştırılabileceği, verilerin gerçek zamanlı kopyalarının tutulduğu, bankacılık faaliyetlerini kesintisiz bir şekilde gerçekleştirmeye hazır ikincil veri merkezi “Pasifik” ise Ankara’da oluşturuldu. Uygulamalarımız çoklu veri merkezi (multi DC) üzerinde aktif – aktif çalışır hale getirildi.
Veri merkezi tasarımımız ve uygulamalarımızı bu tasarıma göre dönüştürmemiz sayesinde İş Bankası’nın tüm kanallarından geçen müşteri işlemlerinde hata oranı sadece %0.02 seviyesinde bulunuyor. Bu ileriye dönük tasarımlarımız ile verimli, dayanıklı, güvenli ve yüksek performanslı altyapı ve uygulamalarımızı değerlendirdiğimizde kamusal bulut kullanımı için ince eleyerek, çok boyutlu analizler yaparak doğru adaylarda gerçekten fayda göreceğimiz senaryoları gerçekleştirmeyi tercih ettiğimizi belirtebiliriz.
- Finteklerle olan ilişki ve yaklaşımlarınız neler? Ne tür finteklerle daha da yakın çalışma istekleriniz var?
Sektördeki yenilikçi eğilimlere ve teknolojik değişime uyum sağlama hedefimiz çerçevesinde verimlilik, dijitalleşme ve müşteri deneyimini iyileştirme konularında bankacılık sektörüne önemli katkılar sunan finteklerle iş birliklerimizi güçlendiriyoruz.
Ürün ve hizmetlerimizi API’ler aracılığıyla sunarak, finteklerin yenilikçi çözümlere erişimini sağlıyoruz. Müşterilerimize daha geniş bir hizmet yelpazesi sunuyoruz ve finteklerin ürünlerinin daha geniş pazarlara ulaşmasına aracılık ediyoruz. Ayrıca, fintek satın almaları yoluyla bünyemizdeki gücümüzü artırıyoruz.
Rekabetçilik açısından bakıldığında, finteklerle birlikte değer yaratma yani rekaberlik perspektifine sahibiz. Bu iş birliği alternatifleri, beraber nasıl daha fazla değer yaratabileceğimizi değerlendirerek şekilleniyor. Startuplar ve girişimcilik ekosistemi, finansal kapsayıcılık açısından önemli bir müşteri kitlesini temsil ediyor. Bu alanda, Workup Girişimcilik Programımız ile teknoloji tabanlı, sürdürülebilir ve ölçeklenebilir iş modellerine sahip startuplara destek sağlıyoruz.
Kadın girişimciliği, tarım, sürdürülebilirlik ve etki girişimciliği gibi alanlara odaklanarak, ekosistemin gelişmesine katkı sağlıyoruz. Yenilikçi girişim sermayesi yatırım fonumuz, Silikon Vadisi ve Şangay’daki inovasyon merkezlerimiz, kurum içi girişimcilik programımız ve ekosistemde kurduğumuz güçlü partnerlikler aracılığıyla startuplara bir ekosistem sunuyoruz.
Nays mobil uygulamamız ile kolay kullanıma, eğlenceye ve ödüllere odaklanan bir müşteri deneyimi sunan bir marka yarattık. Moka Ödeme Sistemleri şirketimiz, Pazarama e-ticaret platformumuz, dijital tarım alanında İmece Mobil, endüstriyel ürünlerin dijital pazar yeri Proemtia, Softtech Ventures ve ekosistemde kurduğumuz güçlü partnerliklerimiz ile geniş bir ekosistem yaratıyoruz.
- Figopara gibi farklı finteklere de yatırım yapma düşünceniz ve planınız var mı?
Farklı finteklere yatırım yapma düşüncemiz bulunuyor. Figopara yatırımı, stratejimizin temel bir parçası olarak, rekaberlik anlayışımıza uygun ve müşteri ihtiyaçlarına odaklı bir iş birliği örneği. Figopara’nın 2-3 yıl içerisinde milyar dolarlık değerlemeyi aşarak unicorn olmasını bekliyoruz. Bu, Figopara’nın veri işleme ve analiz yetenekleri ile yurtdışı pazarlardaki potansiyeline dayanıyor. TekCep ve TekPos gibi açık bankacılık ürünlerimizi stratejik ortaklarımıza devretme yaklaşımlarımızla, KOBİ’ler için açık bankacılık hizmetleri sunacak bir platform oluşturulmasına katkıda bulunuyoruz.
Figopara bizim için ilk fintek yatırımımız değil. Daha önce MOKA ödeme ve e-para kuruluşunu satın alarak yeni nesil ödeme yöntemlerini bünyemize katmış ve farklı yetkinliklerimizi bu şirkete aktararak önemli bir fintek oluşturmuştuk. Benzer şekilde, servis modeli bankacılığı kapsamında iş birliği yapacağımız Getir Finans’a aynı zamanda 50 milyon ABD doları girişim sermayesi yatırımı yaparak fintek iş birliklerine olan inancımızı bir kez daha gösterdiğimizi düşünüyoruz.
Girişim sermayesi yatırımlarımızı Maxis, 100. Yıl Girişim Sermayesi, Arya ve Founder One girişim sermayesi fonları aracılığıyla yapıyoruz. Bu yatırımların amacı, sektördeki yenilikçi ve potansiyel girişimleri desteklemek, yeni iş modelleri geliştirmek ve müşteri deneyimini iyileştirmek. Bu strateji, sektördeki lider pozisyonumuzu güçlendirirken, teknolojik gelişmeleri ve finansal inovasyonları destekleyerek sektörün genel gelişimine katkıda bulunmayı amaçlıyor.
- KOBİ düzeyindeki müşterilerinize Figopara ile de ulaşıyorsunuz. Bu düzeydeki müşterilerinizin büyük bir çoğunluğunun da yakın bir zamanda bu tür fintekler üzerinden size ulaşacağınızı öngörürsek, bu durumda banka şubelerinizin konumu nasıl değişecek?
Figopara ve diğer finteklerle olan iş birliklerimiz, KOBİ düzeyindeki müşterilerimize ulaşmamızı kolaylaştırıyor ve bankacılık sektöründeki dijital dönüşüm sürecini hızlandırıyor.
Banka şubelerimizin konumu ve işlevi bu bağlamda değişmeye devam ediyor. Teknolojik gelişmeler ve müşteri alışkanlıklarının değişimi, bankacılık hizmetlerinin sunum şeklini dönüştürdü. Teknolojik gelişmeler ve dijital kanalların artan kullanımı, şubelerimizin işleyişini etkiliyor. Özellikle genç nüfusun ve dijital alışkanlıkların artmasıyla, uzaktan müşteri olma hizmetine olan ilgi büyüyor. Uzaktan müşteri ediniminde öncü bankalardan biriyiz ve dijitalleşme sürecinde önemli adımlar atmaya devam ediyoruz. Ticari şirketlerin de uzaktan müşteri olmayı tercih edeceğini öngörüyoruz. Bu eğilim, dijital kanallar üzerinden yapılan işlemlerin artmasına ve şube trafiğinin azalmasına yol açıyor.
Bankacılık işlemleri için ana temas noktasının mobil bankacılık uygulaması olduğu günümüzde, İşCep uygulamamız bankacılık hizmetlerimizin en büyük şubesi haline geldi. İşCep üzerinden yapılan işlemlerin büyüklüğü, şubelerimizin fiziksel işlem hacmini aşıyor.
Bununla birlikte, şube bankacılığı, kültürümüzün bir parçası olarak, teknolojiye rağmen güveni, samimiyeti ve sosyalleşmeyi temsil etmeye devam ediyor. Şubelerimizin, müşterilerimize yakın olmak ve ihtiyaç duyduklarında yanlarında olmak gibi önemli bir işlevi var.
Teknolojiyi insanın yanına konumlandıran bir banka olarak şube bankacılığının gelecekteki konumunun, müşteri deneyimini zenginleştirmek ve kişiselleştirmek yönünde evirileceğine inanıyoruz. Müşteri yolculuklarının dijital kanallar üzerinden başlamasıyla birlikte, şubelerimizin rolü de bu yeni dijital ekosisteme entegre olarak gelişecek.