İstanbul Sanayi Stratejisi
İstanbul Sanayi Odası, şimdiye kadar sorulmayanı sordu: Şehrin sanayi stratejisi ne olmalıdır? Yanıtı: 96 sayfada 18 ayrı başlık altında 46 tane strateji ve bunları gerçekleştirmek için 85 eylem.
Her satırına “evet, doğru, mutlaka, inşallah” denilecek yoğun bir emek. İyi de, bütün bu kadar ayrıntıyı kim, ne zaman, nasıl hayata geçirecek? Kim, “ne?”den sorumlu olacak? Nasıl olacak? Finansmanı nasıl olacak? Daha da büyük dert: Eşgüdümü nasıl olacak? Performans ölçütü ne olacak? Bu ölçüt neye göre saptanacak? Kim denetleyecek? Nasıl denetleyecek? Çıktılar nasıl değerlendirilecek?
Örneğin: “İstanbul sanayiinde üretimde yeni teknolojilerin kullanım seviyesinin artırılması” başlıklı 15. bölümde 2 strateji var: “İstanbul sanayi firmaları yüksek teknoloji ile üretim yapmak için bilinçlendirilmeli.” Bunun için, “Firmalara üretimdeki en son gelişmeler periyodik eğitimlerle anlatılmalı.” Sonraki strateji: “Firmaların yüksek teknoloji ile üretim yapabilmeleri için teşvikler sağlanmalı.” Bunun için, “devlet destekleri artırılmalı.”
Dünya gazetesinin (18.02) tam sayfa analizine göre ülkemizde yüksek teknolojili ürün (YTÜ) ihracatında 80 ilin toplamı, İstanbul’un ihracatının yarısını bile bulmuyor.
Zaten İstanbul’un ihracatında YTÜ payı bile sadece % 4.24! Düşük teknoloji ürünü payı % 35.89. Orta teknoloji ürünü % 59.87.
Türkiye genelinde durum: Düşük teknolojili ürün ihracat payı % 35.8. Orta teknoloji payı % 60.8. YTÜ payı % 3.4.
Bu sorunu, bilişim sektörü “stratejik” sektör olarak tanımlanmadan, ölçülebilir hedefleri saptanmadan aşamayacağız. Bkz: BST Bakanı Fikri Işık, 2013’te tek başına yazılım sektörünün 6.8 milyar Dolar ticaret hacmine ulaştığını, 690 milyon Dolar yazılım ihracatı yaptığını söyledi (19.12.14).