Alışkanlıklar güncelleniyor!
Perakende sektörü için tüketici vazgeçilmezdir. Ama bu bağları eskiden ürün kalitesi, fiyat, markanın değeri gibi kriterler oluştururken, artık teknolojik yenilikler ve dijitalleşme ile kurulan bağlar söz konusu. Bu bağları kurmak kadar sürdürülebilirliği sağlamak, müşteri sadakatini oluşturup koruyabilmek de markalar için ayrı bir macera.
Alışveriş dünyası değişiyor ve kastımız “sezon modası” değil. Bir bütün olanak perakende sektörü değiştiği için alışveriş dünyası da kaçınılmaz olarak bu değişimde konumlanıyor. Bu değişim, perakende başlığında faaliyet gösteren her ölçekte şirketin strateji belirleme, bu stratejiyi düzenli olarak kontrol edip gerekli güncellemeleri yapabilme gerekliliği anlamını taşıyor. Perakende sektörü için her zaman önemli bir başlık olan “müşteriyi tanımak” kavramı, gelişen teknoloji ile çok farklı bir boyuta evrildi. Yani artık tüketici segmentasyonunda yaş, eğitim, ikamet edilen semt bilgisi gibi demirbaş veriler öncelik değil. Bunun yerine tüketicinin geçmiş verileri ve satın alma alışkanlıklarından önceliklendirme ve tercih ettiği ödeme sistemine göre segmentasyon gibi çok farklı kriterler markların tüketici segmentasyonunda belirleyici oluyor. Bu da markaların söz konusu verileri doğru okuyup statik değil, dinamik stratejiler belirlemesini, tüketici alışkanlık ve ihtiyaçlarını doğru okuyabilmesini gerekli kılıyor.
Yapay zeka ile yenilenen analizler
Teknoloji hızlı ve bütünsel bir gelişim içinde, ama son yılların en büyük “kuralları altüst eden” yeniliği yapay zeka. Her sektörün her ölçekte şirketini bu yeniliğe doğru adım ve strateji ile uyum sağlaması önemli. Yapay zeka araçlarından kişiselleştirilmiş pazarlamaya, perakende sektörünü geliştirecek trendleri yok saymamak gerek. Bu arada perakende sektörü şirketleri kurumsal işleyişi geliştirmek, rekabette öne çıkmak, tüketicilere yenilik sunmak gibi türlü hedeflerle yatırım adımı atabilir. Ama artık baskı gücü büyük ölçüde tüketicilerde. Yani marka istediğini yapsın, teknolojide her türlü yeniliği benimseme hızıyla artık tüketiciler markanın esas rotasını tayin edecek. Çünkü tüketiciler iş uygulamaları ile kendilerine sunulan tekliflerin neler olduğunu biliyor. Yapay zeka teknolojisi yeni değil, ama bireylere yayılımı bu döneme denk geldi. Birçok sektör uzmanıma göre de yapay zeka başlığındakiler kadar hızlı yayılan yenilik olmadı. Bunun en bilinen örneği olan ChatGPT tüm zamanların en hızlı büyüyen internet uygulaması ve kullanıcı sayısı da istikrarlı biçimde artıyor. Perakendecilerin verimliliği ve süreçleri iyileştirmek için yapay zekayı nasıl kullanabileceklerine bakması ve bunu insan dokunuşunu koruyarak dengelemesi önem taşıyor.
Daha fazla işletme yapay zekayı benimserken, alışveriş yapanlar da insan etkileşimine önem veriyor. Bu strateji ile de kişiselleştirilmiş iletişim gündeme geliyor. Öyle ki, sektör temsilcilerine göre 2024, işletmelerin müşterileriyle kişiselleştirilmiş etkileşimi benimsemesini sağlayacak. Müşteriler, sektör fark etmeksizin, kişiselleştirilmiş iletişim istiyor. Cep telefonuna gelen SMS veya WhatsApp pazarlaması da nokta atış olduğu sürece satışa dönüş potansiyelini yükseltiyor. Bu noktada da standart iş zekası ve analitik uygulamalarına karşı yapay zeka önemli bir araç olarak öne çıkıyor. Hele de konu doğru teklif sunumunda ve sektörel rekabette güç kazanmak olduğunda…
Tüm platformlar bir arada
Hibrit alışveriş konsepti giderek daha sık konuşuluyor. Çünkü X ve önceki kuşakla Z ve Alfa kuşakları arasında teknolojik mazi apayrı. Ama tüm bu nesillerin ortak noktası alışveriş yapması. X kuşağı mağaza deneyimine önem verirken, Z kuşağı için online alışveriş her zaman öncelik. Bu iki neslin perakendede satın alma tercihleri de perakendecilere fiziksel ve çevrimçi dünyalar yaratma fırsatı, bu iki platform arasında net ve sürekliliği olan bir denge oluşturulmasını gerekli kılıyor. Bu yönüyle başarılı perakendeciler, fiziksel ve dijital kanallarını sorunsuz bir şekilde entegre ederek, gelişmiş stok yönetim sistemlerini, CRM araçlarını ve sofistike analitikleri kullanarak tüm temas noktalarında operasyonları buluşturarak, müşterilerine tutarlı bir deneyim sunuyorlar.
Reyonlarda yapay zeka etkisi
Yapay zeka (AI), perakende sektöründe kuralları yeniden yazıyor. Bunun bir örneği olarak perakendeciler, yüksek derecede kişiselleştirilmiş alışveriş deneyimleri sunmak için AI’ın gücünden yararlanıyorlar. Nihayetinde AI dünyasının temelini oluşturan makine öğrenimi algoritmaları, tercihleri anlamak, belirli davranışları tahmin etmek ve sonunda bireysel tercihlere uygun ürün setlerini önermek için e-ticaret siteleri, sosyal medya ve pazarlama kanalları gibi çeşitli platformlardaki geniş veri miktarını hızlı biçimde analiz ediyor ve kısa sürede ortaya net bir öneri veya teklif çıkartıyor. Bu hızın satın almaya dönüşmesinin de hızlı olacağı düşünüldüğünde, tüketiciye bu fırsatı sunan perakendecinin karlılığının yükseleceği de açık bir gerçek oluyor.
Bazı ürünlerde ikinci el, kiralama veya yeniden satış gibi stratejiler de giderek öne çıkıyor ve perakende sektöründe değişimin itici gücü oluyor. Özellikle Avrupa’da önde gelen perakendeciler yeniden satış ve kiralama rotasını izliyor. Pandemi döneminde ticaretin, alışverişin, rutin hayatların yaşadığı kesinti, evde geçen zamanlar, çevrecilik ve sürdürülebilirlik kavramlarının pandemi dönemiyle birlikte belirginlik kazanması da ikinci el ve yeniden satış kavramlarının güç kazanmasını sağlıyor. Özellikle Z kuşağı için bu yapı önemli ve tercih sebebi.
Lojistikte dönüşüm
Pandemi döneminde herkes evlerine kapanır, yemekten sabun ve deterjana demirbaş ev ihtiyaçlarının alışverişi için online platformlara akın ederken, lojistik süreçlerinde kesintisizlik her zamankinden daha da önemli oldu. Perakende ve e-ticaret şirketlerinin lojistik sektörü şirketleri ile iş birlikleri bu sürecin bir sonucu olurken, perakende başlığında sorunsuz teslimat tüm tarafların önceliği oldu. Öyle ki, pandemi dönemi geride kalmış olsa bile o dönemde teslimatta hayata geçirilen yenilikler, geliştirilerek devam ediyor ve yayılıyor. Bunun ilk akla gelen örneği drone teslimatı. Çevrimiçi siparişlerin birkaç saat içinde hedefe ulaştırılması için drone önemli bir fırsat ve ABD başta olmak üzere giderek yayılıyor. Türkiye’de de var olan sınırlı örneklerin artacağını tahmin etmek zor değil. Yurtiçi Kargo gibi bazı kargo şirketleri drone ile teslimat yaparken, Yemeksepeti de 2022 yazında drone ile yemek teslimatı yaptı. Perakende sektöründe bu adımların arkasının geleceğini tahmin etmek hiç de zor değil. ABD’de Amazon ve Walmart gibi perakende sektörü öncülerinin drone teslimatında yaygınlaşmanın itici gücü olacağı da aşikar.
Gerçeklik artınca…
Artırılmış gerçeklik (AR) entegrasyonu, hem çevrimiçi hem de mağaza içinde tüketicilerin ürünlerle etkileşim kurma biçimini dönüştürüyor. Bu entegrasyon, alışveriş deneyimini yalnızca meraklılar için değil, herkes için yükselten bir trend ve giderek yayılacağı da aşikar. Perakende sektöründe ev eşyasından kılık kıyafete yüzlerce çeşit ürün segmentinde AR entegrasyonu ile deneme ve test imkanı sunulması bazı global spor markalarının özellikle ayakkabı tasarımlarında öne çıkıyor. Bu özel tasarım sürecinin belli bir parasal bedeli var, ama hele de hedef kitle Z ve Alfa nesli olduğu zaman, kişiselleştirilmiş çözümleri tercih eden bu grup için AR ile yaratıcılığın da sıkıntı yaratmadığını söylemek mümkün. Nesilleri bir kenara bırakırsak, giderek daha çok insanın bir ürünü AR kullanarak test etme eğiliminde olduğunu söylemek mümkün.
Sosyal medya ve ticaret iç içe
Daha önce “sosyal ticaret” olarak adlandırılan bu trend kendini geliştirerek gücünü artırıyor. Özellikle YouTube, Facebook, Instagram ve TikTok gibi sosyal medya platformlarının günlük etkileşimlerimizi kolaylaştırmasıyla, sosyal alışveriş de günlük hayatla iç içe geçiyor. Ürün keşfinden satın almaya geçişe kadarki tüm süreç akıcı ve ölçülebilir hale gelirken, kullanıcılar da tercih ettikleri sosyal ağlarını terk etmeden ürünleri keşfedebilir, inceleyebilir ve satın alabilirler.
Perakendecilerin bu gerçeğin bilincinde olması ve sosyal medyada farklılık yaratmak için içerik geliştiricilerle verimli çalışmalar yapması bu noktada önem kazanıyor. Marka topluluklarını oluşturmak kadar bu toplulukların sürekliliğini de sağlamak için içerik üreticileri ile doğru bilgileri baz alan iletişim kritik. Perakende sektörünün hangi başlığından olursa olsun, bu stratejiyi benimseyen tüm markalar da bireyler ve ürünler arasında oluşturdukları bağı hep güçlü tutmaya odaklanmalı.
Ödeme dünyasının evrimi
Dijital işlemlerin gelişimi paralelinde temassız ödeme yöntemleri ivme kazanıyor. Perakendeciler de hız, güvenlik ve kullanım kolaylığına öncelik veren yenilikçi ödeme çözümlerini benimsemekte. NFC gibi teknolojilerle kolaylaştırılan ödeme yöntemleri, müşterilerin temassız kartlarını, akıllı telefonlarını veya giyilebilir cihazlarını uyumlu bir terminalle temas ettirip işlem yapmalarını sağlayarak, fiziksel temas veya kartın takılması gereğini ortadan kaldırıyor. Son yıllarda perakendeciler temassız mağaza deneyimi sunmak için farklı yöntemler deniyor. Mesela Amazon, alıcıların, mağazada bulunan kameralar ve sensörlerle raflardan aldıklarını kaydederek, mağazadan çıkarken yanlarında götürdükleri her şey için fatura kesilmesini mümkün kılıyor.
Sürdürülebilir alışveriş
Giderek artan sayıda tüketici, satın alımlarının çevresel ve etik etkilerinin daha fazla farkında ve bu konuda hassasiyetleri var. Perakendeciler de bu trende sürdürülebilirlik, tedarik zinciri uygulamaları, ürün paketlemesi gibi birçok adımda sürdürülebilirliği benimseyerek yanıt veriyor. Bu başlıkta iş zekası çözümlerinin kullanımı da perakendecilere tahmin yapma ve satıştan stoğa öngörülebilir adımlar atma imkanı sunuyor. Bu yapıda çevre dostu ürün özelliklerinin etkin iletişimini sağlayarak tüketicilere sürdürülebilir seçimler yapma gücü vermek de mümkün.
Lüks ve sürdürülebilirlik buluşması
Tüketiciler, ürünlerin markalamadan ziyade ince tasarım, yüksek kaliteli malzemeler ve titiz detaylara gösterdiği özenin arayışında. Bu trend, ürünlerin içsel güzelliğini markalamadan daha fazla öne çıkartıyor ve ürünlerin ötesinde, kişiselleştirilmiş ve özel deneyimleri de kapsıyor. Perakendeciler, müşterilerle samimi ve özel etkileşimler oluşturarak, onlarda ayrıcalık hissi yaratabilir. Bunun bir örneği olarak sınırlı sayıda ürün, kişiselleştirilmiş hizmetler ve davetle sınırlı etkinlikler farklı bir “lüks” konseptine güç verir. Bu konseptin etik anlayış ve sürdürülebilir uygulamalarla buluşması da ek katma değer demek. Sonuçta bir tarafta da tüketiciler satın aldıkları ürün veya hizmetin çevresel etkisine artık daha fazla dikkat ediyorlar ve perakendeciler de çevre dostu malzemeleri, şeffaf tedarik zincirlerini ve sorumlu üretim yöntemlerini benimseyerek tüketici beklentilerine yanıt veriyor.
Sanal asistanlar ilaç gibi geliyor
Perakendeciler, sesle etkinleştirilen teknolojiler tarafından desteklenen konuşma destekli alışveriş asistanlarını entegre etmeye önem veriyor. Bu sanal asistanlar, kullanıcı sorularını anlayıp yanıtlıyor ve asıl önemlisi, kullanıcıları da alışveriş yolculuğunun tamamında yönlendiriyor, satın alma kararında belirleyici oluyor. Tüketiciler de biliyor ki, artık ürünlere kolayca göz atabilirler, öneriler alabilirler ve sesli komutlarla alışveriş yapabilirler. Sesli komutların perakende sektöründe ödeme sistemleri ile bağının daha da güçlenmesi bekleniyor. Çünkü tüketiciler daha da pratik olmak istiyor.
Tedarik zincirine blockchain dopingi
Blockchain’in şeffaflığı, izlenebilirliği ve güvenliği artırması, tedarik zincirlerinin dayanıklılığını da pekiştiriyor. Blockchain’in merkezi olmayan ve değiştirilemez kayıt sistemi, tedarik zinciri sürecinde uçtan uca tüm işlemleri kaydetme ve doğrulama konusunda güvenli ve şeffaf bir yöntem sunuyor. Perakende tedarik zincirlerinde blockchain’in faydalarından bazıları artırılmış izlenebilirlik, verimli denetim ve sahtekarlığın azaltılması olarak gösterilebilir. Bu yapı perakendeciler için marka itibarını pekiştirdiği gibi tüketici güvenini de koruma imkanını sunar.