15 milyar dolarlık ihracat için yapılması gerekenler var
Yazılım ihracatının artırılması hedefiyle hayata geçirilen Tetsoft Projesi’nin 2015 rotası belli oldu. Bu rotada başarılı bir yolculuk yapılabilmesi için ise yeni düzenleme ve desteklere ihtiyaç var.
Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET), yazılım ihracatının artırılması hedefiyle, Türkiye yazılım sektöründe faaliyet gösteren 34 şirketin yer aldığı UR-GE projesi ‘Tetsoft’u hayata geçirdi. Tetsoft; ihtiyaç analizleri, eğitimler ve yurtdışına açılımda en doğru stratejilerin hangileri olacağının belirlenmesinin ardından ilk ticaret heyetini Almanya’ya düzenledi. Uçtan uca bir stratejik değişimin hayat bulduğu bu yapıda ilk gezi ile elde edilen başarılar, 2015 rotasının da çizilmesini sağladı. Buna göre, 26 Nisan-2 Mayıs tarihleri arasında Washington ve Boston ile ABD, 31 Mayıs- 4 Haziran arasında Kazakistan, 10-16 Ekim arasında Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar, 15-20 Kasım tarihleri arasında da Hollanda’ya yine Türk yazılım şirketlerinden oluşan ekiplerle ziyaretler düzenlenecek.
4,1 trilyon dolar olarak hesaplanan 2014 yılı küresel bilişim pazarı büyüklüğü göz önüne alındığında, Türkiye de 30 milyar dolara ulaşan bilişim pazarı büyüklüğü ile dünya pazarının yüzde 0,75’ine denk gelen büyüklüğe sahip. Avrupa'nın ise 1,2 trilyon dolar olan bilişim pazarının yüzde 2’sine tekabül eden bir rakam söz konusu. Ancak TET Yönetim Kurulu Üyesi Selahattin Esim, şu beklentisini dile getirmeden geçmiyor: “Öngörüm, doğru adımlar atılırsa, 2023 yılında yazılım ve bilişim sektörünün 15 milyar dolar ihracat yapacak seviyeye gelebileceği yönünde.”
Yazılım sektörünün gelişmesindeki en önemli dinamikleri Esim şöyle sıralıyor: 50 milyonu geçen internet kullanıcısı, devletin internet üzerinden sunduğu hizmetlerin yaygınlaşması, KOBİ’lerdeki kullanımın yaygınlaşması, akıllı cihaz kullanımının artması, yazılım ihracatı, inovasyon ve genç nüfus, e-ticaret uygulamalarının başarısı ve beraberinde, Türkçe oyunların giderek artması.
İhracatta çelişkili rakamlar
Bu eksende yazılım ve bilişim ihracatı, son on yılda ekonomik verilerin düzelmesine paralel önemli gelişim sergiledi. Türk yazılım sektörü yaklaşık 70 ülkeye ihracat yapıyor. ABD, Almanya ve Birleşik Arap Emirlikleri ise en fazla yazılım ihracatı yapılan ilk üç ülke. Esim’e göre, sektör birçok projede elde ettiği birikimleri yurtdışına ihraç etmekte zorlanıyor, ama devlet sektörün potansiyelinin farkına vardı ve birçok destek programını da devreye soktu. Böylece yazılım ihracatının, sektörün gündemine çok daha ciddi bir şekilde oturması söz konusu olacak. Ancak Esim, ihracat rakamlarındaki çelişkiye şu sözlerle dikkat çekiyor:
“Türkiye yazılım sektörünün ihracatı 1 milyar dolar olarak belirtiliyor. Ancak yazılım ihracatı büyük oranda internet üzerinden yapıldığından, diğer ürün kalemleri gibi elle tutulur ya da gümrükten geçmeyen bir ihracat olduğundan kaydı tam olarak tutulamıyor. Sektörde binlerce şirketin faaliyet gösterdiği de göz önüne alındığında, sektörün şu anki ihracatının 3 milyar doların üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Yazılım ihracatının gümrük tarife pozisyonu alarak kayıt altına girmesi ile asıl ihracat rakamları ortaya çıkabilecek. Yazılımın gerçek boyutu ve öneminin devlet nezdinde de fark edilmesi sektörün gelişimini hızlandıracak.”
No 98’i doldurursak…
Konu yazılım ihracatı olduğunda, farklı rakamlar gündeme geliyor. Çünkü sektörü bütünüyle kayıt altına almak kolay değil. Esim, hizmet ihracatı için uyumlu bir kod önerisi yaptıklarını, hizmet ihracatı yapan şirketlerin de bu kodlarla tanımlanması gerektiğini belirtiyor: Türkiye Gümrük Tarife Cetveli’nde şu anda boş olan, yurtdışında da ‘hizmet’e karşılık gelen 98 nolu kodlama. Kamunun 98 nolu grubun altına ‘hizmet’ yapısını tanımlaması, bundan sonra da hizmet ihracatı yapan şirketlerin bu yaptıkları ihracatı hangi kodlama üzerinden yapıldığını kanıtlaması gerekecek. Esim’e göre, işte zaman Türkiye’nin bu başlıkta gerçek ihracatı ortaya çıkacak.
Bilişim sektörü STK’larının ortalama 2-3 bin şirketten topladıkları veriler var ama Esim’e göre, aslında firma sayısı çok daha fazla. Anadolu’da çok şirket var, ama büyük bölümü kayıtlı değil. Daha doğrusu, Esim’in tabiriyle, kayıt altındaki rakamlar düşük. Çünkü yazılım başlığını kayıt altına alan bir sistem yok. Bunu da telafi edecek sistemi devlete önerdiklerini, şimdi onun üzerinde çalışmaların sürdüğünü ve yakında bunun da lanse edilmesini beklediklerini vurgulayan Esim, bakış açısında değişim gerekliliğini şöyle anlatıyor:
“Bir şirket olarak yazılım ihraç ettiğinizde KDV iadesi alacaksınız. Sonuçta bilişimin kaçak ihracatı olmaz. Çünkü o firma yazılımı üretirken birçok hizmet alıyor. Bu nedenle o KDV’leri geri iade almak zorunda. Sistem bu esasla işliyor. Bu da gösteriyor ki, yazılım ve bilişim zaten kayıt altında. Bu nedenle bahsettiğimiz konu vergisel kayıt değil, ihracat ve sektör büyüklüğünün belirsizliği. Devlet bu rakamları net göremediği için sektörün ihtiyaçlarına yanıt veremiyordu. Ama şimdi onlar da potansiyeli gördüler ve devlet artık hiç olmadığı kadar arkamızda. Onlara yazılımı ve bilişim teknolojilerini anlatarak işe başladık ve böyle ilerliyor, bakış açılarının değişmesini sağlıyoruz.”
Kümelenme mantığı sil baştan
İhracata yönelen Türk yazılım şirketleri daha çok mobil uygulamalar, ERP, sağlık sektörüne yönelik çözümler, yurtdışında farklı şirketler ve ihtiyaçlarına yönelik geliştirilmiş yazılımlar, e-ticaret, savunma sanayiine yönelik yazılımlar, lojistik, telekomünikasyon, finans ve bankacılık, doküman yönetim sistemi ve CRM uygulamalarına odaklanıyor. “Önümüzdeki yıllarda bu coğrafyada iş yapmak isteyen gelişmiş ülkeler, Türkiye yazılım ve bilişim sektörü ile daha sıkı işbirliği yapmak zorunda kalacak” yorumunu yapan Esim, küresel rekabette bunun gibi birçok başlıkta öne çıkmak için ‘kümelenme’ uygulamalarının değişmesi gerektiğini de şu sözlerle anlatıyor:
“Uluslararası rekabet konumlamada Türkiye’nin en zayıf olduğu noktalardan biri kümelenme. Çünkü şirketlerin birlikte çalışma yetenekleri fazla gelişmiş değil. Bu becerinin gelişmesi adına kamunun yazılım ve bilişim projelerini kendi bünyesinde yapmaktan vazgeçmesi önemli bir adım olur. Türkiye’deki en büyük alıcı kamu olduğu için yazılım sektörünü de ayağa kaldıracak olan kamu. Kamunun bu projeleri bütünüyle özel sektöre devretmesi gerek. Bir hatamız da konum tabanlı kümelenme yapmamız. Bu yapı Türkiye’yi pasif hale getiriyor. Oysa yazılım konum tabanlı değil, küresel tabanlıdır. Küresel paylaşımı ve işbirliğini geliştirmek şart. Farklı konularda uzman üniversiteleri teknopark içinde buluşturabilmelisiniz. Çin, ABD bunu yapıyor ve farklı konularda uzman üniversiteleri biraraya getirip çok daha verimli sonuçlar elde edebiliyor.”
Bu sorunlar acil çözüm bekliyor
- Proje finansman araçlarının olmaması ve kredilerde kati teminat koşulu.
- Kamunun haksız rekabeti ve kendi bünyesinde projeler üretmesi.
- Yazılım ürünlerinin değerinin altında satılmasını zorlayan piyasa koşulları ve firmaların düşük kâr marjlarından dolayı büyüme trendine girememesi.
- Hizmet üretiminden dolayı yüksek vergi.
- Yazılım sektöründeki yüksek maaşlardan dolayı çok ağır gelen SGK yükünün, sektörün rekabet gücünü düşürmesi.
- Sektörde insan kaynaklarının sürekli iş değiştirmesi.
- Kümelenme modelinin bir yansıması olan finansmanı güçlü ‘bilişim müteahhitlerinin’ olmaması, olanların da yetersiz kalması.
- Ar-Ge için yeterli kaynak olmaması.
- Üniversitelerde özel sektörün ihtiyaçlarına yönelik yazılım meslek eğitiminin verilmeyişi.
- En büyük alıcı olan kamuda bilişim projelerini yönetecek yetkin eleman sıkıntısı, büyük projelerin başarısızlıkla sonuçlanma riskinin özel sektöre yüklenmesi.
- Kamu ile iş yapan özel sektörün ağır cezai şartlar içeren, tek taraflı, devleti koruyan ve özel hukuk alanına giren ihale şartnamelerine muhatap olması.
- Kamu İhale Kanunlarının kamudaki yazılım projelerinin gereksinimlerini karşılamaktan uzak olması.
Bu adımlar, yazılımda gelişimin anahtarı
1. Kamunun kendi bünyesinde yazılım üretmeyi bırakması, bu tür projelerin stratejik sektör olarak belirlenen bilgi teknolojileri sektörüne verilmesi.
2. Bilişim Müteahhidi şirketlerin devlet tarafından desteklenmesi ve büyük projeler verilerek uluslararası piyasada kullanabilecekleri referanslarının olmasının sağlanması.
3. Uluslararası piyasalarda olduğu gibi kamu ve özel sektör projelerinde yatırım değerinin yüzde 3’ü oranında bir bütçenin bilgi teknolojilerine ayrılması.
4. Nitelikli İK için üniversitelerin müfredatlarının özel sektör beklentileri doğrultusunda geliştirilmesi.
5. Etik değerlere sahip uluslararası kalitede yazılım üretebilen girişimcilerin ön plana çıkması.
6. SGK primlerinin devlet tarafından karşılanması ve istihdamın arttırılması.
7. Yazılım şirketlerine vergi indiriminin uygulanması.
8. Turquality kapsamındaki teşviklerin bilişim sektörüne de uygulanması.
9. Kamu İhale Kanunlarında yazılım ve bilişim sektörünün ihtiyaçlarına yönelik değişikliklerin yapılması
10. Ekonomi Bakanlığı tarafından verilen önemli teşviklerin özellikle yurtdışına açılırken ilk yıl için %100 olarak karşılanması ve başarı performansına göre kademeli olarak düşürülmesi.
Tarihimizde bir ilk oldu
Yazılım sektörünün büyümesine katkı sağlayacak en önemli dinamiklerden olan yazılım ihracatının artması için bir model geliştirdiklerini ve bunu uygulamaya başladıklarını vurgulayan Esim, “Türkiye yazılım sektörünü dünyaya, “Collaboration, Innovation, Investment Relation” (işbirliği, inovasyon, yatırım bağları) stratejisi ile tanıtma önceliğimiz var. Hatta Almanya heyetinde bu strateji son derece olumlu bulundu” yorumunu yapıyor.