Televizyonum yanımda, oh ne âlâ!
Yeni eğilim mobil cihazlardan TV seyretmek.Yanımızdan eksik etmediğimiz mobil cihazlardan TV seyretmek son yıllarda yeni bir eğilim olarak karşımıza çıkıyor. Avuca sığan video oynatıcılardan, cep telefonlarından, dizüstü bilgisayarlardan sevdiğimiz televizyon programlarını, video klipleri, filmleri, dizileri, maçları tekrar tekrar izlemek keyif veriyor. Söz konusu eğilim alışkanlıklarımızı da değiştiriyor. Daha önce odanın bir köşesinde duran ve orada bulunan herkesin hemfikir olsa da olmasa da seyretmek zorunda kaldığı TV yayıncılığı gitgide kişiselleştiriliyor. Benim bilgisayarım, benim telefonum kavramlarının yanına şimdiden benim televizyonum kavramı da eklenmiş gibi gözüküyor. Avrupa Birliği Komisyonu çoktandır bu gidişin farkında ve mobil şebeke operatörlerini, avuç içi cihazlardan sayısal televizyon yayıncılığı yapma konusunda cesaretlendirmeye çalışıyor.
Ama ne var ki 4 yıl önce ilk deneysel mobil TV yayınları servise konulmuş olsa da, bunca zamandır 4 milyondan daha az kullanıcı bu teknolojiyi kullanarak mobil televizyon yayınları izlemek için elini cüzdanına götürdü. Bir başka deyişle, gelinen noktada yaygınlık her bin cep telefonu kullanıcısından bir tanesi bile değil. Zaten, kullanım yoğunluğu da eşit dağılmaktan çok uzak. Kullanıcıların çoğu 2005 yılının Mayıs ayından beri İtalya’da, 2006 yılının Haziran ayından beri Güney Kore’de mobil TV servisi alan abonelerden oluşuyor. ABD’nin iki büyük operatörüyle anlaşan MediaFLO bile 2010 yılına başlarken sadece 200 bin abonesinin olduğunu söylüyordu.
Öte yandan, artık birçok yonga üreticisi yeni geliştirdikleri alıcılar sayesinde analog olsun, sayısal olsun karasal TV yayınlarını kullanıcıyla düşük enerji tüketerek buluşturabiliyor. Zaman içerisinde daha da düşük maliyetlere inince, mobil TV yayıncılığı yapan operatörlerin karasal TV yayıncılığı yapan operatörlerle rekabet edebilmeleri için normal yayın akışları yerine zengin ve farklı içerik oluşturmaları gerekecek. Söz konusu içeriklerin evinde olmayan kullanıcının taleplerini karşılayacak yapıda ve kendilerine has özelliklerinin olması beklenecek.
Bununla beraber, izleyici alışkanlıklarına bakıldığında gelişmiş pazarlarda önemli değişiklikler göze çarpıyor. Örneğin, sayısal video kaydediciler (DVR) ya da BBC’nin iPlayer’inda olduğu gibi çevrimiçi uygulamalar TV sektöründe yenilikler olarak niteleniyor. Bunun belli başlı nedeni, bellek kapasitelerinin artması ve Wi-Fi kapsama alanlarının artık hemen her yeri bir battaniye gibi örtmesidir. Böylece, kullanıcıların bulundukları ortamda bir şekilde Wi-Fi bağlantısı kurarak TV yayınlarını izleyebilme olanağına kavuşmalarıdır.
Türkiye, Wi-Fi erişim noktalarının yaygınlığı bakımından bugün dünyada hatırı sayılır bir pozisyona geldi. Bu alanda belirli bir süredir yatırım yapan TTNET, 81 ilde 8 binden fazla erişim noktasıyla Türkiye’yi Avrupa’da dördüncülüğe, dünyada beşinciliğe taşıdı. Yatırımlar bu hızla devam ettiğinde ülkemizin daha üst sıralara çıkması çok uzun zaman almayacaktır.
İngiltere’de iPlayer
TV üstünden internet mi, internet üstünden TV mi? Bu soru bir süredir anlamını yitirdi. 2007 yılının Noel akşamı yayın hayatına başlayan iPlayer aslında bir internet televizyonu ve radyosu. 2008 yılından bu yana sürekli yenileştirilerek kullanıcılara daha ilginç ve kullanışlı özellikler sunmak isteyen BBC uzmanları en son olarak bu yılın Mayıs ayında ‘Tavsiyeler’ (Recommendations) özelliğini ekledi. Müşteri memnuniyetini artırmak için anlık müşteri hareketlerini arka planda izleyip, değişik algoritmalarla analiz ediliyor ve genel eğilimler ortaya çıkarılarak, müşterinin bir sonraki izlemesinde beklentiler karşılanıyor.
Doğrudan ya da dolaylı veri toplayarak, müşteri ile birlikte müşterinin isteklerini yerine getirmeyi amaçlayan bu uygulama, müşterinin bir içeriği izlerken onu iyi-orta-kötü olarak değerlendirmesini sağlıyor. Sevdiği ve sevmediği içerikler hakkında bilgi topluyor. İki farklı içeriği kıyaslaması isteniyor. Sevdiği içeriklerden bir liste oluşturmasına yardımcı olunuyor. Müşterinin içeriği çevrimiçi satın alırken hangi konularla ilgilendiği kayıt altına alınıyor. Hangi saatlerde izlemeyi tercih ettiği istatiksel olarak değerlendiriliyor. Hangi içerikleri satın aldığının bilgisi toplanıyor. Müşterinin takip ettiği sosyal iletişim ağları dikkate alınıyor.
2009 yılında elektronik oyunlara ağırlık veren iPlayer tasarımcıları Sony ile işbirliği yaparak PlayStation3 ve Nintendo Wii uygulamalarını da kullanıcılara sundular.
Türkiye’de Tivibu
Bizde de televizyon alışkanlıklarını kökten değiştiren gelişmelere tanık oluyoruz. Örneğin, bu yıl, Şubat sonunda, tasarımını tamamen Türk mühendislerinin geliştirdiği Tivibu kullanıcısıyla buluştu. Web TV olarak nitelendirilen Tivibu kısa sürede benimsenerek, başarı hikayeleri oluşturmaya başladı. Mart ayı sonuna dek 100 bin, yılın ortasına kadar 300 bin aboneye ulaştı. iPlayer’da olduğu gibi kaçırılan programları her hangi bir yere kaydetmeksizin tekrar tekrar izleyebilmek kullanıcılar için klasik TV yayıncılığına göre artı değer oldu. Benzeri şekilde belirli bir süre için filmleri geriye sarabilme sadece çok gelişmiş ve pahalı TV cihazlarının özelliği olmaktan çıkıp basit dizüstü bilgisayarlarda uygulanabilir bir özellik haline geldi. Kayıt cihazlarından başka DVD oynatıcıları da sehpalarda tozlanmaya bırakan Tivibu’nun geniş film, dizi, müzik arşivleri (videotheque) kullanıcıların oturdukları yerden dilediklerini izleyebilmelerine olanak vermeye başladı.
Tivibu’nun başarısının arkasında yatan en önemli unsurlardan birisi sadece klasik TV yayıncılığına göre daha çekici özellikleri sunuyor olması değildir. Bunu internete bağlanılabilen her yerden sunuyor olmasının da önemi büyüktür. Böylece, kullanıcılar özgürce, hem diledikleri yerden, hem de diledikleri program, film, videoklip ya da diziyi seyredebilmekte, izlemeyi grup davranışı olmaktan çıkarıp kişiselleştirebilmektedir. Elbette zaman içerisinde daha eklenecek bambaşka yeni özellikler de olacaktır. Bunlardan birisi de yakın bir zamanda sinemalarda gösterilen bir filmin, Avatar’ın ardından yeni eğilim olarak TV dünyasına da bulaşan 3 boyutlu görüntü özelliğidir.
TV’nin geleceği
TV, artık TV ekranından çıktı, cep telefonu, video oynatıcı, dizüstü bilgisayar, hatta sayısal fotoğraf çerçevelerine girdi. İnternete her yerden bağlanmak zorunlu ihtiyaç oldu. Oyunlar TV ile bütünleşti. Kuşkusuz herkesin zevki, merakı, eğlence anlayışı, ilgi alanı farklıdır. İlk kez kullanıcılar kendilerine özel kombinasyonu tek bir ortamda toplayabiliyorlar. Bu ortam web TV’dir. TV yayıncılığı şimdiye dek bilgisayar ve mobil iletişim endüstrisinin hep arkasında kalmıştı. Çünkü oligopolistik bir ortamda, sıkı denetimlerle kullanıcıya ulaşılabiliyordu. Web TV ile TV de özgürleşti. Yayıncılar IT olanaklarını kullanarak abonelerine doğrudan ve dolaylı olarak daha derin dokunmaya, onların taleplerini daha iyi ve daha hızlı anlamaya başladılar. Böylece izleyiciler içerik üretenlerin peşinden giderken, içerik üretenler izleyicilerin paşinden koşturmaya başladı. Genç kuşaklar ise ‘Bedelini ödersen, iyi içeriği izleyebilirsin.’ yaklaşımını benimsedi. TV yayıncılığında herşeyin bedava olduğu bir dünyanın sonuna yaklaşıldı.