Sürdürülebilir ekonomiye giden yol internet erişiminden geçiyor
Ekonomik olarak en gelişmiş ülkelerde dahi internet penetrasyonu yeterli seviyeye ulaşmamışken, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için internet penetrasyonu ekonominin geleceği ve sürdürülebilir kalkınma için kritik önem taşıyor.
Dünya nüfusunun yüzde 60’ı internete henüz bağlı değil. Bu da demek oluyor ki yaklaşık 4 milyarı aşkın insan internetin getirdikleriyle buluşamadı. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok ülkede iş yapış modelleri, özel sektör ve kamu kurumlarının iletişim ve etkileşimi gibi konularda internetin yarattığı ekonomik etki yadsınamaz. Bu etkiye rağmen, ekonomik refahta olduğu gibi internet erişiminde de dünya çapında bir eşitsizlik olduğu da görülüyor.
McKinsey’in dünya çapında gerçekleştirdiği internet adaptasyonuyla ilgili raporda yer alan veriler, ülkeler arasında farkları gözler önüne seriyor. Raporda yer alan verilere göre, 2004 yılından bu yana dünya çapında 1,8 milyar insan internete erişim sağladı. Toplamda 2,7 milyar insanın internete bağlanmasının sebebi olarak şunlar gösterildi:
- Mobil ağ çekim alanının genişlemesi ve mobil internet adaptasyonunun artması,
- Şehirleşme,
- Cihaz ve veri kullanım fiyatlarının ucuzlaması,
- Orta sınıftaki büyüme,
- İnternetin faydalarının birçok alana taşınarak daha fazla fonksiyon kazanması.
2017 yılına gelindiğinde 500 ila 900 milyon insanın internet nüfusuna katılması bekleniyor. Bu gelişmeye karşın hala 4,2 milyar kişinin internet bağlantısının olmayacağı öngörülüyor. Son yıllarda dünya çapında internete erişen insan sayısındaki artış rakamlarında azalma ortaya çıktı. 2005 ile 2008 arasındaki yıllık büyüme oranı yüzde 15,1’ken 2009 ila 2013’te bu oran yüzde 10,4’e geriledi. Teknolojide çok ani bir gelişme, gelir düzeyinde artış ya da internete adaptasyon konusundaki politikalarda bir değişim görülmedikçe artış hızının azalacağı tahmin ediliyor.
Türkiye dijital okuryazarlıkta Avrupa sonuncusu
Raporda, internete bağlanamayanların sebepleri dört ayrı kategoride sınıflandırılıyor.
Teşvikler. İnternet ile veriye erişim, fırsatlar ve kaynaklar gibi yaşam ve iş kalitesini artıracak çözümler ortaya çıkmasına rağmen, erişim sağlamayanların birçoğu bu avantajlardan haberdar değil. Bağlı olmayan kullanıcıların elde edeceği değeri bilmemesi de kültürel ve sosyal eksikliklerin yanı sıra içerik ve hizmetlerin yeterince yetersizliğinden kaynaklanıyor.
Düşük gelir ve satın alma gücü. İnternete bağlı olmayanların önündeki en önemli engellerin başında düşük gelir yer alıyor. Bu durum ekonominin de kötü olduğuna işaret ederken, bir çığ gibi birbirini tetikleyen ekonomik gelişim, iş gücü, gelir artışı gibi fırsatların da önünü tıkıyor. Ayrıca bu durum yol ve elektrik gibi temel gereksinimlerin de olmadığı durumlarda operatörlerin mobil ağları genişletmesi önündeki maliyetleri de artıyor.
Kullanıcı kapasitesi. Bu kategoride yer alan bireyler okuma yazma sorununun yanı sıra dijital okuryazarlık da internet kullanımında önemli bir bariyer olarak karşımıza çıkıyor.
Avrupa çapında yürüttüğü anket çalışmalarıyla Avrupa Birliği’ne istatistiki bilgi sağlayan EuroStat’ın yaptığı araştırmada elde edilen veriler ile OlinData tarafından hazırlanan infografikte 2013 yılında Avrupa’da yapılan internet veri paylaşımı özetlenmişti.
2013 yılında arama motorlarını en fazla kullanan ülkeler sıralamasında ilk sıralar yüzde 97-98 kullanım oranı ile Kuzey Avrupa ülkelerinin elinde. Finlandiya, Danimarka, İsveç, İzlanda ve Norveç ilk beş sırada yer alıyor. Son sıralara bakıldığında yüzde 56 ile Romanya, yüzde 69 ile Bulgaristan, yüzde 72 ile İtalya ve yüzde 73 ile Kıbrıs görülüyor. Türkiye ise yüzde 49 ile son sırada yer alıyor.
Altyapı. Bu alandaki engellerin başında mobil internet çekim alanının darlığı ya da ağa erişim gibi konular geliyor. Bant genişliği ve BT konusundaki stratejiler de insanların internet erişimine doğrudan etki ediyor.
OECD ülkeleri arasında Türkiye son sırada yer alıyor
Tüm bu engel olarak sınıflandırılan kategorilerin tamamının etkili olduğu birçok ülke bulunuyor. Ülkeler özelinde de bir sınıflandırmaya giden McKinsey, şu gruplandırmaya gidiyor:
Birinci grup: En fazla engellerin karşılaşıldığı ülkeler bu grupta yer alıyor. Afrika ve Asya’dan 5 ülkenin yer aldığı kategoride 550 milyon kişinin internet erişimi bulunmuyor. Bu ülkelerin Bangladeş, Etiyopya, Nijerya, Pakistan ve Tanzanya olduğu görülüyor.
İkinci grup: Orta ve üzerinde engelle karşılaşılan ülkelerin yer aldığı grupta Mısır, Hindistan, Endonezya, Filipinler ve Tayland bulunuyor. Bu ülkelerdeki internet erişimi bulunmayan insan sayısı 1,4 milyarı geçiyor.
Üçüncü grup: Çin, Sri Lanka ve Vietnam’ın yer aldığı grupta 800 milyonu aşkın kişi internet bağlantısından muaf yaşamını sürdürüyor. Bu kişilerin birçoğu kırsal alanda yaşarken, okuryazar da değil.
Dördüncü grup: Aralarında Türkiye’nin de olduğu, ekonomik olarak gelişmekte olan ülkeler sınıfına koyulan Brezilya, Kolombiya, Meksika ve Güney Afrika’da oluşan grup, ilk üç gruba kıyasla daha iyi durumda. Bu ülkelerdeki en önemli sorunların başında düşük gelir ve satın alma gücündeki eksiklikler yer alıyor. Yaklaşık 260 milyon kişinin internet erişimi olmadığı belirtilirken, ortalama internet penetrasyon oranı yüzde 49’u buluyor.
BTK verilerine göre Türkiye’deki toplam geniş bant internet abone sayısı 37 milyonu aştı. Bununla birlikte toplam internet abone sayısındaki yıllık artış oranı ise yüzde 23,8 olarak gerçekleşti. OECD ülkeleri arasında ise Türkiye, sabit geniş bant internet penetrasyon oranlarında son sırada yer aldı. Ayrıca Türkiye’de nüfusa göre sabit geniş bant penetrasyon oranı yüzde 11,2 iken OECD ülkeleri penetrasyon ortalaması yüzde 26,7 oldu. Mobil geniş bant penetrasyon oranı Türkiye’de yüzde 37,1 iken OECD ortalaması yüzde 72,4 olarak belirlendi.
Beşinci grup: Dünyanın gelişmiş ülkeleri sınıfında yer alan Almanya, İtalya, Japonya, Kore, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) internet penetrasyon oranı yüzde 79. Bu ülkelerde dahi internete bağlanmayan nüfus 180 milyonu aşıyor.
Bunca olumsuzluğa rağmen dünyanın birçok yerinde sabit geniş bant konusunda yapılan yatırımlar ve halka açık kablosuz internet hizmetlerinin artışı önemli örnekler olarak göze çarpıyor. Sürdürülebilir bir ekonomik düzenin en önemli parçalarından biri haline gelen internet erişiminin yaygınlaşması Türkiye gibi gelişim sürecinde ülkeler için kritik önem taşıyor.