Makyajımız akıyor
Bu sütunlarda, ülkemizin küresel düzendeki yerine dair iç karartıcı rakamlardan, verilerden bıktınız. Ben de bıktım. Ama bu veriler, görmek istemesek de var. Güneş balçıkla sıvanmaz diyen mükemmel atasözümüzü seveyim!
Bu haftaki program: Sınır Tanımaz Gazeteciler Örgütü’nün (Reporters Sans Frontiers) dünyada basın özgürlüğü listesi. 2009 tarihli raporu, 3 Mayıs’ta Dünya Basın Günü’nde yeniden hatırlandı.
175 ülke arasında Türkiyemiz 122. sırada. Bir önceki yıl Ermenistan’la birlikte 102. sıradaymışız: Şimdi 20 puan geri gitmişiz. 2007’de 101. sıradaymışız. 2006’da 96. sıradaymışız. 2005’te 98. Ama 2004’te 113.
Biraz iyileşir gibi olup, yeniden kötüleşiyoruz. Çünkü bizde basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü kronik kansızlık gibi. İyileşemiyor. Kötüleşebiliyor. İyileşme olasılığı yok mu? Valla, yok yani. (Sizce var mı?)
Şu sırada bu durumun en simgesel örneği YouTube. Sözüm ona yasak. Ama herkesin (Başbakan dahil) bunu kullandığı herkesin malumu. Hukukla alay etmenin en saygısız örneği bu. Ülkemizin yönetimi sahneye koyuyor. “Mahkeme kapatırsa arkadan dolanırız.”
Gözünü internet dünyasında açan ve öncesini bilmeyen gençlik için ne kadar anlamlı bir “benchmark” bu davranış. “Demek ki bu ülkede hukuk eşittir guguk?” Zaten onlar, yasağı nasıl deleceklerini biliyor. Hukuk da neymiş!? YouTube yasağı 750. gününe doğru giderken, ülkemizi Angola, Bahreyn, Venezuela, Kırgızistan mahallesine çekiyor. Bunu hak ediyor muyuz?