Robotlar çiftçiliğe başladı
Japonya’da tamamen robotların yöneteceği, dünyanın ilk roboçiftliği SPREAD adlı şirket kuruyor. 47,300 square feet alanda yılda 11 milyon adet marul yetiştirilecek. İlk mahsulün 2017 sonbaharında alınması planlandı. İşletmede işçilik giderleri % 50 azalacak. Bu kadar büyük bir tesisin inşaatı için gereken masraf % 25 azalacak. Tesisin enerji ihtiyacı % 30 azalacak. Tesiste, tohumların ekilmesini işçiler yapacak, ama geri kalan bütün süreç robotlara bırakılacak. Burada sihirli sözcük: Sürdürülebilirlik.
SPREAD’in bu konuda zihni berrak. Güvenli gıdayı istikrarlı bir şekilde üretmek ve tüketiciye sunmak, sosyal bir sürdürülebilirlik. İş yönetimi olarak yine istikrarlı karlılık sağlamak, ekonomik bir sürdürülebilirlik. Çevreyi koruyan, doğal kaynaklara saygılı tutum ise çevresel sürüdürülebilirlik.
Bunu da şöyle sağlayacaklar: Kullanılan suyun % 98’i geriye dönüşle yeniden kullanılacak. Her bir marul için 0.11 litre su harcanacak. Normalde, tek bir marulun yetiştirilmesinde 0.85 litre harcanıyor.
Avustralya’da Port Augusta yakınlarında çöl kadar kurak bir arazide kurulan 2 bin metre karelik Sundrop Farm’da yenilikçi yöntemlerle domates yetiştiriliyor. Hollandalı Reinier Wolterbeek ve Philipp Saumweber’in tesisi, en olmadık coğrafyada bile tarım yapılabileceğini gösteren ibretlik bir girişim.
Suyu, bir kilometre uzakta denizden boruyla alıyorlar. Tuzu ayırmak gerek tabii. Tuzlu suyu, içinde termal yağ bulunan (toplam uzunluğu 70 metre) boruların üzerinden geçiriyorlar. Borular, gün boyu güneşi izleyen panellerle 160 dereceye kadar ısıtılıyor. Tuzlu su kaynıyor, ve buharlaşıyor. Bundan, içilebilir su elde ediliyor. Ama işin ikinci kısmı var: Kurak çorak coğrafyada 48 dereceye kadar yükselen sıcakta, tesisin ısısını ayarlamak. Bunun için ise, tuzlu suyu oluklu mukavva duvarlardan akıtıyorlar. Su buharlaşırken, büyük vantilatörler, buharı serin hava olarak tesisin içine yayıyor. Tıpkı, yazın sıcakta vücudun terleyerek iç ısıyı koruması gibi.
İşin bir de üçüncü aşaması var: Tohumlar nasıl döllenecek? Avustralya arıları domates çiçeklerini sevmiyormuş. Arı, çiçekten çiçeğe dolaşmayınca döllenme de yok. Hollandalı girişimcilerin buldukları çare, bitkileri “heavy metal” bangır müzikle sarsmak. Vibrasyonla sarsılan çiçekler havada uçuşmaya başlıyor. İşte, arısız döllenme…
Çevreyi koruyan, doğal kaynakları israf etmeyen bu domates üretim tesisini şimdi 8 hektarlık bir seraya dönüştürmek için bürokratik işlemlere başlamışlar. Şimdilik en çözemedikleri sorun, tesisi “merak edip” içine dalan kangurular.