Mobilde test, bildiğiniz gibi değil
Finans ve telekom sektörünün yanında e-ticaret sektörünün de tercihi olan mobil test uygulamalarında tüm bildiklerinizi unutmanız gerek. Kullanılan tekniklerden altyapıyı oluşturan CRM verilerine ve kullanıcılara yaklaşıma kadar tamamen farklı yöntemler işbaşında. Mobil testi farklı kılan unsurları Yazılım Test ve Kalite Derneği Başkanı ve Keytorc Yönetici Ortağı Koray Yitmen anlatıyor:
Mobil platformlarda yapılan yanlışlar neler?
‘Benim web içeriğim bu, hemen hemen aynısını mobile koyayım’ derdi var. Biz şunu öneriyoruz: İki farklı platformda çok farklı deneyimler sunmayın tamam, ama alt kümesini yapın. Yani kullanıcı, mobildeki bir fonksiyonun web'de neden olmadığını sorgulamasın. Yapmanız gereken önceliklerinizi iyi belirlemeniz. Yüksek öncelik taşıyanların hepsini, birkaç da orta seviye önceliği alın. Tabi bu fonksiyonları belirlerken dikkat etmek lazım. Çünkü dinamikler, yani bağlam farklı. Burada önem sıralamasını tespit ederken CRM verisini iyi değerlendirmeli. Ama asıl önemli olan mobilin karakteristiklerini unutmamak.
Nasıl bir karakteristik yapı öne çıkıyor bu başlıkta?
Mobil; hareket halinde işlem yapmak demek. Mobilde oturup 3-4 kredi opsiyonunu karşılaştırmazsınız, ekran da zaman da buna müsait değil. Mobilde hızlı para transferi yapar, bakiyeme, kredi kartımın son ödeme tarihine bakarım. Sonuçta masaüstü bilgisayarla mobil cihaz arasındaki tek fark ekran boyutu değil. Öncelikler çok daha farklı olduğu için karşılaştırmalı analiz yapmak gerek. Mobil farklı bir dünya. Sadece web’de olan yapılar olabilir. Ama mobilde olup web’de olmayan bir özellik, kullanıcı için acayip bir durum. Hatta banka müşterisi de bu acayipliği fark edecek kadar yetkin bir kullanıcı artık. Burada kullanabilirlik ve performans çok önemli.
Hangi sektörler burada öne çıkıyor?
Finans sektörü ve telekom mobil uygulama geliştirmede çok hızlı. Buna bir de perakende, özellikle e-ticaret eklendi. E-ticaret sitelerinin mobil ayakları güçlendi. ‘İndirimde son 2 saat’ mesajı geçilebiliyor. İşten çıkıp eve dönerken serviste gelen mesajla ürünü mobilden takip edip, satın alma kararı alabiliyorsunuz. E-alışveriş, mobil platforma çok uygun. E-ticaret şirketleri bu nedenle kapımızı çalıyor, kullanılabilirliğe, mobil teste, performans testine geliyorlar. Telekom şirketlerinin ise birçoğunda kendi içlerinde bu konuda birimleri var. Bu yatırımı yapıp, bize de geliyorlar.
Tercih hangisi olmalı: Mobil uygulama geliştirmek mi, yoksa mobile uygun bir web sitesi mi?
Her platformda düzgün tek bir tasarımı olan, yani ‘Responsive’ bir web sitesi yaparım, hem mobilden iyi açılır hem de laptop’tan. Ayrıca mobile özel, ayrı bir site yapar, platformlar arası yönlendirme yaparım. Uygulama tarafında ise sahiplik duygusu öne çıkıyor. Mobil cihazda uygulamanın bir ikonu, birçok insana kendini iyi hissettiriyor, marka bağlılığı seviyesinin göstergesi olabiliyor. Bu uygulamalar telefonun kendi özelliklerini çok daha iyi kullanıyor. Ama bu uygulamaları dikkatli seçerek yüklemek şart. Uygulama mağazasında bir bankaya dair sayısız uygulama görebilirsiniz. Oysa az sayıda, güncel olanları mobilde barındırmak gerek. Web siteniz ise ya responsive ya mobil sitedir. Ama asıl önemlisi, bu platformların hepsi birbirine paralel ilerlemeli, birine yaptığınız güncellemeyi öbüründe unutmamalısınız. Kullanıcı da zaten bunu bekliyor.
Finans ve telekomda kanal stratejisinde mobil nasıl bir konuma sahip?
Alternatif dağıtım kanalları (ADK) sorumluları geliyor bize. Sektör verilerinde ADK’nın, yani şube dışı işlem oranının toplam işlemlerde yüzde 50’leri aştığı görülüyor. Böylece ADK’da bir kelime anlamını yitiriyor: Bu kanallar artık ‘alternatif’ değil. Tersine, şube bir alternatif haline geliyor. Yeni nesil mobilde. Bu nedenle ilerleyen sürede bankacılık dediğimiz zaman, mobil platformu anlayacağız. Şube daha farklı sunumların yapıldığı alternatif kanal halini alacak. İnternet bankacılığı için önce şubeye gitmek ve oradan şifre almak gerekirdi eskiden. Sonra mobil için de benzer bir süreç söz konusu oldu. Çoğu bankada bu mantık hala işliyor. Oysa hele de genç kullanıcılar bunlarla uğraşmak yerine direkt mobile girmek istiyor. Bu nedenle finans sektörü, omni-channel stratejisinde mobili merkeze tam anlamıyla almak zorunda. Gençler odaklı konuşuyoruz. Ama 50 yaş ve üstü grup unutulmamalı. Onların tercihi yine şube olacaktır. İşte bu nedenle kullanıcı dağılımına, özelliklerine ve beklentilerine bakmak lazım. Banka da müşteri kitlesini, CRM verisini doğru anlamlandırmayı iyi bilmeli.
Peki ya finans sektörünün bu konudaki farkındalığı?
Farkındalar, ama farkında olmadıkları şey şu: Hep ellerindeki veriye bakıyorlar. Oysa biraz sokağa çıkmalılar. Mobil uygulama geliştirecek kişinin, aracı kullanmadan, doğrudan kullanıcıya ulaşması lazım. Bu bilgiyi edinmek için şube müdürü veya bölge müdürlüğü yetkililerine koşmamalı. Kendi CRM verileri bu tarz bir adım için çok güncel olmayabiliyor. Ayrıca sahaya çıktığınızda müşteri davranışını gözlemleme imkanı buluyorsunuz. Oysa söz konusu verilerde bunlar yok. Yani nüfus kağıdı verilerinden öteye gitmek, davranışları, eğilimleri görebilmek gerek. Kolay değil, ama böylece kişiye uygun çözüm sunabiliyorsunuz.
2015 yılı çalışmalarınızda öncelikleriniz neler olacak?
Bu yıl TestIstanbul’da konumuz ‘performans testi’. Konu mobil olduğunda bu çok önemli. Kullanıcı deneyimi ve performans çok iç içe. Sistemsel bir hata ile kullanıcı deneyimi çok kötü olabiliyor. Zirve 27 Mart’ta olacak ve Facebook, Oracle, Netflix gibi yapılardan yetkili isimler konuşmacı olarak katılacak. Bu yıl yine raporumuz olacak ve ‘performans testi’ odaklı bulguları zirvede bir sunumla tanıtacağız. Raporumuz her zamanki gibi TestIstanbul sitesinden de indirilebilecek. Bu yılki araştırmamızda da, dernek üstünden tüm sektörlerden şirketlere performans testi ile ilgili sorular sorduk, olgunluklarını görmek ve bu konuda bir farkındalık yaratmak istedik.
Raporda öne çıkan başlıklar hakkında bilgi verir misiniz?
Tüm sistem ve yazılımlar, performans artışına ihtiyaç duyar. Çünkü performans artışı demek daha iyi bir kullanıcı deneyimi ve donanıma daha az yatırım demek. Ayrıca güvenilirliğini de artırıyor. Rapordaki sorulardan biri olan ‘Ne kadar süredir kurumunuzda performans testi çalışması yapıyorsunuz?’ sorusuna verilen yanıtlar bunu ortaya koyuyor. Katılımcıların yüzde 10’u 5 yıldan uzun zamandır olmak üzere, katılımcıların yaklaşık yüzde 90’ının performans testi uyguladığını görüyoruz. “Kurumunuzda performans testi gerçekleştirmekten kim sorumlu?” sorusuna yüzde 60 oranında “Test mühendisleri” yanıtı verilmiş. Test mühendisliği Türkiye’de halen gelişmekte olan bir uzmanlık alanı olsa da performans testi gibi diğer benzer alanlardaki çeşitlilik sürecek. Performans testini gerçekleştirebilmek için teknik bilgiye sahip olmanın yanı sıra iş analisti, yazılım mimarı, yazılımcı, sistem mühendisi gibi diğer pozisyonlardaki çalışanlarla da uyumlu bir işbirliği sergilemek gerek.
Test konusunda farklı şirketler de pazara giriyor. Bu büyümeye nasıl bakıyorsunuz?
2006’da bu derneği kurarken önceliğimiz ‘farkındalığı artırmak’tı. Test güzel bir iş. Sektörde paydaşların artması, farkındalığın da artması demek. Amacımız test sektörünü büyütmek. Çünkü bunun herkese faydası var.
Peki ya bu konuda yetkin insan kaynağına erişim?
Bu hala sıkıntılı bir konu ve okullarda çok fazla öne çıkan bir ders değil. Kişiler bunu daha çok iş hayatında öğreniyor. Uluslararası bir müfredat var ve biz dernek olarak sınavları düzenliyoruz. Eğitimini alıp ya da almadan bu teste girebilirsiniz. Akredite eğitim kurumu bu konuda sadece Keytorc. Ama akredite olmadan da bu eğitimi veren bazı kurumlar var.
Mobilde test eğitimi sunuyor musunuz?
Evet, mobilde test ile ilgili eğitimimiz var. Çünkü testte mobilin şartları ve öncelikler farklı. Orada en büyük sorun cihaz sorunu. Çeşitlilik çok fazla. Ama Türkiye’de Android ve iOS'un öne çıkması bu konuda işimizi rahatlatıyor. Eğitimlere katılan geliştiriciler, kendi cihazları ile test yapma, ayrıca kendi aralarında cihaz değiştirerek test yapma imkanı buluyorlar. Bir tarafta kullanabilirlik (usability) kanadında da testlerimiz var.