Kurumsal sosyal medya işleyişi hızlandırıyor
IBM’in Connections sistemini kullanan şirketlerde tedarikçiler, yöneticiler ve çalışanlar arasındaki bürokrasi azalıyor.
Bilgi Birikim Sistemleri, çözüm ortaklığı yaptığı IBM’in çözümlerini tanıttığı bir etkinlik gerçekleştirdi. Etkinlik sonrası, Bilgi Birikim Sistemleri Genel Müdürü Bekir Alp Sayın’a, IBM FlashSystems ve IBM İş Uygulamaları Çözümleri tanıtımından hemen sonra sorularımızı yönelttik.
BBS, bilişim sektöründe kendini nasıl konumlandırıyor?
Bilgi Birikim Sistemleri, 1992 yılında kurulan bir bilgi teknolojileri şirketidir. Müşterilerimizin bilgi teknolojileri alanındaki ihtiyaçlarına uçtan uca cevap vermeye çalışan bir yaklaşımla sektörde yer alıyoruz. Bu anlamda sistem entegratörüyüz. Sektördeki 23 yıllık bir firma olarak kendimizi orta büyüklükteki bir bilgi teknolojisi şirketi olarak tanımlıyoruz.
Müşterilerinizin büyüklük açısından ağırlığı hangi yönde?
Biz sektör anlamında ülkemizde iş yapan bütün sektörlerden müşteriye sahip bir teknoloji şirketiyiz. Büyüklük sorusundan önce bunu belirtmek istedim. Bu anlamda hizmet sektöründe de üretim sektöründe de çalışan müşterilerimiz var. 23 yıl gibi uzunca bir süredir çalıştığımız için KOBİ anlamında sektöründe iş yapan firmalardan da müşterilerimiz var, kurumsal anlamda çok büyük sayıda çalışanı olan müşterilerimiz de portföyümüzde yer alıyor. Müşteri sayımızın içinde ağırlık değerlendirmesi yapacak olursak daha çok orta büyüklükte firmalarla iş yapıyoruz. Bu anlamda çalışan sayısı ile 500 arasında olan firmalarda eşit olarak bir müşteri dağılımına sahip olduğumuzu söyleyebilirim.
Bugünkü etkinlikte ne tip hizmetlerden bahsedildiğini kısaca özetleyebilir misiniz?
Bugünkü etkinliğimizin en temel amacı, bilgi teknolojilerinin son 3 yıldır içine girmiş olduğu dönüşüm dinamiğini paylaşmak ve bize göre bu dönüşüm dinamiğinin dünya ölçeğinde sürükleyicilerinden biri olan IBM firmasının bu süreçteki yerini ve stratejisini anlatmak. Bu genel çerçeve içinde biz, IBM firmasının çözümler portföyünde yer alan üç temel ürününe yer verdik. Bunlardan iki tanesi IBM’in yazılım çözümleri portföyünde olan kurumsal içerik yönetimi çözümleri ve bilgi güvenliği alanında kurumsal kimlik ve erişim yönetimi çözümleri. Üçüncü konumuz da IBM’in donanım ürünleri portföyünde yer alan ve bizim bilgi yedekleme, depolama konusu diye tabir ettiğimiz FlashSystem çözümlerinin anlatılması.
Etkinliğinizde “Kurumsal Facebook” diye bir konudan bahsedildi. Bu konuyu açabilir misiniz?
Yaklaşık 6 sene önce IBM’in çözüm ortaklarına ve müşterilerine yönelik yapmış olduğu bir tanıtım toplantısında Social Business kavramıyla karşılaştım. Uzunca bir süre bu kavramın ne anlama geldiğini anlamakta güçlük çektim. Fakat daha sonra belli örnekler oluşmaya başladıkça şunları anladım: Bir kurumun günümüz dünyasında iş yaparken alışkanlıkları, teknolojinin gelişmesiyle birlikte bir hayli değişti. Bugün hepimiz ofisimize gittiğimiz zaman önümüzdeki işlerimizi yaparken ayırdığımız belirli bir zamanı da internet ortamında ve özellikle sosyal paylaşımların olduğu ortamlarda bu vakti değerlendiriyoruz. Bu ortamlarda yalnızca kendimizle ilgili paylaşımlar değil, aynı zamanda işimizle ve şirketimizle ilgili de paylaşımlar yapıyoruz. Mesela bugün yaptığımız tanıtım toplantısını buraya gelen arkadaşlarımız kendi Facebook veya LinkedIn sayfalarında arkadaşlarıyla paylaşıyorlar. Demek ki günümüz dünyasında insanlar, hayatlarının belli alanlarını başkalarıyla sosyal ağlarda paylaşma ihtiyacı hissediyor. Ve bu ihtiyaç, iş yapış tarzlarımızda etkileyen bir değişime yol açıyor. Belli şirketler buradan şu sonuçları çıkarıyorlar: “Bizim daha verimli iş yapabilmemiz için hem çalışanlarımızın bilgilerini, tecrübelerini paylaşabilmeleri hem de müşterileriyle ya da tedarikçileriyle bu paylaşımları yapabilmelerine kurumsal olarak ortamlar sağlamamız gerek”. Dolayısıyla siz o kuruma ait bir sosyal ortam oluşturduğunuz zaman, o kurumun mensupları olan çalışanları ve yöneticileri o sosyal ortamda tıpkı bireysel olarak Facebook’ta yer aldığımız gibi bir yere sahip oluyorlar. O sosyal / kurumsal ortam, kendisini müşterilerine ve tedarikçilere açtığı zaman onlar da o ortamda bir yere sahip oluyor. Böylece işin içinde bir sıkıntıyla karşılaştığımız zaman, bahsettiğimiz sosyal ortamda o sıkıntıyı daha önce yaşamış kişilerin nasıl çözüm bulduklarına dair tecrübelerini paylaşmalarını sağladığımızda, çok hızlı bir biçimde işle ilgili bu sıkıntıyı çözmelerine imkan sağlamış oluyoruz. Bunu müşterilerle veya tedarikçilerle tecrübe paylaşımına dönüştürdüğümüz zaman işin yapılma hızı artıyor. Tabii bu aynı zamanda kurumsal kültürün gelişmesine de hizmet ediyor. Özellikle büyük organizasyonlarda çalışanların müşterileriyle ve tedarikçileriyle sosyal paylaşımlarda olması, aidiyet duygusunu, işe sahip çıkma duygusunu, işi severek yapma duygusunu geliştiriyor. IBM, kurumların bu ortamları oluşturmasını sağlayan bir teknoloji platformunu da çözüm portföyüne katmış durumda. Bunun ismi de Connections. Connections’ı bir platform olarak kurduğunuz zaman o ürünün üstünde siz, o kurumsal / sosyal ağı ne yönde tasarlamak istiyorsanız o tasarımı gerçekleştirip güvenli bir şekilde kullanıma açabiliyorsunuz.
Etkinliğinizde bu sistemlerin kurulum maliyetlerinin düştüğünden bahsetmiştiniz. Konuyu biraz açar mısınız?
Bundan 10 yıl önce bu tür büyük yazılım projelerini yapmak yüzbinlerce dolardan başlayan, kurumun büyüklüğüne göre milyon dolarlar mertebesine ulaşan projeler oluyordu. Bu teknoloji ürünleri yeni üretilmiş olduğu için arkasında çok büyük Ar-Ge maliyeti söz konusu oluyordu. Ayrıca bunları kurabilecek insan gücü de sınırlıydı. Fakat teknolojinin gelişim hızı bu ürünlerin çeşitlenmesini ve ürünleri kurabilecek eğitimli insan sayısının artmasını beraberinde getirdi. Kurumun büyüklüğüne bağlı olarak küçük ve orta ölçekli bir şirket, bugün burada anlattığımız bir kimlik erişim projesini çok rahat bir şekilde 40.000 dolarların altında bir maliyetle şirketine kurabiliyor. İçerim yönetimi ortamlarını yine 20.000 – 30.000 dolarlık bir maliyetle küçük ya da orta büyüklükteki bir şirket kullanabiliyor. 5 sene önce bu işleri konuşmaya başladığımız zaman bu rakamlar, 100.000 doların üzerinde telaffuz ediliyordu. Dolayısıyla o dönemler bunları kullanabilen şirketlerimizin sayısı daha az idi. Ama bugün artık daha uygun maliyetlerle uluslararası bir teknoloji üreticisinin üretmiş olduğu platformlara sahip olabiliyorsunuz.
Bu maliyet düşüşü hakkında ortalama bir oran verebilir misiniz?
Bunu zamanla beraber konuşmak lazım. 10 yıl öncesine göre maliyet 4’te 1’ine düştü. 5 yıl öncesine göre yarısına düştüğünü söyleyebilirim. Zaman ilerledikçe sahip olma maliyetleri düşüyor. Tabii sıfır da olmayacaktır. Bunun da geldiği bir “son nokta” olacaktır ki bugünkü fiyatlar, bahsettiğimiz son noktaya yakın. Günün sonunda burada bir kurulum işçiliği de var. Onu sıfırlamamız mümkün değil tabii ki.