Hayatımız teknoloji…
Akıllı telefonların, tabletlerin hayatımıza girmesiyle, teknoloji kullanımımız arttı. Çocuklarımız tabletlerle bebekken tanışmaya başladılar. Hayatında bilgisayarla işi olmamış büyüklerimiz de ellerinde akıllı telefonlar veya tabletlerle, teknolojiyi günlük hayatlarının bir parçası haline getirdiler. Böylelikle 7’den 70’e bir teknoloji bağımlılığı oluştu.
Yanımızda artık kocaman fotoğraf makineleri taşımıyoruz. Çekmecelerde sakladığımız kocaman albümlerimizin yerini, albüm dosyaları aldı. Çektiğimiz fotoğrafları sosyal paylaşım sitelerinde anında paylaşma imkanımız var. İhtiyaç hissettiğimiz bilgiyi anında öğrenebilme fırsatımız her an yanımızda. Trafik yoğunluğuna akıllı telefonlarımızdan bakmadan, yola çıkamaz olduk. Bir ürün almadan önce özelliklerini kaşılaştırmalı olarak araştırıp; fayda/maliyet analizi yapmadan, alamaz olduk. Aldığımız ilacın sahte olup olmadığını bile elimizdeki telefonlarla kontrol etme imkanımız var. Alışverişleri, bankacılık işlemlerimizi internet üzerinden yapar olduk.
Tabii ki de hayatımız daha çok kolaylaştı ve daha çok bilinçlendik, daha çok bilgilendik, daha çok aydınlandık.
Ancak kullandığımız teknoloji; özel hayatın mahremiyeti, kişisel bilgilerin ele geçirilebilmesi, uygulamaları kullanmadaki cüretkar davranışlarımız karşısında virüs korumalarının yetersizliği, gelen güncellemelerin yapılmasının atlanması, güvenlik açığı konularında sorunlar yaratabiliyor.
Örneğin son dönemde piyasaya çıkan Google Glass ürünü, video çekimi , fotoğraf çekimi, anında sosyal paylaşım ağlarında paylaşılabilme, ses komutu ile yönlendirilebilme, anında çeviri, navigasyon gibi özellikleri sunuyor. Ancak içinde bulunulan ortamda video çekimi yapılıp paylaşılması riski söz konusu olduğundan, özel hayatın gizliliği ile ilgili sorunlara neden olabiliyor. Hatta bu sebeple bazı restoranlarda, Google Glass ile restorana girişler yasaklanmış. Bir de sağlık boyutu var. Cep telefonlarının beyne zarar verdiği gerçeği bir kabulken, Wi-Fi özellikli gözlükleri başımızda taşırken maruz kaldığımız radyasyonun zararlarını bilmek gerekiyor.
Kullandığımız teknolojileri kullandıkça tespit edilebilen güvenlik açıkları sonraki sürümlerde düzeltilebiliyor.
Örneğin;
• Apple’ın “find my iphone” özelliğinin devre dışı bırakılabildiği ile ilgili güvenlik açığı bulunmuştu. Bu açık çalınan telefonun bulunmasını engelleyebiliyordu. Sonraki sürümlerde düzeltildi ama, açığın olduğu sürümü kullanan pek çok kişi hala vardır.
• Biyometrik sistemlerde önce parmak izi kullanımı ile kişi doğrulaması yapılıyordu. Ancak birçok yere parmak izi bırakılması sebebi ile kopyalanması kolay olduğu için, parmak izinin yeterli olmadığı düşünüldü ve canlı parmak olduğunun anlaşılması için parmak izi ve parmak damar haritası birlikte kullanılmaya başlandı.
Yenilikler kullanılmaya başladıkça, açıkları tespit ediliyor ve gerekli önlemler alınıyor. Her yeni çıkan ürünü kullanmadan/uygulamaları indirmeden önce biraz daha temkinli davranmakta fayda var. En azından ürünle ilgili olası riskleri düşünüp, sürüm güncellemelerini atlamamak gibi basit tedbirler alabiliriz.