‘Büyük veri’ kaynağı olarak sayısallaştırılmış insan
Gelecekteki “Sayısallaştırılmış İnsan” uygulamaları, davranış değişikliğine bağlı verileri anlamlı hale getiren modeller üzerine geliştirilecekler. Ayrıca farklı cihazlar, biosensörler, cep telefonları, gen bilgileri gibi birçok kaynaktan toplanan verileri birleştirmek çok yaygın olacak.
*Sibel Aydoğmuş Bahadır
*Ericsson Strateji Geliştirme Direktörü
Bugünlerde, giderek artan sayıda insan günlük fitness düzeylerini gözlemlemek ve takip etmek amacıyla öz izleme (self monitoring) aygıtları kullanıyor. Son birkaç yıldır spor amaçlı monitörler piyasaya sunuldukça “Sayısallaştırılmıs İnsan Hareketi” adında bir oluşum hayata geçmeye başladı
Bu öz izleme aygıtları hala biraz icat gibi algılansa da, giyilebilir gözlemleme ve aktivite izleme araçlarını kullanan insanların hızlı bir şekilde çoğaldığını önümüzdeki günlerde şüphesiz daha çok göreceğiz.
Akıllı telefon ve tabletlerin sağlık alanındaki uygulamalarda aktif kullanılmaya başlanması gibi, sayısal insan verileri üreten tüketiciler yani bahsettiğimiz sayısallaştırılmış insan hareketine katılanlar, bu bilgileri kendi hekimleri ve sağlık kuruluşları ile paylaşmak isteyecekler. Bu şekilde sağlık koşulları, beslenme ve fiziksel aktivite düzeyine dayalı daha iyi, daha kişiselleştirilmiş bakım alabilecekler.
Belki sağlık amaçlı kullanım için henüz hala erken ancak akıllı bilekliklerle hayatımıza giren giyilebilir sayısallaştırılmış insan cihazları, akıllı saatler ve kasklar ile gelişmiş ülkelerde çoktan patlama noktasına geldi.
Sayısallaştırılmış insan hareketinden önce ve sonra
Sayısallaştırılmış insan verileri yeni bir fikir değil. Uzay teknolojilerinde ve keşif ekiplerinde olduğu gibi bu fikrin yıllardır kullanıldığı alanlar mevcut. Burada üzerinde durmak istediğim, kitlesel olarak büyük veri yığını oluşturacak sürekli ve sürdürülebilir bir bilgi sistemi.
Tüm bu verilerle ne yapılacak?
Geleneksel modern tıpta, bazı tıbbi durumların yönetimi için hastaya ait anlık ve kaydedilmiş geçmiş veriler birlikte kullanılmakta. Bu durum göz önüne alındığında, önümüzdeki on yıl içinde, hasta tarafından oluşturulan büyük sayısal veri, klinik olarak anlamlı bilgilere dönüşecektir.
Bunun yanında, insana ait rakamlar (veriler) oyun sektöründe de sanal gerçeklikle birlikte düşünüldüğünde enteresan uygulamaların ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır.
Asıl inovasyon, bilginin anonim olarak paylaşılarak farklı bir kitlesel anlama dönüştüğü senaryolarda: Örneğin migren hastalarının belirlenen bazı fiziksel, ruhsal ve çevresel şartlarda çeşitli tedavilere verdiği farklı yanıtların paylaşılarak gözlemlenmesi gibi.
Kimlerden bahsediyoruz?
Sayısal İnsan ile ilgili uygulamalar ve çözümler sunan bir takım inovatif – firmalar ortaya çıktılar ve sağlık, fitness, oyun gibi alanlarda pazara girdiler. Bunların yanında çok büyük firmalar da bu pastadan pay almak üzere ürünlerini piyasaya sürdüler. Ancak, bütün bu veri yığınını depolama ve bilgi olarak anlamlandırma adına telekomünikasyon, IT veya diğer sektörlerde beklenen düzeydeki atılım henüz gerçekleşmedi.
Sonuç
Ericsson’un yaptığı Consumer Lab sonuçlarına göre, akıllı telefon kullanıcılarının yüzde 40’ı tüm fiziksel aktivitelerini kaydetmek istiyorlar. Kişisel veri üretmek için. Yüzde 59’u akıllı bileklik, yüzde 56’sı akıllı yüzük kullanmayı tercih ediyorlar. Tüm bu cihazların hem kendi aralarında, internetle ve kullanıcısıyla yani insanla iletişim halinde olması bekleniyor.
Sayısal insan, büyük veri alanında son zamanlarda ortaya çıkan en yeni akımlardan birisi ve sadece biyolojik değil, fiziksel, davranışsal veya çevresel insana ait her türlü bilginin izlenmesini kapsamakta. Burada, verinin toplanmasından analizine, entegrasyonundan depolanmasına kadar birçok yeni iş fırsatları bulunuyor. Ayrıca kişisel verilere açık erişim sağlama başlı başına çözülmesi gereken bir konu. Önümüzdeki zamanlarda veritabanı kaynakları ve gizlilik standartları açısından çözümler sunan öncü firmalar ve organizasyonlar karşımıza çıkacaklar.
Gelecekteki “Sayısallaştırılmış İnsan” uygulamaları, davranış değişikliğine bağlı verileri anlamlı hale getiren modeller üzerine geliştirilecekler. Ayrıca farklı cihazlar, biosensörler, cep telefonları, gen bilgileri vs gibi birçok kaynaktan toplanan verileri birleştirmek çok yaygın olacak. Bazılarına göre, kendini izleme ve bu verilerin ölçümü sayesinde, doğal duyular ile mümkün olmayan yeni duyu yeteneklerinin gelişmesi mümkün olabilecek. Bunun hayalini kurmak ya da karşı koymaya çalışmak veya böyle bir gelecekten ürkmek olası. Siz hangisini seçerdiniz?
Beklentiler nasıl adreslenecek?
Güvenlik: Kişiye ait bilgi en özel bilgidir ve bu bilginin paylaşılmasının hangi güvenlik şartlarıyla yapılacağı bu alandaki en büyük soru işareti. Dolayısıyla bu konuda çalışmaların Bulut ve büyük veri güvenliğiyle doğrudan bağlantısı olacaktır. Ayrıca veri üretme ve toplama aşamasındaki güvenlik standartları da ele alınmalıdır.
Uygulamalar: Sonuçta uygulamalar ve cihazlar, veri zenginliğini ve faydayı belirleyeceklerdir. Bugün olduğu gibi uygulama geliştirme platformları, uygulama dükkânlarına ek olarak sektörel uygulamalar için bir ekosistem, bu marketin büyümesi için gerekli bir çözüm olacaktır.
Bulut: Büyük verinin depolanmasına çözümün bulut bilişim olduğunu biliyoruz. Bahsettiğimiz cihazlar neredeyse hiçbir depolama kapasitesine sahip değiller, doğrudan internete ya da şebekeye bağlanarak veriyi transfer etmekteler. Bu sebeple gerçek zamanlı erişim imkânı veren, hızlı, güvenli ve kapasitesi artırılabilen bir bulut sistemi bu alandaki marketin en önemli ihtiyacı olacaktır.