Esas meziyet; sayısalı avantaja dönüştürmek
Teknoloji merkezli girişimlerin, ana iş alanı aslında teknoloji olmayan, ölçek olarak kendilerinden büyük, köklü rakiplerinden daha hızlı büyüdüğü günler sona eriyor.
Accenture’ın ‘2014 Teknoloji Vizyonu’ raporuna göre; bu yeni dönem ve beraberinde gelen fırsatların farkına varan büyük şirketler, artık ölçek avantajını kullanarak gerçek anlamda ‘sayısal’ şirket stratejileri ile ilerliyor. Raporla ilgili olarak 20 Şubat’ta Ritz Carlton’da düzenlenen toplantıda, büyük ölçekli şirketlerin sayısal teknolojileri avantaja çevirmelerini sağlayan altı teknoloji eğilimi ele alındı. Buna göre, lider şirketler; mobil, analitik ve bulutun sağladığı avantajlardan kaynaklanan sayısal stratejilerle iş süreçlerini iyileştiriyor, geleneksel iş ortamının sınırlarını genişletiyor, verinin depolanması, yönetimi ve kullanımında yeni yöntemler ortaya koyuyor. “Sayısal teknolojiler, büyük şirketlerin yönetimlerinin DNA’sına işliyor” yorumunu yapan Accenture Türkiye Teknoloji Grubu Lideri ve Yönetici Ortağı Emre Hayretçi’ye göre, sektörde önde gelen lider şirketler sayısal teknolojilerin; pazara giriş, işbirliği, müşteri etkileşimi ve operasyonel yönetim adına itici güç olduğunun farkına vardı. Sayısal dönüşümde girişim şirketlerinden büyük ölçekli şirketlere doğru yayılan güç kaymasının temelinde ise altı temel BT eğilimi var. Bu altı eğilimi, geçen birkaç yılda öne çıkan eğilimlerin bir devamı olarak tanımlayan Hayretçi, sayısal teknolojilerin en yüksek performansı yakalayan şirketlerin her yerine nüfuz ettiğine dikkat çekti.
Donanımın önemi hiç azalmadı
Raporda öne çıkan eğilimlerin ilki; sayısal – fiziksel sınırının kalkması sonucunda bilginin sınırlarının genişletilmesi. Buna göre, akıllı cihazlar ve araçlar, giyilebilir teknolojiler gerçek zamanlı bilgiyi sunarken, yaşam ve iş yapış şeklini değiştiriyor, gerçek hayatı internet ile birleştiriyor. İkinci eğilim kitlenin gücü ve sınırlarını kaldıran kurumların yükselişi. ‘Çalışanları, internet üzerindeki herkes olan bir işyeri’ tanımlamasını yapan Hayretçi, teknolojinin organizasyonlara artık dünyanın sınırsız kaynak havuzlarından faydalanma imkân verdiğine dikkat çekti. Üçüncü unsur; veri tedarik zinciri başlığında veri yönetiminin değişmesi. Buna göre, verinin potansiyel değerini gerçek anlamda etkinleştirmek isteyen şirketlerin, bunu daha çok bir tedarik zinciri gibi değerlendirmesi, verinin öncelikle kendi işletmelerinde sonrasında bulundukları ekosistemde akışını sağlamaları gerekiyor. Dördüncü unsur tam teçhizatlı olmak, ‘Donanım Geri Döndü (Aslında Hiç Gitmemişti)’ başlığında ele alınıyor. Hayretçi’ye göre, şirketler işlerini sayısallaştırdıkça, bir sonraki büyüme hamlelerine ulaşmak için donanımın daha önemli olduğunun farkına varacak. Beşinci faktör, uygulamaların işletmesi ve sayısal dünyanın vazgeçilmezi olarak yazılım. Hayretçi’ye göre, işletmeler tüketici dünyasındaki değişime ayak uydurabilmek için operasyonel yetkinliklerini artırırken, bunun için geleneksel yazılım uygulamalarını hızla farklı kanallardan kullanılabilecek türden akıllı uygulamalara dönüştürmeye ağırlık veriyor. Bu değişim karşısında, BT ve diğer birimlerdeki yöneticilerin, teknoloji organizasyonlarının uygulama geliştirme safhalarında kimin hangi rolü üstlendiğini doğru saptaması ve organize etmesi önem kazanıyor. Altıncı ve son eğilim ise direnç odaklı mimari ile sorunlar karşısında ayakta kalmak. Sayısal dünyada işletmelerden, sonu gelmeyen yeni talepleri desteklemeleri beklenirken, bu durum, işletmenin tüm birimlerinde, özellikle de BT birimleri üzerinde gittikçe büyüyen baskı yaratıyor. Hayretçi’ye göre, bu tür işletmeler teknolojik altyapılarını, modüler teknolojiler ve gelişmiş test süreçlerinin avantajlarından yararlanarak, ‘sorun ve aksaklıklar karşısında sağlam kalması’ temeline göre tasarlıyor.