Veri merkezleri 2016’da da bulutlu olacak
Mobil cihazların çeşitlenmesi, kullanılan multimedya içeriklerinin her geçen gün daha da artması ve her şeyin interneti gibi konseptlerin iş dünyasına da hızlı bir şekilde adapte olması, veri miktarını önemli ölçüde artırdı.
Bu durum verilerin kontrolünü her zaman olduğundan daha zor bir hale getirirken, bu noktada şirketlerin ve kurumların imdadına bulut çözümleri yetişiyor. Şirketler ve kurumlar veri merkezi alt yapılarını oluştururken bulut çözümlerinden daha fazla faydalanırken, 2016 yılında veri merkezlerini ve buna bağlı gerçekleşecek yatırımları bulut bilişim çözümlerinin şekillendirmesi bekleniyor.
Yapılan araştırmalara göre, 2016 yılında veri merkezi sektörüne bulut bilişimin yön vermesi beklenirken, araştırmalara katılan her 10 BT profesyonelinden 9’u bulut teknolojilerini kullandığını belirtiliyor. Özel bulut çözümleri yüzde 56 oranla en popüler bulut çözümü olarak dikkat çekiyor. Araştırmaya katılan her 10 BT profesyonelinden 1’i gelecek 12 ay içinde diğer bulut çözümlerini değerlendirmeyi planladıklarını belirtiyor. Şu anda herhangi bir bulut çözümü kullanmayanların da yaklaşık yarısı bulut bilişime geçmeyi planladıklarını söylüyor.
Araştırmaya katılan her 4 Türk yöneticiden 1’i kurumsal verinin buluta taşınmasındaki en büyük sebep olarak devamlı artan veri hacmini gösteriyor. Bu rakam İngiliz yöneticiler arasında yüzde 65’e düşüyor. Dış kaynak kullanımı, sürdürülebilirlik açısından da büyük önem taşıyor. Her 3 katılımcıdan 1’i, veri merkezi ihtiyaçları için dış kaynak olarak operatör seçmelerindeki en önemli üç kriterden birinin yeşil enerji hedeflerini tutturmak olduğunu belirtiyor. Hali hazırda veri merkezi hizmeti için dış kaynak kullanan profesyoneller için diğer önemli kriterler; dayanıklılık, çalışma zamanı, istihdam maliyeti ve ölçeklendirme olarak sıralanıyor.
Maliyet, değişen iş ihtiyaçlarına göre şekillenen veri merkezi hizmeti satın alma sürecinde yüzde 62 oranla hala önemli bir kriter olarak gösteriliyor. Hali hazırda veri merkezi ihtiyaçları için dış kaynak kullanan katılımcıların belirttiği diğer önemli unsurlar, fiziksel güvenlik, bilgi ve deneyim seviyesi, genişleme, dayanıklılık ve tesisin konumu.
Doğru alt yapıyı kurmadan başarıya ulaşmak imkansız
Günümüzde veri merkezi ve yatırımından önce sağlam bir alt yapı oturtmak gerekiyor. İhtiyaç analizini doğru bir şekilde gerçekleştirmeyen yapılar, ilerleyen süreçte önemli zorluklarla uğraşmak zorunda kalırken, bu hem zaman hem de maliyet yönünden büyük zararlara sebep olabiliyor. Bu doğrultuda doğru veri merkezi stratejisi, toplam riskleri, yatırım maliyetini ve veri merkezinin değişen ihtiyaçlara cevap verebilme çevikliği arasındaki hassas dengeyi kurmak zorunda olduğunun altını çizmek gerekiyor. Veri merkezi altyapıları, beklenen işlevlerini yerine getirebilmek için güvenli, yedekli, kolay yönetilebilir ve enerji verimliliği yüksek olacak şekilde tasarlanıp kurulmalı.
Hızlı büyüyen ve dinamik bir yapıya sahip şirketler ve kurumlar, ağ alt yapılarının genişleyebileceğini göz önünde bulundurularak altyapı planlaması için işin gerekliliğini kapsayacak bir kablolama ürününü seçip, devamında modüler bir sistemi destekleyerek bu konuda kendilerine önemli bir avantaj sağlayabilirler.
Bu süreçte doğru ihtiyaç analizi yapmayıp, yanlış alt yapı tercihinde bulunan şirketler ve kurumlar, orta ve uzun vadede ihtiyaçları karşılamakta zorlanacak ve yeni bir alt yapıya ihtiyaç duymaya başlayacaktır. Bu durum şirketlere ve kurumlara hem zaman hem de maliyet zararı olarak eri dönerken, çok daha önemli sorunların oluşmasına da ön ayak olacaktır.
Veri merkezleri hızla artıyor
Avrupa’da veri merkezlerini artırmaya yönelik hamleler yapmaya başlayan Google, Microsoft ve Facebook gibi teknoloji şirketleri, yaptıkları yatırımlarla birlikte hem Avrupa’daki kullanıcılarının verilerini, kıta üzerinde de korumaya başlarken, artan veri trafiğini çok daha rahat ve yerinden kontrol edebilme olanağı yakalamak istiyorlar.
Bunun yanı sıra geçtiğimiz yıl özellikle Rusya ve Çin, ülkelerinde faaliyet gösteren küresel çaptaki şirketlere “Rusya ve Çin’de veri merkezi açma” zorunluluğu getirirken, bu durum ilerleyen süreçte bu şirketlerin üzerinde önemli bir baskı yaratmaya başladı. Ülkelerinde üretilen verilerin, olduğu yerde kalmasını savunan Rus ve Çin Hükümetleri, bu konuda taviz vermezken, birçok şirket bu ülkedeki faaliyetlerini kısıtlamaya başladı.
Bu doğrultuda başta Avrupa olmak üzere dünya genelinde veri merkezi sayısında önemli ölçüde artıl beklenirken, ilerleyen süreçte veri trafiğinin artacağını da göz önünde bulundurursak, 2016 yılında veri merkezi teknolojilerinde de önemli gelişmeler yaşanacağını ön görebiliriz.
Türkiye’de yüksek vergiler dikkat çekiyor
Ülkemiz veri merkezleri konusunda dünya geneline baktığımızda hem ağ alt yapı kalitesi bakımından hem de yasal mevzuatlar bakımından yeterli seviyeye ulaşamadığını görüyoruz.
Telkoder tarafından veri merkezlerinin ülkemizde karşılaştığı sorunları ve çözüm önerilerini hazırladığı “ Veri Merkezi İşletmeciliği Raporu” ile de ortaya konan bu durum, Türkiye’nin hem yasal mevzuatlara hem de ekonomik teşviklere ihtiyacı olduğunu ortaya koyuyor. Veri merkezlerinin Türkiye’deki öneminin gün geçtikçe katlanarak arttığının belirtildiği raporda, hiçbir devlet teşviği olmaması ve yüksek vergi rejimine rağmen 2012-2013 yıllarında Türkiye’de veri merkezi sektörünün ortalama yüzde 26,58 oranında büyüdüğünü ortaya kondu. Türkiye’nin 2011 yılında sunucuların yer aldığı alan bazında yüzde 60 büyüme hızıyla dünyada ilk sırada aldığı, 2012 yılındaysa bu alanın yüzde 22 arttığı ifade edildi.
Türkiye’de kullanılan veri merkezi tesis alanının 70 bin metrekare , sunucuların yer aldığı alanın ise yaklaşık 12 bin metrekare olduğunu belirten raporda, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla ile toplam veri merkezi alanı oranlandığında ülkemizin dünya ortalamasından çok geride kaldığı ortaya konuldu.