V.Ö.: “Benim mesleğim Tweet yazmak”
Uzun süredir Uykusuz’daki yazılarıyla hafızalarımızda yer eden mizah yazarı Vedat Özdemiroğlu ile son dönemin gelişmeleri, sosyal ağlar ve yeni nesil cihazlar hakkında konuştuk.
Kendisinin de sıkça kullandığı unvanıyla Vedat Bey, reklam yazarlığını sürdürmenin yanı sıra gazete, radyo ve televizyon tecrübeleriyle çok yönlü bir yazar profili çiziyor. Keyifli sohbetimizi mümkün olduğunca kendi ağzından iletiyoruz.
25 yıldır mizah yazarlığı yaptığını hatırlatarak eski alışkanlıklarını kolayca bırakamadığını belirterek sözlerine başlayan Özdemiroğlu, “Elbette bilgisayar kullanıyorum. Yine de kendi el yazımı görmek bana daha doğru geliyor. Önce deneyerek başlıyor ve yine el yazısıyla temize çekiyorum. Tabii bu yazılar bilgisayara aktarılıyor ancak ben doğrudan bilgisayara yazamam. Yazarsam da ne kadar yazacağımı bilemem” diyor ve ekliyor:
“Kendi A’larımı V’lerimi görmek istiyorum. El yazımı da beğeniyorum açıkçası. Çokça okunamayan el yazısı görüyorum. Ayrıca yazılarımı da başkası diziyor. Zira ben dayanamıyorum tekrar aynı şeyleri düşünmeye. En az aradan 3-5 gün geçmesi gerekiyor ki okuyabileyim. Bir şiir okuyacaksam benim olmayan bir şiir okumayı tercih ederim, kendi yazdığımı biliyorum sonuçta.”
“Akıllı telefonum olsa sürekli Tweet atarım”
Bugüne kadar kameranın arkasında yazarlıktan başka bir şeyin kendisini ilgilendirmediğini dile getiren Özdemiroğlu, teknolojik cihazlar konusunda da geri kalmayıp, satın almaya çalıştığını belirtiyor. Sonra gözümüz Vedat Bey’in oldukça eski telefonuna takılıyor. “Bu işimi görüyor. Fotoğraf dahi çekilmiyor. Nice güzel görüşmelere vesile oldu” diyerek sözlerini sürdüren Özdemiroğlu, sözü Twitter’daki mesajların mesleğine olan benzerliğe getiriyor:
“Açıkçası eve geldiğimde bir iki espriyi Twitter’da paylaşmak daha iyi geliyor bana. Sürekli bağlantıda olmak hoşuma gitmiyor. Sürekli bağlantıda kalsam sürekli Tweet yazarım. Aslına bakılırsa, benim mesleğim Tweet yazmak. Ben o Tweet’lerle maaş alıyorum. O durum beni vuran bir şey aslında. Biraz kontrollü olmam lazım. Ayrıca şunu da gördüm ki herkes mesleğime meyletti. Metin Üstündağ, Cihan Demirci ve benim gibi yazar, bu işi on yıllardır yapıyorduk. Meğer güzel bir işmiş yaptığımız.”
Bu kısa mesajların tarih boyunca ilgi çektiğine dikkat çeken Özdemiroğlu, “Konfüçyus’tan bu yana zaten aforizmaların önemli olduğunu görüyoruz. Kafka da romanlarının yanı sıra aforizmalarıyla anılıyor. Bir insandan geriye üç beş cümle kalıyor” şeklinde düşüncelerini ifade ediyor.
Bu sırada Victor Hugo’nun “İnsanların tüm savaşları iç savaş sayılırdı, tüm savaşlarda insan insana, kardeş kardeşe dövüşüyordu” sözünü hatırlatan Vedat Özdemiroğlu, böyle bir sözün üzerine günümüzdeki çatışmaların ne denli anlamsız olduğunu vurguluyor.
“Türkiye’deki Twitter ahalisi çok zeki”
Sorumuz üzerine Twitter’daki bilgi kirliliğini bilerek çıkartanları “kunduz mesaisindekiler” olarak tanımlayan Özdemiroğlu, “Kendi mesleğim açısından baktığımda çok zeki bir Twitter ahalisi görüyorum. Gerçekten de bu kadar olan biteni hızlı yakalayıp yayan bir ahali olarak dünyada ilk ona gireriz diye düşünüyorum. Elbette tek zeki biz değiliz ama tuhaf bir halkız. Birlikte aptallık yaptığımızda çok aptallaşabilirken, kime ait olduğu belli olmayan harika bir espri çıkabiliyor. Enteller için uçlarda yaşanır denir ama aslında biz halk olarak uçlarda yaşıyoruz sürekli” diyor. Twitter’da mümkün olduğunca yazılanlara karşılık vermeye çalıştığını dile getiren Vedat Özdemiroğlu, blog yazarlarıyla ilgili sürekli duyum almasına rağmen pek takip edemediğini belirtiyor.
“Kitabın basılısını daha çok seviyorum”
Elektronik kitaplar konusundaki fikirlerini merak ettiğimiz Özdemiroğlu, “Basılı olmayan bir şeyi okumakta zorlanıyorum. Bir roman okumadan önce değerlendirmeleri basılı bir yayından okumak hoşuma gidiyor. Biliyorum internette çok daha detaylı bir açıklama bulabilirim ama yapmıyorum” derken hayatında yapmaktan keyif aldığı bir kesiti de şu şekilde paylaşıyor:
“Vadideki Zambak’ı alıp Fındıklı’da bir çay içip, sigaramı yakıp 20 dakika okuyup dönmek her zaman daha çok hoşuma gidiyor. Kitabın kokusu falan sahiden güzel şeyler.”
“Tabii kendi dünyasında tableti kullanabilene de saygı duyuyorum” diye de ekleyen Vedat Bey, sonrasında Nazım Hikmet’in “Makinalaşmak istiyorum” şiirini hatırlatarak, “Makineyi kötü olarak düşünmek imkansız” diyor.
“Yasak kavram olarak saçma”
Özdemiroğlu, 5651 sayılı yasa sonucunda ortaya çıkan sansür tartışmalarıyla ilgili de fikirlerini de şu şekilde paylaşıyor:
“Yasak kavram olarak karşı çıkılması gereken bir konu. Hiç duymadığımız yepyeni fikirleri yasaklarla bulamayız. ‘Suç ve Ceza’ kitabında Dostoyevski’nin Raskolnikov’a yaşlı kadına o baltayı ahlakı ön plana çıkarıp vurdurmaması kadar saçma bir şey olur mu? Uygulamanın hatalı olmasının yanı sıra kavram olarak da anlamsız. Doğrusu yanlışıyla porno var. Böyle bir sektör de oluştuğuna göre, belli ki bir ihtiyaca hitap ediyor. Bu sayede birçok insan cinsel yaşamı öğreniyor belki de.”
Özdemiroğlu’na göre, internet üzerindeki içeriklerin yasaklanması konusunun Adnan Menderes dönemindeki boş sütunlarla çıkan gazeteleri hatırlatıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ben YouTube’a giriyorum. Siz de girin” sözünü de anımsatan Özdemiroğlu, yasak çabalarının beyhude olduğunu aktarırken, koskoca Başbakan’ın böyle konularla ilgilenmesine hiç katlanamadığını ifade ediyor.
“İmza toplamakla sonuca ulaşıldığı görülmüş mü?”
“İmza toplayarak bir sonuca varıldığını duydun mu ya? Burada dilenciye sadaka vermek gibi bir rahatlama da söz konusu. Bireysel girişimlere bırakılacak işler olmadığını düşünüyorum” diyerek imza toplanan platformların çok da etkili olmadığına değinen Özdemiroğlu, sosyal ağlardaki görgüsüzlüğe de dikkat çekerken şunları ekliyor:
“Ama telefonum fotoğraf çekiyor diye 80 kere çekme. Hep bir arada olan insanlar, bir de birbirleriyle paylaşıyorlar. Herkes özne olmaya çalışıyor. Herkes bir yerinden küçük de olsa bir şöhret olmak istiyor. İstiklal’de fotoğraf çekenlerden yürüyemez olduk. Büyük ihtimalle benim de tüm hayatım bu karelerde deşifre oldu.”
Sosyal ağlardaki görgüsüzlüklere rağmen olumlu yönlerini görmezden gelinemeyeceğini belirten Vedat Bey, yine de eklemeden edemiyor:
“Kahvaltı sofranı niye çekiyorsun? Bu kadar mı sevdin çay bardağını?”
İki resim arasındaki 7 fark
Vedat Özdemiroğlu’nun yazılarında “İki resim arasındaki 7 fark” oldukça bilinen bir bölümdür. Biz de kendisinden teknoloji dünyasından bir karşılaştırma yapmasını rica ettik. İlk olarak aklına gelense akıllı ve cep telefonu arasındaki farklar oldu:
Akılsız telefon Akıllı Telefon
1. İstediğini ararsın İstemediğini de okursun
2. Görüntüyle zihnini yormaz Görüntüden başın döner
3. Gizemli bir yapı Her şey apaçık
4. Biz onu yönetiyoruz O bizi yönetiyor
5. Çalınma derdi yok Her an gidebilir
6. Doğru düzgün fotoğrafçı Instagram’da paylaştıklarıyla
olmanı sağlar iyi takılıyor hissi verir
7. Şarjı bitmez Şarjı günü geçirmez