İnovasyon ve Girişimcilik 101
Küresel hamburgeci McDonald’s nasıl McDonald’s oldunun öyküsünü beyaz perdeye Michael Keaton taşıyor. Ülkemizde hep ah-vah ettiğimiz inovasyon ve girişimcilik için alfabe niteliğinde bir öykü bu: Birinin fikrini daha geliştirerek, ortaya daha yenilikçi bir ürün hizmet çıkartmak.
Ray Kroc adlı 52 yaşında, emekliliğe doğru gitmekte olan bir McDonald’s bayisinin, zekasını, hırsını, sabrını, inatla kullanması sonucunda 2.7 milyon USD ödeyerek McDonald’s’ı satın alarak küresel bir imparatorluğa dönüştürmesi. Ray Kroc, yasal olsa bile ticaret ahlakına uymayan bazı girişimlerle bunu sağlıyor. Kroc, 1984’te öldüğünde sadece ABD’de 7,500 restoranı ve 31 ülkede şubesi olan 8 milyar USD ciro yapan bir küresel markanın sahibiydi. 1984’ten bugüne McDonald’s daha da büyüdü.
Ray Kroc’un bu işe başlarkenki vizyonu ders gibi: “McDonald’s, Amerika’nın yeni kilisesi olabilir. Sadece Pazar günleri değil, hergün açık olacaktır.” Şirketi 1940’ta kuran, sakin, gösterişsiz, küçük olsun benim olsuncu Richard ve Maurice McDonald kardeşler, üzerlerine buldozer gibi gelen Kroc’a direnemiyor, şirketi ona satıyor.
Kroc’un McDonald’s’ı küresel bir işletmeye dönüştürme ilkelerini sosyolog George Ritzer, McDonaldlaşma sözcüğüyle tanımlamıştı. Müşteriye hızlı doyum sağlamak (etkinlik). Nicelik eşittir nitelik (hesaplanabilirlik). Standart hizmet (öngörülebilirlik).
Standart personel (kontrol)… Zaman içinde bu sözcüğün bir türevi, başka işletmeler için de kullanıldı. Örneğin, “öğrencilerin, zihinlerini fazla yormadan, kendilerini adamadan, zahmetsizce eğitimlerine devam ettikleri” üniversitelere “fast food üniversite” denildi.