BT çalışanları için eğitim bir yaşam biçimi olmalı
2020 yılında 50 milyar, 2030 yılında ise 500 milyar nesnenin internete bağlı olmasının öngörüldüğü bir zamandayız. Her şeyin internetinin (IoE) yakın bir gelecekte şirketleri ve iş yapış şekillerini değiştirmesi bekleniyor. Bu değişim ve dönüşümden kaçış yok.
Şirketlerin gelecekte de varlıklarını sürdürebilmeleri, bugün artık ana faaliyet konularından ziyade, teknolojilerine yaptıkları yatırımlara ve bu alandaki stratejilerine bağlı. Çalışanların eğitimi de bu yatırımların ayrılmaz bir parçası. BT yöneticisinden son kullanıcıya kadar her çalışanın teknoloji eğitimine ihtiyacı var.
Hizmet sunduğumuz şirketleri değerlendirdiğimizde, ülkemizde özellikle çokuluslu şirketlerin bilgi teknolojilerine ve çalışanlarına yaptıkları eğitim yatırımlarıyla şimdiden buna hazırlandığını söyleyebiliriz. Ne yazık ki ülkemizdeki kuruluşların büyük bir kısmı sadece teknoloji yatırımı yapmak istiyor. Onu kullanmak ve yönetmek zorunda olan çalışanlarını yalnız bırakıyor. En iyi arabaya sahip olmak size yarışta birinciliği getirmeyebilir, hatta bakımını yapmadıysanız bitiş çizgisini dahi göremeyebilirsiniz. Maalesef bir sorunla karşılaşıldığında çalışanların eğitimi gündeme geliyor. Evet, bilgi ve iletişim teknolojileri alanında çalışan kişilerin okudukları okul veya eğitim sürecinde kendilerini yetiştirmiş olmaları gerekiyor. Ancak BT çalışanları için eğitim, bir yaşam biçimi olmak durumunda. Hayat boyu devam etmeli. Teknoloji söz konusu olduğunda, “eğitim yoksa başarı da kariyer de yok,” diyebiliriz. Çalışanların bunu tek başlarına yapmaları zor olacaktır. Bu konuda şirketlerin insan kaynakları ve bilgi teknoloji bölümlerinin çalışanları desteklemesi ve yönlendirmesi gereklidir.
Bununla birlikte, teknolojinin sürekli yenilenmesi ve buna bağlı eğitim ihtiyacı, bazı şirketleri dış kaynak kullanımına da yönlendirebiliyor. Stratejisini dış kaynak kullanımı üzerine kuran şirketler için dahi içeride çekirdek bir kadro bulundurmak ve bunların sürekli eğitimi de kaçınılmazdır. Aksi takdirde kullandığınız dış kaynağı ölçemez ve değerlendiremezsiniz. Sonuçta daha pahalı bir maliyetle hizmet almak durumunda kalabilirsiniz.
Eğitimlerimizle çalışanların eğitim alanındaki açıklarını kapatıyoruz
Ülkemizde konusunda iyi eğitim veren birçok şirket ve üniversite bulunmakta. Buradan mezun olan kişilerin kurumlardaki verimli çalışma süresi ise 8 ay ile 3 yıl arasında değişiklik gösteriyor. Ancak dünyada işler daha hızlı yapılmak için evrimleşiyor. Üniversiteden yeni mezun kişilerin, sektör için hala yeterli seviyede olmadığının farkındayız. Bunun en önemli nedeni üniversitelerin bilim adamı yetiştirmek üzerine eğitim vermesi. Ancak Türkiye’de birçok şirket ARGE yapamıyor ve çoğu şirket günlük operasyonlarını sürdürmek için çabalıyor.
Örneğin; bağımsız bir araştırma şirketi ile gerçekleştirilen “Modernizasyon Motivasyonu” başlıklı araştırmaya göre BT yöneticilerinin yüzde 93’ü büyümekte olan veri merkezlerinde yetenek açığı sorununun devam ettiğini düşünüyor. Bu açığı kapatmada ne yazık ki üniversiteler yetersiz. Kapasiteleri açısından değil, verilen eğitimin içeriği nedeniyle. Dahası bu araştırmaya katılanların yüzde 64’ü ise önümüzdeki 1-2 yıl içinde bu durumun şirketlerine büyük ölçüde zarar vereceğinden endişeli. İşte, bizim gibi teknoloji eğitimi veren kurumlar da bu noktada devreye giriyor. Biz kendi alanımızda, 15 yıla yakın deneyimimizle birlikte açıkları giderecek şekilde konumlanmış durumdayız. Amacımız eğitim verdiğimiz kişilerin şirketlerine en kısa sürede verimli bir çalışan olmasını sağlamak.
IDC'nin her çeyrek yayımladığı ‘Sunucu Pazarı ve Öngörüleri Raporu’na göre Türkiye Blade Sunucu pazarı geçen yıl yüzde 29.2 büyüme ile 26.2 milyon dolara ulaştı. Cisco’nun Türkiye’deki blade sunucu pazar payı ise bir önceki yıla kıyasla 8 puanlık artış ile yüzde 18 oldu. Analist grubu Gartner ise İngiltere ve Türkiye’yi kapsayan bölgede veri merkezi sektörünün, 2015 yılına kadar yıllık 150 milyon Euro’luk bir değere ulaşacağını öngörüyor. Bununla birlikte, İngiltere merkezli düşünce kuruluşu Ekonomi ve İş Dünyası Araştırma Merkezi (CEBR) yalnızca bulut bilişim alanında 2012 ve 2015 yılları arasında 300 bine yakın yeni iş imkânı doğacağını öngörüyor. Dolayısıyla veri merkezleri, bulut bilişim ve buna bağlı güvenlik alanlarında önemli bir insan kaynağına da ihtiyaç olacak. BT Eğitim olarak yılın ilk yarısında şimdiden bu alanlara yönelik eğitimlerimizde geçen yıla oranla yüzde 24’lük bir artış olduğunu gördük. Özellikle Cisco Data Center, Identity Services Engine, CCNA ve CCNP seviyelerinde Security eğitimlerine daha fazla eğilim olduğunu söyleyebilirim.
KOBİ’ler globalleşen dünyaya ayak uydurmalı
KOBİ’ler de artık şekil değiştiriyor. Globalleşen dünyada KOBİ için e-mail faks makinesinin yerini çoktan aldı. Çoğu KOBİ sosyal medyada da var olmaya çalışıyor. KOBİ’ler çok detaylı BT eğitimleri yerine günlük hayatta işlerini daha güvenli ve kolay yapabilecekleri eğitimler alabilirler. Siz donanım olarak ne kadar yatırım yaparsanız yapın insanı bilinçlendirmediğiniz sürece sistemler problem yaşamaya mahkumdur. Son yaşanan sahte fatura e-maillerinde de gördüğümüz üzere, birçok uygulamayı atlatan saldırganlar amaçlarına ulaştılar. Bu da çok ciddi zaman ve para kaybına sebep oldu.
TÜBİSAD “Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü 2014 Yılı Pazar Verileri” ne göre sektör, yüzde 12,1’lik büyüme ile 2014 yılında 69,4 milyar TL’lik hacme ulaştı. Türkiye ekonomisine 103 bin kişilik istihdam ve 1,34 milyar TL ihracat geliri sağlayan bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründe çoğu KOBİ niteliğinde olan 2.032 şirket bulunuyor. Aynı rapora göre sektörümüzün en önemli sorunu olarak ilk sırada yüzde 76’lık oranla “nitelikli iş gücü açığı” yer alıyor. Dolayısıyla bundan en çok etkilenenler de KOBİ’ler. Ancak teknoloji eğitimi, sadece BT alanındaki KOBİ’leri ilgilendirmiyor. Bu konu tüm KOBİ’ler için, büyük şirketler kadar hayati. Günümüzün zorlu ekonomik koşullarında çalışanların yaptığı en küçük hata ya da en küçük eksiklik KOBİ’ler için daha önemli. Sadece BT bölümünde çalışanlardan bahsetmiyorum. KOBİ’ler için tüm çalışanların teknoloji bilgi düzeyi artık çok kritik. KOBİ’lerin, en alt kademeden en üste kadar çalışanlarını seçerken teknoloji bilgi düzeyini ön planda tutması ve işe alımda bu bilginin doğruluğu/kontrolünü sağlaması gerek. Gerektiğinde anahtar konumdaki çalışanlarına sunacakları eğitimlerle hem personellerinin verimini artıracak, hem de KOBİ’lerde önemli bir başka sorun olan çalışan sirkülasyonunun da önüne geçilmiş olur. KOBİ’leri başarıya ulaştıracak olanlar, bilgi teknolojilerini en etkin şekilde kullanacak olan çalışanlardır.