Bölgesel Eşitsizlik ve Türkiye
OECD’nin yeni yayınlanan Bölgelere Bakış Raporu’ndan (Regions at a Glance 2016) Türkiye’ye dair bir iki veriyi cımbızla çekince görülen manzara:
Ülkemizde işgücü içinde lise ve önlisans eğitimi alanların oranı (2014 verilerine göre) % 40. OECD ortalaması % 74.3.
Ülkemizde en gelişmiş bölgede genişbant internete erişim oranı % 63, az gelişmiş bölgelerde % 27.1’e kadar iniyor. Türkiye ortalaması % 46. OECD ortalaması % 69.8.
Kişi başına satın alma gücü paritesi, ülkemizde en gelişmiş bölgede 7,798 Dolara kadar çıkıyor. En az gelişmiş bölgede 3,137 Dolara kadar iniyor. Ülke ortalaması 5,779 Dolar. OECD ortalaması 17,916 Dolar.
Eşitsizlik sorunu sadece ülkemizle sınırlı değil. Sorun, her yerde. 2013’te Fransız iktisatçı Thomas Piketty, 700 sayfalık “21’inci Yüzyılda Kapital” adlı kitabında konuyu ele almıştı. 2014’te İstanbul’a geldiğinde söylediği bir çok şey arasından –yine cımbızla- şunlara bakınız:
“Uzun vadede ekonomik büyümeyi sağlamak için eşitsizliklerin aşırı düzeye çıkmaması gerekir. Aşırı eşitsizlikler hem sosyal mobiliteyi olumsuz etkiler hem de güç paylaşımında dengesizlik yaratır. Türkiye gibi gelişen ekonomilerde, büyük servetlerin çok daha hızlı büyümesi aslında önemli bir sorun teşkil ediyor. Türkiye'deki milyarder sayısı rekor seviyelere ulaşmış durumda. Japonya'dan daha fazla milyardere sahipsiniz, öte yandan GSYH'nız Japonya'nın yüzde 20'sine denk. Bu da ülkedeki eşitsizlik düzeyini ortaya koyuyor. Türkiye'nin öncelikle gelir ve servet konusunda daha fazla şeffaflığa ihtiyacı var. Ancak bu sayede ekonomideki güçlü büyümenin toplumun farklı gruplarına fayda sağlayıp sağlamadığını izleyebiliriz. Şeffaflık olmadan, izlenmesi gereken politikalara yönelik demokratik ve güvenilir bir tartışma ortamı sağlanamaz. Ekonomik büyüme herkese fayda sağlamalı, aksi takdirde milliyetçilik yükselir, hatta Avrupa Para Birliği bile dağılabilir.” (21.11.14)