Görüntülü içerik tüketimi zirveye koşuyor
Ses ve görüntüleme teknolojilerinin kullanımlarını sadece kurumsal taraftan ele almamak gerek. İnternette “yazı” çağını geride bıraktıktan sonra “fotoğraf ve ses” çağına girdik. Şimdi ise artık “video” çağındayız. Pek çok kullanıcı, günümüzde “basit” olarak değerlendirebileceğimiz cihazlarla kendi video içeriklerini hazırlayıp, bunları diğer kullanıcılara aktarabiliyorlar. Bahsi geçen videoların sunulduğu platformlar, farklı iş yapılarına da zemin oluşturabiliyor. İnternet ve video kavramlarının bir araya gelmesiyle beraber yeni iletişim teknikleri elde ediliyor.
Accenture'ın (Çoklu Görev Yapısı ve Kontrolü Almak’ (Multi–tasking and Taking Control) isimli raporu, tercihleri sofistike hale gelen müşterinin sadakatini elde etmek için farklı öneriler ortaya koyuyor. Araştırmada dikkat çekildiği gibi, tüketicilerin video tüketim alışkanlıkları gelişiyor ve giderek daha sofistike bir hal alıyor. Accenture'ın üçüncü kez gerçekleştirdiği, yıllık ‘İnternette Video’ (Video–Over-Internet) Tüketici Araştırması da bu gerçeği ortaya koyarken, işin başından bugüne değişen eğilimlere dikkat çekiyor. Buna göre, video dünyasında birçok kişinin görüşü, yeni ortaya çıkan oyuncuların pazarda egemenlik kazanacağı yönündeydi. Ama aradan geçen süreçte yayıncılar da tüketici güveni kazandılar. Böylece artık yaptıkları yatırımların avantajlarını elde ediyorlar.
Accenture araştırması tüketicilerin çevrimiçi video alışkanlıklarını, algılarını, bu dinamik ve hızlı gelişen dünyadaki beklentilerini anlamaya odaklanıyor. Araştırma bir taraftan tüketici davranışlarının gelişimindeki eğilimleri ortaya koyarken, bir tarafta da her yıl yeni davranış biçimleri ve beklentileri tanımlamamayı, bunların geçerliliğini ortaya koymayı hedefliyor. Araştırma Brezilya, Fransa, İtalya, İspanya, İngiltere ve ABD'de 3 bin 501 kişiyle yapıldı. Bu yılın araştırmasında yıllık bazda bazı önemli sonuçlar kendini gösteriyor ve beş spesifik eğilim ortaya çıkıyor: Tüketim alışkanlıkları giderek daha sofistike hale geliyor, çoklu görev mantığı giderek artıyor ve bunda tabletlerin gündelik hayatta ağırlığının artması belirleyici, abonelik hizmetleri güçlü ama üstlerinde baskı var, tüketiciler ‘erişimi pratik’ yapılar istiyor ama karmaşıklık hiç dinmiyor ve son olarak, yayıncılar karşı saldırıya geçerek, tüketici güvenini elde etmek için büyük adımlar atıyorlar.
Mobil cihazların yükselişi
İlk sırada 'tüketim alışkanlıkları' var. Çevrimiçi video izleme, araştırmaya katılan her coğrafya ve yaş grubunda öncelikli. Ama Accenture araştırması daha sofistike hale gelen tüketici kullanımını ve tercihlerini de ortaya koyuyor. Çünkü tüketiciler de artık çevrimiçi video izleme alışkanlıklarında bir olgunluk dönemine ulaştı. Çevrimiçi izleme oranı, 2012 yılında olduğu gibi yine yüksek. Araştırmaya göre, küresel bazda tüketicilerin yüzde 90'ı internetten video içeriği tüketiyor. Bunlar arasında filmler, TV programları, videolar var.
Tüketiciler video izlemek için mümkün olan tüm bağlantılı cihazları kullanıyor. Yani PC'den TV'ye, telefondan tablete geniş bir dağılım var. Tüketicilerin yüzde 89'unun video içerik tüketiminde PC ve dizüstü bilgisayar en yüksek penetrasyon oranına sahip. Bu oran 2012 yılında ise yüzde 81'di, ki bu da yıllık bazda bu cihazların kullanımında önemli bir artışı ortaya koyuyor.
Tüketicilerin beklentileri yüksek
Tüketicilerin izleme alışkanlıklarında gelişen sofistike eğilimler, izleme yapılan cihazlardaki çeşitlilikle de kendini gösteriyor. Farklı içerikler farklı IP'li cihazlarla tüketiliyor. Uzun filmler, diziler ve canlı içerikler daha çok TV'de izlenirken, kullanıcıların geliştirdiği içerikler ve kısa kliplerde tercihi ise mobil cihazlar. Spor, haberler, TV programları gibi canlı içerik izlemede TV'ler yine en yüksek paya sahip. Ama uzun filmleri ve TV dizilerini PC ve dizüstü bilgisayarda izleyenlerin oranı da 2012 yılındaki yüzde 41'den 2013'te yüzde 47'ye yükseldi. İçerik tüketiminin en hızlı arttığı mecralar ise akıllı telefonlar oldu. Burada kısa klipler ve videolar öne çıkıyor. Çevrimiçi video tüketiminde tabletler de önemli bir gelişim sergiledi. Uzun bir filmi ve TV dizilerini tablette izleyenlerin oranı yüzde 27'den yüzde 33'e çıktı. Kullanıcıların geliştirdiği içeriklerin izlenme oranı da aynı dönemde yüzde 46'dan yüzde 51'e çıktı. Bu da gösteriyor ki, tablet giderek video izlemede öncelikli araç halini alıyor. Tüketiciler de birden fazla cihaz kullanmanın rahatlığına alıştıkça, yayıncılar ve içerik sağlayıcılar için ürünlerini tüm araçlar için hazırlamak, her bir cihaza uygun formatta sunmak da önemli hale geliyor. Araştırma da gösteriyor ki, tüketicilerin beklentileri yüksek ve onların izleme deneyimini geliştirmek için yapılabilecek çok şey var.
Yeni iş modelleri ve fırsatlar
İkinci sıradaki 'çoklu görev yapısı' başlığında açıkça görülüyor ki, kişiler TV izlerken diğer cihazları da kullanıyor. TV izlerken bilgisayar, dizüstü bilgisayar, mobil telefon, kitap ve gazete, tablet ve oyun konsolu kullanımı sıralaması göze çarpıyor. Çoklu görev konseptine en hızlı büyüme sergileyen araç ise tablet ve kişiler TV izlerken tabletsiz yapamıyor. 2012 yılında TV izlerken tablet kullananların oranı yüzde 11 iken, 2013 yılı rakamı ise yüzde 44 oldu.
Tabletin kullanım amacı da burada önem kazanıyor. Çünkü araştırmaya göre tablet, TV'de neyin izlendiği ile bağlantı içinde. Çoklu görev yapısında yılık bazda hızlı artış gösteriyor ki, kullanıcıların geleneksel yüzeysel TV izleme alışkanlığında bir azalma var. Bu da yayıncılar, içerik sağlayıcılar için bir uyarı niteliğinde. İşte bu uyarı, aynı zamanda yeni ve önemli fırsatlar anlamına geliyor. TV izleyicisi için tablet, tamamlayıcı bir araç haline gelirken, bu da yayıncılara TV programına katılımcılığı sağlamak adına önemli fırsatlar sunuyor. Bir tarafta da reklamda, doğrudan pazarlamada da yeni gelir modelleri için imkanlar ortaya koyuyor.
Yerel içerikler gelişiyor
'Güven' başlığına bakıldığında, araştırmaya göre, birçok eğilim aslında yayıncıların karşı atağa geçtiklerini gösteriyor. Twitch, YouTube gibi uluslararası çevrimiçi video hizmetleri hala bu pazarda egemen. Ama yerel, ulusal çevrimiçi video hizmetlerinin kullanımı da kademeli olarak artış sergiliyor.
Tüketicilerin yarısı yerel, ulusal çevrimiçi video hizmetlerini kullanıyor ve bu kullanımda yıl bazında kademeli bir artış var. Küresel bazda tüketicilerin yüzde 53'ü tüm video hizmetlerini tek bir sağlayıcıdan almayı tercih ediyor ve bu yapıda tek bir platformda bütünleşik hizmetlere farklı cihazlardan ulaşıyor.
Yerel çevrimiçi video hizmetlerinin kullanımı, yayıncıların rekabet stratejileriyle ve bu başlıkta yaptıkları yatırımlarla hızlı bir yükseliş trendinde. Kısa vadede sektörün büyük oyuncuları karşısında yeni yerel oyuncular kendini gösterecek. Ama büyük yayıncılar da geri çekilmeyecek. Yayıncıların yerel ve ücretli içeriğe yönelik yatırımları izleyenlerin dikkatini çekiyor ve yerel içeriğe yönelik ilginin sürekli arttığı görülüyor. Yerel yayıncıların güçlü bir odakla çalıştığı, yerel içerik geliştirmeye sürekli odaklı olduğu Fransa ve İngiltere gibi ülkelerde ise yerel yapılara yönelik tercihlerin daha da büyüyeceğini tahmin etmek zor değil.
Yakınlaşan kavramlar ve nesnelerin interneti
İletişim araçlarının gelişmesiyle ses, görüntü ve veri etkileşimi de her alanda artıyor. Türkiye özelinde konuşursak ses iletişiminin sıradan hale gelmeye başlaması 90’lı yılları buldu. Mobil cihazların gelişmesi ve mobil ağların yerleşiminin ardından, ses iletişimi günümüzün rutin bir işlemine dönüştü. Bununla birlikte görüntü, hem kurumsal alanda hem de bireysel alanda kullanıcıların vazgeçilmezi oldu. Görüntü iletişimine sabit alanda kurumlar öncülük ederken, son dönemde mobil alandaki gelişmelerle görüntülü iletişim bireylerle gelişti.
Hem ses hem de görüntünün kendi alanlarındaki gelişimine veri iletişimi de eklendi. Veri ağları üzerinden sağlanan iletişim hem eski alışkanlıkları değiştiriyor hem de ses ve görüntünün bir araya gelmesini sağlıyor. Bir köprü oluşturarak ses ve görüntünün yakınsamasına aracılık eden veri, hem cihazların hem de kullanıcıların iletişim araçlarından en üst seviyede yararlanmasını sağlıyor. Veri iletişiminin artması cihazları akıllı hale getirirken ses ve görüntünün de artık ayrılmaz bir ikili olduğunu ilan ediyor.
Nesnelerin interneti önümüzdeki yıllara damga vuracak
Ses, görüntü ve veri yakınsamasının doğrudan sonucu olarak karşımıza “nesnelerin interneti” (Internet of Things) kavramı çıkıyor. Zira iletişim alanında iç içe geçen konu başlıkları, internet altyapısı üzerinde yükseliyor.
Gartner’ın araştırma sonuçlarına göre, 2020’de internet üzerinden iletişim sağlayacak cihazların oluşturacağı “nesnelerin interneti” pazarı 1.9 trilyon dolarlık ekonomik değer katacak. Aynı tarihte 30 milyar cihazın kullanımda olacağını öngören Gartner, insanlar, mekanlar, cihazlar ve sistemlerin internet üzerinden bağlanmasıyla yeni pazarların ortaya çıkacağını söylüyor. 2015 yılında BT ve telekom piyasaları yaklaşık olarak 4 trilyon dolara ulaşacakken, buradaki en büyük farkı “nesnelerin interneti” kavramının oluşturması bekleniyor.
Bu kavramla birlikte bilişim sektörünün diğer sektörlere etkisi de doğrudan görülecek. Örneğin, üretim alanında yüzde 15 oranında katkı sağlayacak olan nesnelerin interneti, sağlık için yüzde 15, sigortacılık için yüzde 11 oranında etki yaratacak.
Şirketler süreçlerini ve ürünlerini sayısallaştırdıkça endüstride yeni pazarlara adım atabiliyor. Genelde sıkça verilen bir örnek olarak, bilinen giyim ve spor malzemeleri markası Nike’nin sağlık bakım hizmetlerinde kullanılmak üzere kıyafet ve cihaz satması öne çıkıyor. Google’ın da sürücüsüz otomobiliyle dünyada önemli bir etki yarattığı açıkça görülüyor.
Diğer sektörler de yakınsamanın sonucunda etkilenecek
İletişimdeki yakınsama birçok piyasayı doğrudan etkiliyor. Telekomünikasyon, yayıncılık ve internet ağları hizmetlerinin doğrudan etkilendiği yakınsama, ses, video sinyalleri ve verinin ev ile iş yerleri arasında bir köprü oluşturmasını da sağlıyor. Kısıtlı bir bant genişliği ile sadece ses ve metin üzerinden kurulan iletişim, yerini ses, görüntü ve verinin bir arada yer aldığı bir platforma bırakıyor.
IP tabanlı ağlar üzerinden iletişimin kurulması çalışanların daha üretken olmasını sağlarken, tüm işletmenin de daha verimli olmasını tetikliyor. Çalışanların mobil ortamda gezinmesini sağlayan bu yakınsama, kişilerin istedikleri ortamdan çalışabilmesine, anında ses, görüntü ve veri iletişimi kurabilmesini sağlıyor.