Paris saldırılarının ardından: “Liberté ou Sécurité”*
Paris saldırılarının ardından Fransa’da -neredeyse hazırda bekleyen- bir takım güvenlik önlemleri gün yüzüne çıktı. Bu önlemlere göz atıldığında özgürlük ve güvenlik arasındaki ince çizginin bulanıklaştığı, aradaki dengenin azaldığı görüldü. Peki, daha fazla güvenlik için özgürlükten ödün vermek, teknolojinin imkanlarını kısıtlamak doğru mu?
26 Ekim 2001 sabahına uyandığımızda dünyanın tüm seyri değiştirecek bir yasanın ABD Senatosu’ndan geçeceğini kamuoyu pek de bilmiyordu. ABD Başkanı George W. Bush, 11 Eylül saldırılarının ardından olası terör saldırılarının önceden öğrenilmesi ve önlenmesi konusunda önüne gelen yasa tasarısını hızla imzalamıştı. Bu imzanın daha sonra ortaya Edward Snowden’ın çıkaracağı ve tüm dünyadaki istihbarat verilerinin NSA’de toplandığını gösteren belgelerin temelini oluşturduğu o dönemde anlaşılmıştı. Zira NSA’in sonradan tüm özgürlük ihlallerini “PATRIOT” denen bu yasaya dayandırarak tüm dünyadan telefon konuşmaları ve internet kullanıcılarının verilerini depolama, başka ülkelerin gizli verilerini siber saldırı araçları ile temin etmek de dahil olmak üzere özgürlüklere doğrudan müdahale edecek uygulamalara gittiği ortaya çıkmıştı.
Bahsi geçen yasanın 2011 yılında Barack Obama tarafından 4 yıl süreyle uzatılması konusunda mutabakata varıldı ve Obama’nın başarılı iletişim planı içerisinde kısıtlamalar ve istihbarat verilerinin her an toplanmaya devam etmesi göz ardı edildi. NSA, faaliyetlerine bu yeni yasa ile devam ederken 2015 yılında mahkemenin aldığı kararla NSA’in tüm telefon veri toplama programına son vermesi talep edildi. Buna göre NSA, artık dinlemek istediği kişiler için federal mahkemeden izin almak zorunda kalacaktı. NSA’in bu düzenlemelere ne kadar uyduğunu kestirmek güç olsa da Edward Snowden’ın ortaya çıkardığı verilerin ardından geçen 2 yılda hükümetlerin istihbarat güçlerinin arttığı ve demokrasi ile internet özgürlüğünün gölgede kaldığı görüldü. Paris’te yaşananlar ise özgürlüklerin önüne set çekmek isteyen fikre Amerika kıtasının ardından başka bir coğrafyada çok iyi bir zemin oluşturdu.
Güvenlik için özgürlük feda edilir mi?
ABD’dekine çok benzer bir öykü 13. Cuma’da gerçekleşen Fransa’daki saldırılar sonucunda önümüze gelmeye başladı. 129 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıların ardından Fransa’da güvenlik önlemlerinin artırılması ve “önleyici” tedbirler alınması için çalışmalar başladı. Saldırı sonrasında gerçekleştirilen anketlerde ülkede yaşayanların çoğunluğu, “daha iyi bir güvenlik için özgürlüklerinde kısıtlamaya gidilebileceği” fikrine sıcak olduğunu açıkladı. Le Figaro’da yayınlanan ankete göre, bu fikre sıcak bakanların oranı yüzde 84’e kadar çıktı.
Elbette bu fikre karşı çıkanlar da oldu. 2002 yılında Irak’ın işgali konusunda Bush ve dönemin İngiltere Başbakanı Tony Blair’e karşı çıkan Fransa dış işleri bakanı Dominique de Villepin, o dönemde olduğu gibi bugün de benzer ifadeler kullandı:
“Teröre karşı savaş çıkarmak hiçbir zaman başarıya ulaşmayacak bir strateji. Nefret karşısında nefret, savaşa karşı savaşı körükleyen ABD’nin ideolojik yaklaşımına uymamak gerekiyor. Teröristlerin de istediği tam olarak sivil savaşı körüklemek ve bu tuzağa düşmemek için barışçıl bir vizyon ortaya koymalıyız.”
İnternet bağlantısının engellenmesi güvenliği artırır mı?
Yaratılan kamuoyu ve halkın özgürlüğünü güvenliğe değişmeye razı olması güvenlik ve özgürlük arasındaki çizginin bulanıklaştığının ilk sinyallerini vermeye başladı. Le Monde’nin ortaya çıkardığı belgelere göre Fransa İçişleri Bakanlığı, Tor ağına erişimi ve herkese açık WiFi bağlantısını engellemek için çalışmalara başladı. Fransa polisi ve güvenlik güçlerinin internet kullanıcılarını takip etmekte zorlandığı tüm engelleri ortadan kaldırılması için talepte bulunduğu öğrenildi. Özellikle NSA’in istihbarat programının ortaya çıkmasının ardından hızla yaygınlaşan ve kullanıcıların anonim kalmasını sağlayan Tor ağı kullanımını engellemek için çalışmalara gidildiği ortaya çıktı. Tor, 2012 yılından bu yana Çin’de yasaklı olduğu için ülke içerisinde internet bağlantısında kullanılamıyor.
Tor’un yanı sıra IP üzerinden sesli görüşmenin de (VoIP) engellenmesi konusunda da harekete geçildiği belirlendi. Günümüzde birçok kurumsal uygulamanın da temelini oluşturan VoIP için nasıl bir engellemeye gideceği, karşısında oluşacak ekonomik bedel şimdiden merak ediliyor.
Fransa güvenlik güçlerinin Tor ve VoIP dışında engellemek istedikleri bir diğer araç da halka açık olarak sunulan WiFi ağları. Bu ağlara bağlanan kullanıcıları takip etmenin zor olduğuna inanan güvenlik güçleri, iletişim özgürlüğünün temeline oturan internet bağlantısına erişimin kısıtlanmasını planlıyor.
İstihbarat için iletişim ağlarındaki şifreler zayıflatılmalı mı?
Daha fazla veriye ulaşmak için ortaya atılan talepler, kısıtlamaları bile gölgede bırakacak cinsten etki yarattı. Saldırıların ardından Fransa ve ABD’deki istihbarat yetkilileri mesajlaşma hizmetleri ve ağların şifreli iletişim konusunda yetkililere “arka kapı” sağlaması gerektiğini açıkladılar. Aralarında Apple CEO’su Tim Cook’un da bulunduğu teknoloji şirketi liderleri ve aktivistler şifrelemenin zayıflatılmasının çok büyük problemlere yol açma ihtimalinin yanı sıra kişisel mahremiyet ve ifade özgürlüğüne çok önemli bir darbe vurabileceğini açıkladı. Ayrıca şifrelemenin zayıflatılması siber saldırganlar için de fırsat yaratacağı için güvenlik şirketleri ve uzmanları dikkatli olunması uyarısında bulundu.
Tüm dünyada İŞİD’in kullandığı şifreli mesajlaşma sistemleri tartışıladursun Fransa’daki politikacılarda ve güvenlik güçlerinde daha fazla istihbarat ve iletişim kısıtlamasıyla “önleyici” adımlar atılması yönünde büyük bir iştah bulunuyor. Terörist saldırıların genel eğilimine bakıldığında, barış içerisinde yaşam süren halkın negatif etkilendiği birçok kez görüldü. Fransa’da yaşananların ardından tüm Avrupa’da güvenlik önlemleri sıkılaştırılarak kişisel mahremiyet ve ifade özgürlüğünün alanı daraltılmaya çalışılıyor. Hem de her terör saldırısında özgürlüğü biraz daha kısıtlayarak, daha fazla istihbarat verisi elde ederek sonuca gidilmediği görülmesine rağmen…
*Özgürlük ya da güvenlik
Hangi önlemlerin alınması planlanıyor?
Fransa’nın önlem olarak almak istediği konular şu şekilde sıralanıyor:
- Vize şartlarının Suriye ve Irak’tan dönenler, Fransa doğumlu çift uluslu Fransız vatandaşlarına karşı sıkılaştırılması
- Suriye ve Irak’tan dönen Fransız ya da çift uluslu vatandaşların ancak güvenlik güçleriyle uyum halinde hareket etmesi halinde vatandaşlıklarının devam etmesi ve bu kişilere derhal elektronik bilezik takılması
- Terörü öven medya organlarının engellenmesi ve cami ya da diğer dini mekanların basılabilmesi
- 5 bin yeni polis memurunun istihdam edilip diğer bir 5 bin kişinin de diğer güvenlik hizmetleri için çalışmaya başlaması
- Zanlıların daha kolay gözaltına alınması ve cezai şartlara bakılmaksızın gözaltı sürelerinin uzatılması
- Tor ağının ve ücretsiz olarak vatandaşlara sunulan Wi-Fi bağlantısının engellenmesi