Şans oyunları teknolojisi pazarı büyüyor
Olle, şans oyunları teknolojisindeki ithal yazılım hegemonyasını kırmayı hedefliyor. _x000D_
2008 yılında Gazi Teknopark çatısı altında faaliyetlerini sürdürmeye başlayan Olle Ar-Ge Yazılım ve Bilgi Teknolojileri, şans oyunları teknolojisi pazarındaki ithal yazılımlar hegemonyasını kırmayı hedefliyor.
2010 yılında 7,5 milyar TL’ye ulaşması beklenen şans oyunları pazarı 2009 yılında 6 milyar 750 milyon TL pazar büyüklüğüne ulaştı. Şans oyunları türlerine göre ise dağılım şu şekilde oldu: Spor Toto 2 milyar 801 bin TL, At yarışı 1 milyar 999 bin TL ve Milli Piyango 1 milyar 950 bin TL.
Türk halkı şans oyunlarına 150 lira harcıyor
Olle Kurucu Ortağı Leman Aykut, Türkiye’de giderek artan Ar-Ge yatırımlarının ve inovasyon desteklerinin tüm sektörleri hareketlendirdiğini ifade ederek bu hareketlenmenin Türkiye şans oyunları pazarının da hareketlenmesine paralel olarak ilerlediğini söyledi.
Aykut şöyle devam etti: “İddaa ile birlikte şans oyunları teknolojisi açığı ortaya çıktı. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurumu tarafından 2009 yılında şans ve bahis oyunları sektörüne yönelik hazırlanan rapora göre, Türk halkının yüzde 9’u şans oyunlarına ayda 150 lira ve üzerinde harcama yapıyor. Rakamlara da göz atıldığında bu pazarın ne kadar cazip olduğunu görebiliriz.”
Şans oyunları denildiğinde Milli Piyango, Spor Toto ve Türkiye Jokey Kulübü (TJK) gibi 3 önemli kurumun akla geldiğini kaydeden Aykut, “Bu kurumların teknolojik tedarikçileri, bu alanda Türkiye’de herhangi bir Ar-Ge faaliyeti olmadığı için çoğu yabancı şirketlerdir. Ülkemizde devlet eliyle oynatılan, devlet kurumlarımızın büyük cirolar elde ettiği, sıcak paranın döndüğü bir alanda sadece ithal yazılımlar kullanılmaktadır” dedi.
Olle’nin 8 yıla dayanan bir tecrübeye sahip olduğunu ifade eden Olle Kurucu Ortağı Olgun Karademirci, teknokent çatısı altında tamamen yerel, Türk yazılımcıların çalıştığı ve son teknolojilerin kullanılarak Türkiye’de bu alanda bir ilki gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Karademirci, sistemler hakkında şu bilgileri veriyor: “Statik bayiler direkt olarak merkezi sistemler ile haberleşiyor. Elektronik bayilerde ise merkezi sistemlerle haberleşen ara sistemler yer alıyor. Elektronik bayiler yetkilendirmeleri kapsamında bu ara sistemleri kendileri kuruyor. Biz bugün bu ara sistemleri oluşturuyoruz ve hedefimizde de ana sistemleri de oluşturabilmek. Bunun için yeterli tecrübemiz, bilgi birikimimiz ve teknik altyapımız mevcut.”
Bir noktanın değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Karademirci, “Kurumlar ana sistemleri oluştururken belli sürelerde kar payı üzerinden ihaleye çıkıyor ve belli şartlar koyuyor. Bunu koyduğu zaman bu ülkenin Ar-Ge’si ile gelişmiş, ilk defa bu alanda tamamen yerli bir ürün ortaya koymuş şirketlerin şansı olmuyor. Dışarıda bu işi yapan şirketler yıllardır ülkelerinde yapıyor. Bunun değişmesi gerekli.
Yazılımı öne çıkartmak isteyen bir Türkiye, bu konuda kendi ülke kaynaklarını Ar-Ge ve teşvikler harcayan Türkiye yerelde bu işi yapabilecek şirketlere yol açabilmeli. Aksi takdirde yapılan bu yatırımların biranlamı olmayacak.
Kendi ülkesinde referansı olan bu tür şirketler aslında ileride böyle büyük bir pazarda yurtdışına ihracat yapabilme referansına da kavuşacaktır” dedi.