Açık ağların dönemi başlıyor
Ağ ve sistem yöneticileri değişen bilişim trendleri sebebiyle artan ihtiyacı karşılarken geleneksel ağ çözümlerini kullanmakta zorlanıyorlar. Gartner’ın araştırmalarına göre, önümüzdeki yılların en önemli teknolojilerinin açık ağlar ve yazılım tanımlı ağların olması bekleniyor. Açık ağ inisiyatifinin (Open Networking Initiative) piyasaya radikal değişiklikler getireceğini belirten Gartner, ağ endüstrisinin tüm düzenini altüst ettiğini ve diğer tedarikçilerin benzer çözümler üretmeye çalıştığını açıkladı.
“Açık ağ sayesinde kurumlar istedikleri teknolojileri hiçbir engel olmadan kullanarak kapasitelerini artırabiliyor ve tercihlerini yapabiliyorlar” bilgisini veren Dell EMEA Kurumsal Pazarlar Ürün Müdürü Tunç Erkan, bu sayede açık ağ kurumların, ağ donanımını satın alırken ağ yazılımına bağlı kalması sorununun önüne geçilebildiğini ifade ediyor. Buna sebep olarak son 20 yıldır kullanılan çözümlerle günümüzdekiler arasındaki farkı gösteren Erkan, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“SDN, piyasaya açıklık, tercih şansı ve esneklik getirerek yeniden tanımlanan bilişim ve depolama ile aynı yolu izliyor. Bilişimde ya da depolamada ne olduğuna bakarsanız, bunun ağ çözümlerine de geldiği görülüyor. Geniş bant internete ihtiyaç duyan günümüz uygulamalarının dinamik doğasına uygun yönetim imkanı sağlayan SDN çözümleri, bulut bilişim, büyük veri ve nesnelerin interneti gibi kavramların temelini oluşturacak altyapıyı sağlıyor.
Dell Güvenlik Yıllık Tehdit Raporu, 2014 yılı sonu itibarıyla internet bağlantılarının yüzde 60'ının SSL kullanılarak şifrelendiğini gösteriyor. Endişe verici olan ise, meşru SSL trafiğinin artışıyla birlikte sanal suçluların da saldırılarını SSL trafiğinde eski ağ güvenliği ürünlerinden saklamaya başlamış olmaları.
Günümüzde müşteriler yoğun ağ trafiğiyle başa çıkmaya çalışıyor ve sürekli artan geniş bant hızlarını karşılayacak, sınırlı bütçelerine uygun güvenlik çözümlerine ihtiyaç duyuyorlar. Birçok uluslararası araştırma şirketinin verilerine göre, siber saldırılar ve saldırı çeşitleri her geçen yıl artıyor. Dell’in yaptırdığı araştırmaya göre, dünya çapındaki kurumların yüzde 73’ü son 12 ayda güvenlik sızıntılarıyla karşı karşıya kaldı. Shellshock, Heartbleed gibi önemli saldırılar ile dev kurumların başına gelen veri sızıntılarının gündeme damga vurmasıyla, hem içeriden hem de dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı alınması gereken güvenlik önlemleri tartışılıyor.”
“Ayrıntılar atlanmamalı”
Dell standartlarına göre, kurulacak ağın aşağıdaki özellikleri barındırıp barındırmadığına bakmak gerekiyor.
· Tehditlere göre hareket edebilmeli. Değişen BT altyapılarına uygun güvenlik mimarisi önleyici, sürekli tarayan, geçmişi hatırlayan ve öngörülü olabilmeli. Bağlam ve içerik farkında güvenlik altyapıları oluşturulmalı. Bu bağlamda toplanan verilerle güvenliğin her zaman geliştirildiği mimariler oluşturulmalı.
· Kurumların özel ihtiyaçlarını karşılayabilmeli. Kurumlardaki güvenliği sağlayabilmek için bazen onlarca çözüm kullanılırken bazen de tek bir çözümle tüm açıkların kapatılması hedefleniyor. Ancak her iki durumda da yüksek maliyetler, esnek olmayan güvenlik mimarileri, uzun zamana yayılan çözüm süreçleri gibi zorluklar kurumların adım atmasının önüne geçiyor. Kurumlar; sadelik, verimlilik ve bağlantıda kalmayı gözden kaçırmadan uygulanacak kuralları ve ilkeleri belirleyerek, son kullanıcıların kolayca uyum sağlayabileceği güvenlik çözümlerini uygulamalılar.
· Son kullanıcıya tamamen uyumlu olabilmeli. Birçok kurumda güvenlik çözümleri uygulansa da alınan önlemlerin çalışanlar tarafından anlaşılmaması ve kurallara uyum sağlanmaması nedeniyle BT birimleri zor durumda kalabiliyor. Ayrıca çalışanlar kendilerini daha üretken hissettikleri BYOD gibi kavramları hızla benimseyerek güvenliği hiçe sayarak hareket edebiliyorlar. Tüm bu sebeplerden çalışanlara özel eğitimler ve yol gösterici içerikler verilmesi, hem çalışanları tehditler hakkında güncel tutacak hem de çalışanlar nedeniyle ortaya çıkan tehditleri düşürecektir.