Nesnelerin interneti ile güvenli güce olan ihtiyaç artıyor
Bir teknoloji şirketi 2009 yılında, internete bağlı akıllı araçlar ve makinelerin sayısının, internet kullanan insan sayısını aşacağını söylüyordu. Bu teknoloji şirketinin öngörüsüne göre en büyük potansiyel, daha fazla makine ya da diğer eşyaları internete bağlamakla ortaya çıkacak değildi. Ancak insanları, süreçleri, verileri ve eşyaları bir ağ oluşturmak üzere bir araya getirmenin toplam faydası, çok daha değerliydi. Bu şirket bu konsepte “Herşeyin İnterneti” adını verdi.
Herşeyin İnterneti kavramı altında bu şirket 2020 yılında endüstriyel kullanımı olan akıllı makineler ve algılayıcılardan, tekstil ya da paketlemedeki mikro algılayıcılara kadar her şeyi kapsayacak şekilde yaklaşık 27 milyar akıllı eşyanın internete bağlı olacağını öngörüyordu.
Bu öngörünün ve Herşeyin İnterneti kavramının gerçekleşmesi için potansiyel vardı ve bu şirketin üst düzey yöneticisi bunun olabilmesi için bağlantının da ötesinde, geçerli bilginin, doğru insanlara doğru zamanda iletilmesi gerektiğini söylüyordu.
Nesnelerin İnterneti konusunu araştıran diğer gözlemciler de aşağı yukarı aynı şeyleri söylüyor. Evet, akıllı makineler ve bağlantıya ihtiyacımız var. Ancak aynı zamanda yönetim ve mevcut etkinliğin işlenmesi için bir yazılıma ve tüm bunların anlamlı bir hale getirilebilmesi için Büyük Veri analizine de ihtiyacımız var. Bütün bunların yanı sıra, Nesnelerin İnterneti için bir başka desteğe daha ihtiyacımız bulunuyor: Birbirine bağlı cihazlar için, emniyetli güç ve gerçek zamanlı bilgi akışının sağlanmasına…
Nesnelerin İnterneti ile öncelikle veri merkezlerinde ve müşteri tarafındaki bilgi işleme cihazlarında gerçekleşen bilgi ve işleme sayesinde bir çağ atlıyoruz. Bilgi, makineler ve nesnelerin içinde sınırda yaşayacak. Sonuçta, bu sınırın korunmaya ihtiyacı var.
Nesnelerin İnterneti kavramı ilk çıktığında 2020 yılında 27 milyar eşyanın internete ve birbirine bağlı olacağı öngörülüyordu. Bugün bu rakamın daha da yukarı çıkacağı düşünülüyor. Bilginin makineler arasında durmadan aktığı bir çağda, bağlı olduğu gücün kaybı neye mal olur? Konuyla ilgili Schneider Electric'in görüşleri şu şekilde:
“Bu durumda firmalar, yüksek erişebilirlik, dijital ekipmanlar için etkin soğutma ve emniyetli güç arayüzü sağlayan ‘Güvenli Güç’ çözümlerini sunuyor. Bunun için, veri merkezi teknolojisi ve izleme sistemleri, güç koruma ve soğutma ekipmanı, emniyetli elektrikli mimari bilgisi ve veri merkezi izleme sistemleri, bina kontrolleri ve güvenlik sistemleri ile entegrasyon gibi bazı uzmanlık alanlarının devreye girmesi gerekiyor.
Bu sınırda duran bilginin korunması ihtiyacı sadece uzmanlık isteyen alanlarda üretim ile sınırlı değil. Bu ihtiyaç, sağlık, ulaşım, denizcilik sektörü, dağıtım tesisleri veya havaalanları ve raylı sistemler gibi diğer uzmanlaşma alanları olan sektörlerde de giderek artıyor. Bu sektörlerde ve diğerlerinde dijital ekipman, kesintiye veya kayba uğramadan ya da tehlikeye girmeden, sürekli akan bir bilgi üretiyor.
Şüphesiz bilgi güvenliği, içinde bulunduğumuz bu yeni çağda bizleri en çok ilgilendiren şeylerden biri. Control Engineering dergisinin yaptırdığı araştırmaya göre, katılımcıların yüzde 46’sı kontrol sistemlere yönelik siber güvenlik tehdidini yüksek önemde gördüğünü belirtirken, yüzde 58’i ise bu tehdit ile ilgili olarak hassasiyet değerlendirmesi yaptığını söyledi. Ancak, Herşeyin İnterneti kavramının çıktığı ilk günden bu yana, anahtar önkoşul emniyet. Makinelerden analize giden veri akışı, güç koruma ve kullanılabilirlik çıtasını yukarı çıkardı ve bu nedenle her zaman “çalışır durumda olmaya” ihtiyaç duyacak.”