Otomotivde elektrik icat oldu petrol bozuldu
Çok uzun süredir fosil yakıtların bu yüzyıl içinde tükeneceği ve doğaya dost yakıtlara ihtiyaç duyulacağı konuşuluyordu. Yeni binyıla gelindiğinde dönüşüm için de ilk adımlar atılmaya başlandı. Özel sektör yatırımları ve devlet politikaları yüzünü yeni nesil yakıtlara çevirdi.Türkiye’de seksenli yıllar sonrası artan şehirlere göç etme eğilimi, tüm dünyanın ortak kaderi olma yolunda hızla ilerliyor. Küresel ısınma ve çevre kirliliğinin getirdiği tarımda verimsizlik, istihdam sorunuyla karşımıza çıkıyor. Bu da şehre göç sebeplerinin temelini oluşturuyor. Şehir nüfusu artarken buna bağlı olarak enerji, ulaşım alanında da günümüzde yaygın şekilde kullanılan fosil yakıt ihtiyacı artıyor.
Fosil yakıtlar dendiğinde bu konuda en zengin olan bölgeler ve bu bölgeler üzerindeki küresel güçlerin ne denli etkili olduğundan bahsetmeye gerek yok. Ancak bu güçler bile fosil yakıta bağımlı olmanın sonsuz bir çözüm getirmeyeceğinin farkında. ABD Başkanı Barack Obama bu yıl elektrikli araç üretimine 2,4 milyar dolarlık teşvik sağlayacağını açıkladı. Hiç gecikmeden teşvikten büyük üreticilere belli paylar veren Obama, 2015 yılına kadar yollarda bir milyon elektrikli araç, yirmi bin elektrikli araç istasyonu ve çok geniş bir istihdam sahası yaratmayı hedefliyor.
Dünyanın en fazla enerji tüketilen ülkesi için durum böyleyken, şehir nüfuslarının hızla arttığı ülkemizde ve gelişen ekonomimizdeki şirketlerimize göz atalım.
Otomotiv sanayinde önde gelen şehirlerimizden Bursa’da Fiat’ın elektrikli aracı Fiorino’nun Tofaş tarafından Ar-Ge’sinin yapılacağı bildirildi. Ayrıca yine Fiat’ın ticari otomobili Doblo’nun elektrikli araca dönüşümü için gerekli çalışmaları da Tofaş üstlendi. 2011 yılında elektrikli araçların seri üretimine geçileceği belirtiliyor. Ancak Tofaş CEO’su Ali Pandır, elektrikli otomobillerin hayatımıza girmesi için henüz zaman geçmesi gerektiğini belirtiyor. Pandır’a göre şu an için fiyatlar yüksek ve otomobillerin 150 km kadar gidebilmesi yüzünden sorun yaşanabilir. Ayrıca Pandır üreticilerin, kurulması gereken en az bin elektrikli araç istasyonunun, servisler ve yan sanayinin dönüşümünün kısa zamanda yaşanamayacağı görüşünde. Türkiye’nin yerini de iyi belirlemesi gerektiğini belirten Tofaş CEO’su, elektrikli araçlarda kullanılan akü veya motor geliştirilmemesi halinde Türkiye’nin şu anda eriştiği yüzde 70’ler civarındaki katma değerin yüzde 15’e ineceğini ifade ediyor.
Bursa’da Renault’nun da Fluence isimli elektrikli aracı üretmeye başladığını, aracın 2011’de piyasada olacağını belirtmemiz gerekiyor.
Bir diğer elektrikli otomobil yatırım haberi de yine Bursa’dan geldi. Brightwell ve Orhan Holding Fransız mühendislik ve elektrikli araç şirketi Synergetic’in yüzde 80’ini 20 milyon avro karşılığında satın aldı. Yapılan açıklamaya göre bu satın almayla Bursa’da elektrikli araç fabrikası kurularak, Tilter ismi verilen üç tekerlekli araçlar üretilecek. 2011 yılı sonunda elektrikli aracın seri üretimine geçileceği bilgisi verilirken, Tilter’ın dünyanın en ucuz elektrikli otomobili olacağı bildirildi. Ali Pandır’ı doğrular şekilde Brightwell CEO’su Alphan Manas da mevcut teknolojilerle ancak üç tekerlekli, küçük araçların fizibil ve uygun fiyatlı olabileceğini söylüyor.
İBB de hazırlıklar başladı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi de yakın zamanda Renault ile şarj istasyonu geliştirme konusunda işbirliği protokolü imzaladı. Buna göre şarj ünitelerinin İSPARK otoparkları, AVM’ler, resmi kuruluş ve özel işletmelerin otoparklarına kurulması için araştırma ve planlama yapılacak. Ayrıca yine İstanbul’da Polonya’dan gönderilen ve test aşamasında olan iki adet elektrikli otobüs de ilerleyen zamanlarda hizmet vermeye hazırlanıyor.
Elektrikli araçlara farklı bir bakış açısı da Türkiye’ye getirilen ilk elektrikli araç Tesla Roadster’ın sahibi Ağaoğlu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu’ndan geliyor. Ağaoğlu tüm şirketlerin elektrikli araçlara geçmesini önerirken, kendi şirketlerinde bu uygulamaya yakın zamanda geçeceklerini açıkladı.
Elektrikli otomobillerin hayatımıza girişinin zamanı tam olarak kestirilemeyebilir ancak ülkelerin ve özel sektörün dünyadaki eğilimi çok da geç kalınmayacağını işaret ediyor. Türkiye’de de özel sektör açısından durum pek farklı görünmezken, belirli bir devlet politikası açıklanmamış olması “acaba geri mi kalıyoruz?” sorusunu gündeme getiriyor. Liberal ekonomik sistemin içinde devletin yerini belirgin şekilde koruduğunu belirledikleri politika ve uyguladıkları teşviklerle açıkça gösteren gelişmiş ülkeleri yakalamanın yolu yeterince sorgulanmıyor. Ayrıca tüm dünyayı ilgilendiren bazı sorular da önümüzde duruyor. Çevreye duyarlı araçları üretirken, kullanım sırasında artacak elektrik enerjisi ihtiyacının nasıl karşılanacağı henüz bilinmiyor.
Uluslararası topluluklar ve şirketlerin yaklaşımı
Avrupa Birliği de 28 Nisan’da Brüksel’de açıklanan kararlarla, iklim değişikliğinin de etkilerini göstermesiyle çevreci dönüşüm çalışmalarına hız verilmesini gündeme getirdi. Temiz ve verimli enerji kullanımı için elektrikli araçların Ar-Ge çalışmaları ve üretimi için teşvik edileceği açıklandı. Ayrıca Avrupa Birliği içerisindeki tüm elektrikli araç istasyonlarının aynı standartlarda olması, araçların içinde bulunan bataryaların geri dönüşüm projeleri de bahsi geçen konular arasında yer alıyor.
Alman Başbakanı Angela Merkel de sadece Almanya’da 2020’ye kadar bir milyon elektrikli aracın yollara çıkması gerektiğini belirtti. Bunun çevre, iklim değişikliği ve yavaşlayan Alman otomotiv sektörü için bir şans olduğunu belirten Merkel, yirmi birinci yüzyılda Almanya’nın en akıllı ve çevreci araçları üretmesi gerektiğini söyledi. Bunun yanında Çin, Japonya ve İsrail’in de yatırımlarını son sürat artırdığını söylemeden geçmeyelim. Devlet politikalarının yanında Toyota, Ford, Nissan ve Volkswagen gibi büyük otomobil üreticileri de elektrikli araçlarını üreteceğini açıkladı. Nissan, Leaf modeliyle bu markaların bir adım önüne geçerek fiyatını yaklaşık 33 bin dolara kadar düşürebildiğini açıkladı. Dört kişilik araç 80kW motor gücü ve 280Nm tork üretim değerine sahipken, tam şarj ile 160 km yol alabiliyor.