Eğitim, dijital devrimle kabuk değiştiriyor
Doğa Okulları, kampüs sayısını artırırken, öğrencilerin proje geliştirme yetkinliğini geliştirmek için yeni adımlar da atıyor.
Doğa Okulları, farklı kampüs konseptleri ile öğrencilerine yetkinlik kazandırıp, eğitimde ezberi bozarken, dijital çağın gereklerine uygun yenilikleri de hayata geçiriyor. Bunlardan biri, lise öğrencilerinin de girişimcilik kültürünü öğrenmesini hedefleyen İnkübasyon Merkezi. Doğa Okulları Bilgi Teknolojileri Koordinatörü Ömer Ömeroğlu, bu merkez ile ilgili bilgiler paylaşırken, yeni projeleri hakkında da sorularımızı yanıtladı:
İnkübasyon Merkezi’nin hangi kampüste kurulması hedefleniyor?
Merkezimizin Bahçeşehir Kampüsü’nde kurulması hedefleniyor. Kampüsteki 1500 m2’lik alanı yaklaşık 30 kuluçka odasına dönüştürüp öğrencilerimizin proje ve girişim fikirlerini ticari bir değere dönüştürmelerine imkân sağlayacağız. Gençlerin özellikle teknoloji odaklı projeler geliştirebilmesi, bu projelerin kurumsallaşması, teşvik ve desteklerden faydalanabilmesi için onlara yol gösterecek mentorlarımız, merkezimizin yönetim kurulunu oluşturacak. “Bir proje nasıl yazılır, KOSGEB’ten veya İŞGEM’den nasıl kabul görür, nasıl bir süreç izlemen lazım?’’ gibi konuları öğrencilerimize anlatacak, kısacası onları hayata hazırlayacağız. İnkübasyon Merkezi’yle daha lise çağındaki bu çocuklar projelerine destek olmak isteyen melek yatırımcılarla tanışma fırsatı bulacak. Bahçeşehir Kampüsümüz öğrencilerimizin bu süreçte ihtiyacı olacak altyapı, eğitim ve iş geliştirme desteğini sunacak. Tüm bunları finansal amaç gütmeden, çocukları bu işe sevk edebilmek, onların yeni bir şeyler üretmelerini sağlamak ve yeni nesle girişimcilik bilincini aşılamak istiyoruz. Küresel bazda pek çok üniversite, kurdukları kuluçka merkezleriyle gençlere bu eğitimi veriyor, ama ben üniversite yaşlarının bu eğitim için çok geç olduğunu düşünüyorum.
Neden?
Yeni nesil çok hızlı gelişen ve değişen bir dünyaya hazırlanıyor. Bu yüzden girişimcilik, sosyal sorumluluk, proje üretme ve geliştirme ruhu çok daha erken yaşlarda kazandırılmalı. Ben artık CV ile işe alım yapmıyorum, dijital bir portföyünüz olması lazım. Yurtdışında bir üniversitenin sizi kabul edebilmesi için okulda ne kadar derece yaptığınızdan çok, ne kadar proje ürettiğiniz, ne kadar sosyal sorumluluk taşıdığınız, hangi spor branşıyla, sanat dalıyla ilgilendiğiniz, kaç tane etkinlikte yer aldığınız önemli. Yani akademik başarıdan öte, öğrencinin sosyal anlamda kendini ne kadar gerçekleştirebildiği daha çok dikkat çekiyor. Biz İnkübasyon Merkezi’yle öğrencilerimize bunun gibi tamamlayıcı unsurları da sunmak istiyoruz.
Bu tarz oluşumlara başka nelerin eklenmesi söz konusu?
Konsept okullarda önümüzdeki yıl bir yenilik yapabiliriz. Ama hepsinden önemlisi, şu an destek olacak öğretmen kadrosunu oluşturmak. Bu yıl öğretmenlere ağırlık veriyoruz. Öğretmenlerimizin dijital dünyanın bir yerine dokunuyor olması lazım. Öğrenci nesline daha yakın kadroyla çalışıyoruz. Ama bunun artık yeterli olmadığını düşünerek, 2017’de ‘’Doğa Teknoloji Akademi’’ adıyla bir yapı kuracağız. Bu yeni oluşumla Turkcell Akademi, Pearson ve Microsoft Akademi’nin müfredatlarıyla öğretmenlerimize yönelik dijital dönüşüm hareketi başlatacağız. Öğretmenlerin büyük bir kısmının bu eğitimi almasını istiyoruz. Bu alanda eğitimler ‘hizmet içi eğitim’ niteliğinde olacak. Gerekiyorsa finansal anlamda da biz öğretmene kaynak sağlayacağız. Bu akreditasyon sertifikalarıyla öğretmenimiz ‘benim akreditasyon sertifikam var’ diyebilecek. Uluslararası akreditasyona sahip olacak bu yapıyı, Türkiye’de geçerli olan bir sertifika haline getirmeyi hedefliyoruz. Tabi bu da kolay bir süreç değil. Her öğretmeni de bu kategorinin içine sokmuyoruz. Eğitime dair yeni oluşumlardan birisi de Turkcell kampüsümüzde ‘’maker’’ eğitimleri verilmesi. Bu bir bakıma endüstriyel meslek lisesi uygulaması. ‘’Hayal et, tasarla, üret’’ ayağını yapabilirsek, İnkübasyon Merkezi’nde de bunun ‘pazarlama’ kısmı işleniyor olacak. Önümüzdeki dönemde “Maker” sınıflarını yaygınlaştırmak istiyoruz. Çocukları ve velileri ‘maker’ kavramıyla tanıştırabilmek adına iki kez “Maker Day” düzenledik. Çocuklarımız basit anlamda bir program yazabilir, ürün tasarlayabilir, tasarladığı ürünü üretebilir, en son aşamada bu ürünü pazarlayabilir hale gelmeli. Çünkü teknolojinin artık buna hizmet ediyor olması gerek. Eğitimde teknolojiyi daha verimli kullanabilmek için Doğa Okulları’nın konsept okullarında tablet ve akıllı tahta kullanılıyor. Doğa, müfredatla entegre olan bu sınıf içi etkin öğrenme koşullarının dışında dijital kütüphaneler, online öğrenci takip sistemi, uzaktan eğitim gibi tüm teknolojik platformları ilk kez uygulayan okuldu, ama bu sistem artık yenilik olmaktan çıktı. Bu alanda dünya markalarıyla işbirliği yapmamız gerekiyor. Mesela Microsoft’un sanal gerçeklik gözlüğü HoloLens’i sınıflarımızda kullanmak istiyoruz. “Maker”da da önümüzdeki yıl çok büyük ihtimalle 10 kampüste bunu gerçekleştirmeye çalışacağız ve çocukların proje üretmelerini isteyeceğiz. Minecraft ile öğrencilerimizin oynayarak öğrenmesini sağlayacağız.
Öğrencilerin bu konuda geri dönüşleri nasıl?
Eğitimde attığımız bu teknolojik adımlar öğrencilerimizi geçtim, öğretmenlerimizde bile büyük memnuniyet yaratıyor. İşin zorluğu şurada; sınıfı donatıyor açıyorsunuz ama onu yaşayan bir yapıya çevirmediğiniz sürece bir anlam ifade etmiyor, eğitime destek olmuyor. Öğrenciler, ekip çalışması ve gösterdikleri dikkat ile inanılmaz avantaj sağlıyor. Bu şekilde daha önceden belirlediğimiz sınıflar var. Artık Doğa Okulları’nın her açılan kampüsünde bu teknolojiler olacak. Eğitim teknolojilerini desteklemek ve uygulamak doğal hayatımızın gerekliliklerini bize unutturmaz. Doğaya, insana ve ekolojiye olan saygımızla bilinçli tarım, bilinçli sulama, bilinçli ürün yetiştirebilme, doğaya saygı konularını da öğrencilerimize aşılıyoruz.
Eğitimden mezuniyete uzanan yol haritası
“Halen Sebit firması ile lise öğrencilerinin üniversite ve kariyer hayatının yol haritasını çizmek için sürdürdüğümüz bir proje mevcut. Bu işbirliğimiz bütün kampüslerimizde Eylül ayında başlayacak. Teknik altyapıyı Sebit ile birlikte oluşturuyoruz. Yazılımsal anlamda Sebit’in bize güçlü bir desteği var. Öğrenci de seçeceği her bölüm için yol haritası, çözmesi gereken testler, çalışması gereken konular, videolar ve pdf’ler gibi özelliklere ulaşabilecek. Aynı zamanda bu yıl içinde yaptığımız sınavları optik okuyucularla değerlendirip bu sisteme aktaracağız. Bu şekilde öğrenci, eksik olduğu konuları görüp onlara ağırlık verebilecek. Endüstri 4.0 diyorlar, ama herhalde biz endüstri 10.0 için öğrenci yetiştiriyoruz. Şu an okula başlayan bir çocuğun mezuniyetinde şu an geçerli olan mesleklerin yüzde 60’ının geçerliliği kalmayacak. Biz ne kadar tutunacağız? O bir soru işareti. Bence ebeveynler için de bir okul açılması lazım. Uçurumun çok fazla açılacağını, bizleri de yetiştirebilecek bir kitlenin olması gerektiğini düşünüyorum. Bizlerin de ebeveyn olarak çocuklara temas etmemiz gerek.”