Yıkıcı Teknolojiler ve Yapay Zekâ Hayatımızı Nasıl Etkiliyor?
BThaber Köşe Yazısı: Dr. Cebrail Taşkın
En değerli şirketlerin listesi sürekli değişiyor… 10 yıl önce Fortune 500 listesinde yer alan şirketlerin %40’ı artık listede yer almıyor. Son 30 yılın Fortune 500 listelerini detaylı incelediğimizde ilk 10’daki şirketlerin sürekli değiştiğini görüyoruz. Dijital Dönüşüm, Yıkıcı Teknolojiler ve Yapay Zekâ iş dünyasını ciddi bir şekilde etkiliyor. Bu dev şirketlerin listenin dışında kalmasının en büyük nedeni, değişime ve dönüşüme ayak uyduramamalarıdır. İş dünyasının yöneticilerine bu konudaki tavsiyelerimizi bir önceki yazımda kaleme almıştım. Bu yazımda Yıkıcı Teknolojiler ve Yapay Zekânın İş gücüne olan etkilerine bakacağız.
Dünya genelindeki yüzbinlerce araştırmacı, yıkıcı teknolojilerin işlerin ve işin geleceği üzerindeki etkisini inceliyor ve ölçmeye çalışıyor: etkinin genişliği, derinliği, ölçeği, hangi işlerin ortadan kalkacağı ve hangilerinin kalacağı, talep edilen beceri setlerinin nasıl değişeceğini araştırıyorlar. Açıkçası, dünya oldukça farklı olacak: tekrarlanan işler ve öngörülebilir fiziksel çalışmalar otomatikleştirilecek, ofis desteği, idari işler, inşaat işleri, otel ve seyahat çalışanları gibi müşteri etkileşimi olan yerler ve yemek servisi çalışanları en çok etkilenecek alanlar olarak görülüyor.
Yıkıcı teknolojilerin günümüzün ve geleceğin meslekleri üzerindeki etkisi büyük olacak. Peki, hangi işler yok olacak ve hangileri kalacak? McKinsey, mesleklerin %60’ında işlerin en az üçte birinin otomatik hale getirilebileceğini tahmin ediyor. Dünya Ekonomik Forumu, serbest çalışmanın iş gücünün yarısından fazlasına yükseleceğini öngörüyor. Oxford Üniversitesi ve Deloitte’un İngiltere’de yaptığı bir araştırmaya göre, İngiltere’deki mevcut işlerin yaklaşık %35’i önümüzdeki 20 yıl içinde yüksek bilgisayarlaşma riski altındadır. Araştırma sonuçlarını ‘will a robot take your job’ isimli internet sayfalarından yayınlıyorlar. Siz mesleğinizi ya da ileride yapmak istediğiniz bir mesleği seçiyorsunuz, sonrasında portal üzerinden seçmiş olduğunuz mesleğin bilgisayarlaşma/robotlaşma yüzdesini ve mesleğin riskini görebiliyorsunuz.
Ekonomimiz, toplumumuz ve işyerlerimiz değiştikçe, şüphesiz gelecekteki çalışan popülasyonunun merkezinde yer alacak bazı temel beceriler var. İnsanların nasıl öğreneceklerini öğrenmeleri ve aslında yaşam boyu öğrenenler olmaları gerekecek. Her şey birbiriyle bağlantılı hale geldikçe, teknolojiler değiştikçe ve şehirler yeniden şekillendikçe insanların işleri yapmanın yeni yollarını öğrenmesi gerekecek: bu tam da yıkıcı teknolojilerin doğasıdır. Birden fazla yıkıcı teknolojinin aynı anda bir araya geldiği bir zamanda, toplum önemli bir değişime ve dolayısıyla önemli bir yeniden öğrenmeye hazırlanıyor. Bununla birlikte çalışanların işyerleri, şirketler, ekonomiler ve şehirler değiştikçe uyum sağlama esnekliğine ihtiyaçları var.
Şirketler, öğrenebilir, bir araya getiren, birleştiren, analiz eden, sorun çözen, yaratıcı çalışanları kadrolarına katacak. Kasada kaç saat oturdukları, kaç tane kahve sundukları, topladıkları arabalar, kazasız yolculuk sayısı gibi performans göstergeleri anlamlı veriler olmayacak. Çalışanların bir şirkete ve topluma nasıl değer katacağı önemli olacak. Çalışanlar; işyerlerini, şirketlerini ve yaşadıkları şehirleri değiştirmeye hazır olmalılar, esnek olmalı, iş birliği yapmalı ve dijital gezgin yeteneğine sahip olmalı, yüksek karmaşıklığı idare etmeli, çok sayıda istek veya talebe cevap vermeli, sadece bilgi temelli değil, beceri temelli iş yapma kabiliyetlerini geliştirmeliler.
McKinsey Global Enstitüsü, dijital teknolojilerin benimsenmesini gelecekteki ekonomik büyümenin en önemli faktörü olarak görüyor. Araştırmalara göre, 2030 yılına kadar potansiyel verimlilik artışının yüzde 60’ı bu alandan gelecek. Türkiye için de durum çok benzer. Otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin ülke ekonomisini güçlendirme potansiyeli var. McKinsey’in “İşimizin Geleceği: Dijital Çağda Türkiye’nin Yetenek Dönüşümü” isimli araştırma raporuna göre: ‘Dünya genelinde mevcut teknolojiler işlerin %50’sinin otomasyonla yapılmasına olanak sağlayacak nitelikte. Türkiye’de mevcut teknolojilerle her 10 meslekten 6’sı %30 oranında otomatize edilebilir durumda. Bu çalışmalar ışığında, Türkiye’nin gelecek 10 yıl içerisinde otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin yaratacağı ekonomik fayda ve sosyal değişimler ile 3,1 milyon iş artışı yaratma potansiyeli olduğu öngörülüyor. 7,6 milyon iş kaybolarak yeni işlere dönüşebilecek ve 2030 yılına kadar 8,9 milyon yeni iş oluşabilecek. Ayrıca, başta teknolojiyle ilgili alanlarda olmak üzere, tamamı yeni 1,8 milyon iş oluşturulabilecek’.
21. Yüzyılda Bilgi Teknolojileri alanındaki işlerde önemli artış olacak. Bugün henüz mevcut olmayan yeni meslekleri, işleri görmeye başlayacağız. Yazılım ve makina mühendisliği alanlarına olan talep artacak. Yazılım mimarisi, kodlama ve algoritmalar; veri yapıları, veri analizi ve veri bilimi; makine mühendisliği ve makine mimarisi en çok ihtiyaç duyulan alanlar olacak. Artan gen düzenleme ve robotik cerrahi, yazılım mühendisleri ve makine mühendislerine olan talebi daha da artıracak. Politikacıların, Avukatların da kodlama, yazılım mimarisi ve yeni ekonomiyi anlamaları gerekecek.
Bilgi Teknolojileri alanındaki meslekler bugünün ve geleceğin meslekleridir. Yapılan araştırmalar dünyada önümüzdeki 10 yılda 20 milyon bilgi teknolojileri istihdamına ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Avrupa’da bir milyondan fazla yazılımcı ihtiyacı bulunmaktadır. Dijital dönüşümle birlikte siber güvenlik alanında dünyada 3,5 milyon uzmana ihtiyaç olduğu görülüyor. Dolayısıyla Kariyer hayatına yeni başlayan gençlerin kariyer planlaması yaptığı bu dönemde iyi düşünmelerini ve tercihlerini Bilgi Teknolojileri alanında yapmalarını tavsiye ederim.