ENDÜSTRİ 4.0 ÜZERİNE ÜÇ GÖRÜŞ
Alman imalat sektörünün rekabet gücünü artırmak amacına yönelik olarak 2011 yılında ortaya çıkan Endüstri 4.0 kavramı, diğer ülkelerin de dikkatini çekmeye başladı ve Davos’da toplanan Dünya Ekonomik Forumu’nun bu yıl odak konusu oldu. Konuyu, Davos 2016 öncesinde, Ocak yazımda ele almıştım (http://bit.ly/21C5gXF).
Dar bir bakış açısı ile, Endüstri 4.0 için, siber-fiziksel sistemlerin fabrikalara entegrasyonu denebilir. Siber-fiziksel sistemlerden kasıt, özetle, internet üzerinden birbirleriyle iletişim içerisinde olabilen “akıllı” (yapay zeka sahibi) makineler ağıdır. Şimdiki, robotların ve otomasyonun kullanıldığı imalat sistemlerinden temel farkı internetin devreye girmesi ile ağ ve “akıllı” kavramlarının yer almasıdır diyebiliriz. Başka bir deyişle, daha çok tüketicilerin hizmetinde günlük yaşam için (buzdolabındaki yiyecekler, evin ısıtması, kahve makinesinin çalışması vs) kullanılan nesnelerin interneti kavramının, fabrikadaki “akıllı” makineler için kullanıldığı bir sistemden söz ediliyor.
Böyle fabrikalar kurmaya yönelik hizmet satmak isteyen danışmanlık firmaları, hızla Endüstri 4.0 kavramına sahip çıktılar. Örneğin, Accentura (http://bit.ly/1KEMPIp), Boston Consulting Group (BCG) (http://bit.ly/1RvghEj), KPMG (http://bit.ly/1RvghEj), … İnsan unsurunu tamamen yok saymasa da, danışmanlık firmalarının teknoloji merkezli bir yaklaşımı benimsemesi doğal. Böylece, imalat sektöründe verimlilik (yani, daha az işgücü ve enerji girdileri ile daha fazla üretim) artışı sağlanacağı, dolayısıyla Endüstri 4.0 sayesinde rekabet gücünün artacağı, danışmanlık firmalarının teknoloji merkezli görüşünü özetliyor.
İkinci görüşü ise şu cümle özetliyor: “[Endüstri 4.0 ile] insanı ön plana alan ve güçlendiren bir gelecek şekillendirebilmeliyiz” (http://fam.ag/1OgA4u0). Bu cümle, Dünya Ekonomik Forumu kurucusu ve başkanı Klaus Schwab’a ait. Endüstri 4.0 temalı Davos 2016 öncesi, Schwab konunun bu bakış açısıyla ele alınması gerektiğini vurgulamış. Nitekim, Davos 2016’nın ilk günündeki panelin adı “Future of Growth: Technology-Driven, Human-Centered” (Büyümenin Geleceği: Motorunda Teknoloji, Merkezinde İnsan” (http://bit.ly/20gT2oC). Sadece sanayi temsilcilerinin değil, bir akademisyenin ve uluslararası bir işçi sendikası genel sekreterinin de katıldığı bu panel, “insan-merkezli” kavramına anlam ve içerik kazandıran genel ekonomik ve sosyal politikalara da ışık tutuyor. Klaus Schwab’ın 200 sayfalık “The Fourth Industrial Revolution” başlıklı kitabı da, bu devrimin teknoloji dışındaki boyutlarına dikkat çekiyor.
Üçüncü görüş ise, Endüstri 4.0 iddialarının abartı veya aldatıcı reklam niteliğinde olduğu yönünde. Örneğin, Gartner Group’un 2014 araştırmasına göre, Endüstri 4.0 bağlamında söz konusu olan teknolojiler ancak 5-10 yıl sonra uygulamaya konulabilir (http://bit.ly/20gT2oC). Diğer bir örnek de Eugene Kaspersky’den: Endüstri 4.0’yi gerçekleştirebilecek teknolojiler ve protokoller eski ve siber-güvenlik konusunda yetersiz (http://gtnr.it/1swZR7r).