Üst veri ile kimlik tespit edilir mi?
NSA’in ABD vatandaşlarını dinlemesinin makul olduğunu ve kişisel verilerin toplanmadığını ifade eden Obama hükümetine Stanford Üniversitesi araştırmacıları cevap verdi.
Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) tüm dünyayı dinlediği, dev bir istihbarat ağı kurduğunun ortaya çıkmasının ardından, sert tepkiler gösterildi ve NSA’in yaptıkları kınandı. Ancak Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Barack Obama da dahil olmak üzere, hiçbir Amerikan yetkili NSA ile ilgili suçlamaları kabul etmedi.
Ulusal güvenlik amacıyla yapıldığı söylenen veri toplama işlemleriyle ilgili tartışma yaratan bir açıklamaya imza atan Barack Obama, “Sadece üst veri toplandı. İsimler ya da hiçbir içerik veritabanında bulunmuyor” şeklinde bir savunmada bulundu. Bu savunma Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmayla tamamen çürütüldü.
Araştırmaya geçmeden önce üst veri ile kastedileni kısaca özetlemekte fayda var. Üst veri; isim ya da kimlik bilgisi ile konuşmanın içeriğinin dahil olmadığı, telefon numaraları, konuşma süreleri gibi verileri kapsıyor.
Araştırmacılar Jonathan Mayer ve Patrick Mutchler, üst veri ile kişilerin kim olduğunu anlamanın oldukça kolay olduğunu ortaya çıkardı. MetaPhone isimli bir Android uygulaması kullanmaları konusunda gönüllü olan kişiler üzerinden yapılan araştırmada, bu kişilerin üst verilerine ulaşıldı. Rastgele seçilen yaklaşık 5 bin kişinin veri setleri Yelp, Google Places ve Facebook’ta sorgulandı. Tamamen kamuya açık bu üç kaynak üzerinden numaraların yüzde 27’si (yaklaşık bin 356) eşleştirildi. Yani numaraların sahipleri bulundu.
Yüzde 93 başarı oranıyla kimlikler bulunuyor
“Eğer bu araştırmaya insan gücünün de dahil olduğu bir süreç de dahil edilirse ne olur?” sorusuyla hareket eden araştırmacılar, yine rastgele seçilen 100 telefon numarasının üst verisini Google’da araştırdı. Bir saati bulmadan birey ya da kurumlara ait numaraların yüzde 60’ı tespit edildi. Daha detaylı bir araştırmayla bu rakam yüzde 73’e kadar yükseldi.
Peki ya bu işin içine yüksek bütçeler de eklenirse ne olur? Bütçesi olmayan araştırmacılar, ellerindeki 100 numarayı ucuz bir tüketici aracı olan Intelius ile işlediklerindeyse 74 kişiye ulaşabildiklerini gördü. Tüm araştırmada kullanılan neredeyse bedava ve kamuoyuna açık kaynaklarla 100 numaranın 91’inin sahibi belirlendi.
Kısa sürede gerçekleştirdikleri bu araştırmada bile bunca bilgiye ulaşan Mayer ve Mutchler, NSA’in ABD’deki telefon numaralarından kime ait olduklarını çıkarmasında hiçbir zorlukla karşılaşmayacağını ifade etti. Tüm dünyadan istihbarat verilerini toplayan NSA ve ABD’nin kendi vatandaşlarının haklarını ihlal ettiğini kabul etmesi elbette beklenemez. Ancak böyle basit açıklamalarla da kamuoyunu saf yerine koyması açıklanamaz. Son bir not olarak ABD’deki federal mahkemedeki Richard Leon isimli yargıçın söylediklerini hatırlayalım:
“Hükümetin Ulusal Güvenlik Mektubu’nu tamamen görmezden gelerek, telefon numaralarını abonelerle eşleştirmek için kamuya ait veritabanlarını ya da diğer kaynakları kullanmasının önünde hiçbir engel bulunmuyor.”