Web 25 yaşında
İngiliz fizikçi Tim Berners-Lee, CERN’de çalışırken, uzak bilgisayarları birbirine bağlayacak bir iletişim sistemi önermişti: Mart 1989.
Berners-Lee, 1990’da WorldWideWeb (Nexus) adlı tarama sistemini kurdu. Dünya çapında ilk www uygulaması Steve Jobs’un NeXSTEP marka bilgisayarıyla Ağustos 1991’de yapıldı. Temmuz 1992’de Berners-Lee, web üzerinden ilk fotoğrafı iletti. Ve Eylül 1993’te Marc Andriessen, Mosaic adlı tarayıcıyı açtı.
Tim Berners-Lee’nin Wired/UK dergisindeki makalesinden seçmece:
“Konumuz, bilgisayarları, tablet ve televizyonları birbirine bağlayan kablolar değil. Konumuz aslında, şimdiye kadar insanlığın gördüğü en büyük veri ve bilgi haznesi, şimdiye kadarki en güçlü iletişim aracı. Web şimdi artık kamusal bir alandır: İnsanlar, iş dünyası, topluluklar, hükümetler onunla işliyor. Demokrasi için yaşamsal önemde. Düşünce ve ifade özgürlüğü için de hiç bu kadar önemli olmamıştı…”
“Ne var ki web’in geleceği, güçlerini kötüye kullanmak isteyen hükümetlerin tehdidi altında. Bazı şirketler ve suça eğilimli kişiler, web’in sağladığı açıklığı kötüye kullanabilir. Hükümetlerin, web’de sansürü sürekli artırdığına tanık oluyoruz. Ağ tarafsızlığının hiçe sayıldığını görüyoruz. Özellikle ABD ve İngiliz istihbaratının kitlesel gözetimi daha kolaylıkla yapması en kaygı duyulması gereken bir konu. Çünkü web’e duyulan güven kaybolur ve web, dünya çapında bir ağ olmaktan çıkarak Balkan Devletleri gibi bölünür. Bu durumda, 25 yılda web’den sağladığımız kazanımları da, gelecekte ortaya çıkacak büyük atılımları da kaybederiz. Web’in geleceği, bu son derece sıradışı kaynağın sorumluluğunu herkesin yüklenmesine ve web’i toplumun iyiliği için kullanmak isteyenleri engellemeye çalışacak herkese karşı durmasına bağlıdır.”
“Web’in bir merkezi yok. Herkes web sitesi kurabilir. Bir web sitesi kapandığında sisteme bir şey olmaz, devam eder. Web’in bu esnekliği açık olmasını sağlar. Yenilikçilik bu ortamda gelişir. Verisini “açan” hükümetlerin ekonomik verimliliği, bilgisi ve kamuya verdiği güven artar. Açıklık, halkı güçlendirir, yenilikçiliği teşvik eder. Demokrasi için mahremiyet, düşünce ve ifade özgürlüğü esastır. Web’de sansür – bazı sitelerin engellenmesi- iletişim ve ifade özgürlüğüne doğrudan saldırıdır. Sinsice yapılan sansür, kişide korku yaratır. Ben buna karşı çıkıyorum ve “İstediğimiz Gibi Bir Web” (Web We Want) kampanyası başlatıyorum. Mahremiyet ile devlet güvenliği arasındaki dengeyi nasıl kuracağımızı tartışmayı amaçlıyorum. Bu kampanya, web’in değerini anlayan, onu savunmak ve geleceğini güvenceye almak isteyen herkese yardımcı olacak.”