Yapay zeka ve İK’yı doğru buluşturabilmek gerek
Teknolojinin verimlilik üzerindeki olumlu etkisi kabul edilirken, yapay zeka ve dijitalleşmenin hayatımıza daha fazla dahil olmasının herkes için refah getirip getirmediği ise belirsizliğini koruyor. Bu dönüşüm hız kazanırken, yaşlanan iş gücünün bu yeniliklere ayak uydurması da gün geçtikçe daha büyük bir zorluk haline geliyor. Geleceğin iş dünyasında sürdürülebilir bir rekabet avantajı elde edebilmek için, iş gücünü destekleyen ve genç yetenekleri de bu sürece entegre eden stratejilere duyulan ihtiyaç bu yönüyle göz ardı edilemez hale geldi.
Nobel Ekonomi Ödülü’nün 2024’teki sahibi Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nun da belirttiği gibi, son yıllarda teknoloji şirketleri yalnızca kurumsal hayatın ekonomik devleri olmaktan çok daha fazlası haline geldiler. Artık hayatımızın her yönünü şekillendiren ana oyuncular olarak kabul ediliyorlar. Bilgi üretimi ve dağıtımı, bireysel teknoloji alışkanlıklarının yönlendirilmesi ve üretim faaliyetlerinin dönüşümü üzerinde büyük bir etkiye sahipler. Hatta bazı çevrelerde, bu şirketler “tekno-feodal” yapılar olarak da anılıyor. Bu koşullar altında, doğru teknolojiyi insan gücüyle harmanlayarak yapay zekayı insanla entegre edebilen şirketler rekabet gücünü elinde tutabilecek. Yalnızca insana veya yalnızca yapay zekaya dayalı bir yapı kurmak ise yeterli olmayacak. Başarılı olmak için ikisinin uyumunu sağlamak artık şart. Türkiye’de de bu dönüşümün sorunsuz ilerleyebilmesi, iş gücüne uygun teknolojilerin doğru zamanda ve doğru süreçlere entegre edilmesine bağlı. Gilda&Partners İK Danışmanlık firmasının kurucusu Jilda Bal, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Yaşlanan iş gücünün teknolojiye adaptasyonunda dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri, araştırma ve öğrenmeyi teşvik edecek bir kültür oluşturmak. Türkiye’de şirketlerin teknolojiye adaptasyonunu hızlandırmak için hem genç yetenekleri sürece dahil etmeleri hem de deneyimli iş gücünü desteklemeleri gerek. Bu amaçla, yapay zeka destekli çözümlerle çalışanlara bireysel eğitim programları sunulmalı ve nesiller arası bilgi paylaşımını teşvik edecek mentorluk programları hayata geçirilmeli. Bu yaklaşım şirketlere uzun vadede rekabet avantajı sağlarken daha sürdürülebilir bir iş ortamı yaratacak.”