Teknoloji müziğe çok renk katabiliyor
İstanbul doğumlu, 3 yaşından beri de Stockholm’de yaşayan Mehmet İkiz, Türkiye’de çok tanınmasa da, İsveç’te devlet sanatçısı ve dünyada caz müziğinin önemli temsilcilerinden.
Davul ve perküsyon virtüözü Mehmet İkiz’in İstanbul’da anneannesinin evinde tencere ve tavayla başlayan müzik hayatı Stockholm Konservatuvarı’nda devam etti ve sonrasında da Los Angeles Müzik Akademisi’nde okumak için burs kazandı. Tony Inzalaco, Sherman Ferguson ve Joe Porcaro, İkiz’in müzikal yolculuğunda etkilendiği önemli müzisyenlerden bazıları. Şimdiye kadar 45 ülkede çalan, zaman zaman İstanbul’a da uğrayan İkiz’i Ankara’da düzenlenen Nordik Müzik Festivali’nde dinleme şansımız oldu. İkiz, müzikal yolculuğu hakkında şu bilgileri paylaştı: “Anneannemin evinde klasik müzik, Barış Manço dinlenirdi. Dedem ud çalıyordu. Bana davul seti almalarına rağmen, tencereleri tercih ediyordum!
Stockholm’de konservatuvarda değişik müzik türlerini denemiştik; o zaman caza merakım başlamıştı, Konservatuvarın ardından gittiğim Los Angeles’ta Tony Inzalaco’da gördüğüm inanılmaz enerji beni çok etkiledi ve sonra tamamen cazla uğraşmaya karar verdim. Çok şanslıydım; sadece okulda değil, pek çok farklı mekânda çaldım. İsveç’e döndükten sonra da İskandinavya’da turnelere davet ettiler. Seneler içerisinde; Joe Sample, Ivan Lins, NDR Big Band, BBC Orkestrası, Berlin Filarmoni, Barbara Hendricks gibi değerli, üst seviyede sanatçılar ve orkestralarla müzik yaptım. Farklı ülkelere gitmek, bu ülkelerde müzik icra etmek çok keyifli. Ankara’da Nordik Müzik Festivali’nde Lars Danielsson’un grubuyla verdiğimiz konserde de aynı keyfi aldık. Seyirciyle olan kimya çok önemli, Ankara seyircisinde çok güzel bir enerji vardı.”
Özgürlüğü seviyorum, çok mutluyum…
Müzisyenliğinin yanı sıra prodüktörlük de yapan Mehmet İkiz, ‘Checking In’ albümünü kendi şirketi olan Stockholm Jazz Records’dan çıkarmış. İkiz, 2014 yılında da yoğun turne programına ve albüm çalışmalarına devam edecek. “Aslında prodüktörlüğe çok zaman ayıramıyorum. Müzik her zaman bir numaram. Ama insanın kendi albümünü kendi şirketinden çıkarması çok büyük özgürlük. Bu özgürlüğü seviyorum. Büyük plak şirketlerinden albüm çıkaran müzisyenlerin çoğu kendini özgür hissetmiyor. Bizim mesleğimiz zevk almak üzerine. Hayatım hep müzikle dolu. Bir gün Afrika’da da çalıyoruz, bir gün Almanya’da. Çok mutluyum. 20-25 yaşındayken herkesle çalışıyordum. Bugün artık kimlerle çalabileceğimi seçiyorum” diyen İkiz, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İsveç’te çok iyi müzisyenler mevcut. Çünkü uzun zaman önce konservatuvarlarda caz bölümleri kurulmuş. Türkiye’de 10-15 yıldır caz daha çok tanınıyor. Kalite olarak İsveç’in standardı çok yüksek. O yüzden Stockholm’de yaşıyorum. Aslında zor bir iklimi var; senenin 4-5 ayı karanlıktır. Oradayken çok iyi müziyenlerle çalışıyorum. Aslında caz müziği Amerikalıların müziğidir. İsveçliler onu almışlar ve kendi baharatlarıyla başka bir şeye dönüştürmüşler. Avrupa’da buna ‘Kuzey Cazı’ deniyor ama Amerikalılar buna caz demeyebilir. ‘Kuzey Cazı’ çok yaratıcı bir şekilde ortaya çıkmış. Benim de iyi piyanistlere hep zaafım var. Örneğin ‘Checking In’ albümümde de çalan Shai Maestro çok iyi bir piyanist. Bu arada, Türkiye’de çalmayı çok seviyorum.”
İsveç’te sanat projeleri için hükümet destek veriyor
Uzakta olup Türkiye’deki olayları yaşamanın bazen acı verici olduğunu söyleyen İkiz, “Hatta daha da acı çekiyoruz. Türkiye’de arkadaşlarım acı çekerken orada kendimi suçlu hissediyorum. Türkiye’de kültüre çok saygı duyulmuyor. Oysa bir ülke için en büyük ihtiyaç bu. Umarım Türkiye’de de sanata daha çok destek olunur. İsveç’te sanat projeleri için hükümet destek veriyor. Ayrıca İsveç Devlet Sanatçısı olduğum için hükümet tarafından ömür boyu destek alacağım.
Sanatlararası iletişim benim için çok önemli. Kendi müziğimi yaparken farklı sanatları karıştırmayı çok seviyorum; görsel sanatlarla müziği birleştiriyorum. Klip yapmaktan zevk alıyorum. ‘Gezi’ için de klip yaptım. Şiirden, dans performansından etkileniyorum ve bu müziğime de yansıyor. Değişik renklerden hoşlandığım için ‘Checking In’ albümünde de çok farklı müzisyenlerle çalıştım” ifadesini kullandı.
Sayısallaşma mobilite de getiriyor
Mehmet İkiz “Eğer bir müzisyenseniz teknolojinin avantajlarını kullanmak güzel” diyor ama teknolojinin de bir yere kadar müziğini etkilediğini şöyle açıklıyor: “Akustik sesleri çok severim. Akustik ve teknolojiyi karıştırmak güzel ama ‘sayısal’ bir tat olarak kulanılmalı. Akustik her zaman en üstte. Teknolojiyi çok baskın olmadan, tat olarak kullanırsanız çok güzel şeyler ortaya çıkabiliyor. Teknoloji müziğe çok renk katabiliyor. Hatta yeni gerçekleştireceğim albüm; elektronik müziğe doğru evrilecek. Böylece performanslarımı kendi başıma da yapabileceğim. Sayısallaşma mobilite de getiriyor. Sayısalı belli bir yere kadar kullanmayı seviyorum. Artık her şey limitsiz. Sayısal limitsiz kullanılıyor ama müzisyen müzisyendir. İyi bir sanatçının çaldığı tonları, ritimleri sayısal veremez; gerçek sanatçının yerini alamaz.”