Kişisel bilgilerinizde kontrol sizde olmalı
Teknolojinin ve internet kullanımının arttığı günümüzde artık, ‘özgün ve güvende’ kalabilmek hiç de kolay değil. Biz istesek de istemesek gündelik hayatımızın akışı içerisinde bize ait bilgiler, haberimiz ve müsademiz olmadan birileri tarafından toplanıyor, kullanılıyor. Peki biz özünde sadece bize ait olan bu bilgileri nasıl koruyabiliriz? Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de İletişim ve Ulaşım Bakanlığı’nın da desteğiyle 31 Ağustos-2 Eylül tarihleri arasında Open Knowledge Finland (OKFI) başkanlığında düzenlenen MyData 2016 konferansı işte bu sorulara cevap aradı.
Aylin Ünal / Helsinki
Temel yaklaşımı; ‘bireylerin kendileri ile ilgili toplanan veriye ulaşma hakkını savunmak’ olan MyData’da ana fikir de bireylerin kendi verileri üzerinde kontrollerini sağlamak olarak özetleniyor. Üç gün süren konferansta tartışılan başlıca konu ise talepkar ekonomik bir sistemin içinde kişisel mahremiyetin nasıl korunabileceği oldu. Temel vurguyu da şöyle özetlemek mümkün: ‘Benimle ilgili bilgiler bana aittir ve bu bilgilerin yeri geldiğinde kimler tarafından kullanıldığını sormak, başkaları tarafından paylaşımına izin vermek ya da vermemek de benim elimde.’
Sorular hızla doğru yanıtlarını bulabilmeli
Etkinlik kapsamında Amerikalı gazeteci, köşe yazarı ve ‘Intention Economy’ kitabının yazarı Doc Searls, konuşmasına ‘Mahremiyet, yeni bir kültürel fenomen mi?’ sorusuyla başladı. Öncelikle mahremiyetin tanımını yapan Searls’a göre, mahremiyet kişinin kendini kapatması değil, kendisiyle ilgili seçtiği belirli alanların açıklığını kontrol altına alması. Searls, bireylerin kendi verileri üzerindeki kontrollerin, aynı zamanda onları güçlü kılacağına inanıyor.
Finlandiya Ulaşım ve İletişim Bakanı Anne Berner de konuşmasında özel sektörde ve kamuda toplanan verilerin kişilere açık olması gerektiğini, bunun için özel sektörle işbirliği içerisinde bulunulmasının önemli olduğunu vurguladı. Bireylerin bilgi edinme hakları çerçevesinde, kamu ya da özel sektöre merak ettikleri herhangi bir konu üzerine soru sorma hakları var ve bu çerçevede kendisine soru yöneltilen kurumun da bireyi bilgilendirmesi gerek. Örneğin; ‘İstanbul’un hava kalitesi nedir?’ sorusu karşısında birey bilgilendirilmeli, aynı şekilde, birey GSM operatöründen, numaralarını şu ana kadar hangi kurumlara verdiğinin listesini istediğinde bu listeye ulaşabilmeli.
Parlak bir gelecek, güçlü bireylerin eseri olacak
Orange Labs Gelecek Teknolojiler Müdürü Valerie Peugeot’nun konuşması ise üç günlük konferansı özetler nitelikteydi. Peugeot, söz konusu durumun, yani bireyin kendi verisi üzerindeki kontrolsüzlüğünün en nihayetinde ekonomik sistemin bir sorunu olduğunun altını çizdi. Veri üzerinde bireyin kontrolünü kazanmasının ise ancak kitlesel bir hareket ile mümkün olabileceği beklentisini dile getiren Valerie Peugeot, şu vurguyu yaptı:
“Demokrasi, yani bireylerin birey olmaktan gelen kişisel haklarına saygı duymak fikri, öncelikle şirketlerde başlamalı. Kamu ve özel kuruluşlar biliyorlar ki, gelecek veride. Bireylerin bilinci ve katılımı ile bu gelecek parlak. Kişiler, kendi verileri üzerinde kontrol sahibi olduklarında, yeri geldiğinde bu verilerin başkaları tarafından kullanım haklarını sorgulamaya başladıklarında, bireyler de şirketler ve kamusal alan karşısında daha kuvvetli olacak. Güçlü bireyler, parlak bir gelecek yaratacak.”
Projeler birbirini kovaladı
Konferansın en ilgi çeken bölümlerinden biri de Ultrahack’tı. Dünyanın çeşitli yerlerinden hacker’ların katıldığı hackathon’un temel çerçevesi ‘geleceğin kişisel veri yönetimi’ oldu ve bu başlık altında ulaşım, kamusal hizmetler, finans, perakende ve sağlık alanlarında yarışmacılar fikirler ürettiler. Toplam 24 takımdan 80 hacker 48 saat boyunca projeleri için çalıştı. Birincilik ödülünü ‘Mobility Profile’ isimli Android uygulaması kazandı. Kullanıcının takvimi ile bağlantılı olan uygulama, kullanıcısının yürüdüğü, gezdiği rotaları düzenleniyor ve ona yeni rota seçenekleri de sunuyor. Kişinin bütün bilgileri bu uygulama üzerine kaydedilirken, aynı bilginin ikinci defa kaydedilmesine de gerek kalmıyor. Bu sırada kullanıcının rotasına ilişkin bütün bilgiler online bir ortamda değil, kişinin kendi telefonda toplanıyor. Her yıl düzenlenen ve dünyanın her yerinden hacker’lara açık olan Ultrahack’te Türkiye’den de bir takım görmek, heyecan verici olabilir.
Bilgi; herkese açık olmalı
İlk olarak 2004 senesinde İngiltere’de kurulan bir vakıf olan Open Knowledge International, ilerleyen yıllarda dünyanın çeşitli yerlerine yayıldı. Open Knowledge Sweden’ın kurucusu ve Genel Başkanı Serdar Temiz, sorularımızı yanıtladı:
Open Knowledge International nedir? Prensiplerini ve yapısını anlatır mısınız?
Open Knowledge; herkesin hiçbir teknik ve yasal kısıtlama olmadan bilgiye ve verilere, özellikle makinede okunabilir halde erişebilme hakkını savunuyor. Bunun bir ayağı ekonomik gelişmeyi yeni ürünlerle sağlamak ve devleti dijitalleştirmek iken, bir ayağı da devleti ve kurumları şeffaf ve hesap verebilir hale getirmek. Mesela hava durumu veya şehir içi ulaşım ile alakalı birçok uygulama olmasının temel nedeni, hava durumu ve ulaşım verilerinin herkese açık tutulması.
‘Makinede okunabilir’ tanımını açar mısınız?
Devletler ve kurumlar, kimi zaman verileri istedikleri gibi kısıtlayıp, bilgiyi kendi istedikleri gibi halka sunabiliyorlar. Böylelikle biz bu sunulan bilgileri, dayandıkları esas verilerini bilmeden, kontrol etmeden, sırf o kurum sunuyor diye ‘doğru’ kabul ediyoruz. Bu hareket, o verilerin kısıtlamasız ve sınırlamasız, halka bilgisayar kodlarında işlenebilecek şekilde açık olmasını istiyor ki, bir araya gelen yazılımcılar, matematikçiler, hikaye anlatıcıları, gazeteciler ve ilgili birçok kişi, o verilere bağlı değişik bilgilere erişebilsinler. Bir raporun dijital olarak, PDF halinde halka sunulmasından ziyade, o raporun bilgiye dönüştürdüğü verilerin orijinalinin halka açmasıdır önemli olan.
Buna örnek verebilir misiniz?
Devleti ‘açık kaynak kodlu işletim sistemi’ olarak görmek istiyoruz. Böylece sadece vatandaşın devletin kararlarından etkilenen ya da yönetimi 5 yılda seçen olarak değil, yönetime sürekli katılabilen karar alıcı olmasını istiyoruz. Android’in bu kadar başarılı olmasında esas sebep, API’lar ile yazılımcıların ve firmaların onların platformlarında çalışabilecek uygulamalar geliştirmeleri. Siz platformu sağlarsınız, gerisini vatandaşlar ve piyasa getirir. Buna ‘verilerin özgürleştirilmesi’ de diyebiliriz.
Mesela; her bir vekilin eğitim durumu, memleketi ve mal bildirimi vekil sayfasında mevcut. Eğer bu bilgiler, uygun teknik yapı ile yazılımcılara açılırsa, örneğin eğitim durumu lise olup, vekil olan kişilerin şehirlere göre dağılımına bakıp başka yorumlar çıkarabiliriz. Bunu vatandaşlara sunulan tüm bilgilere, raporlara yayarsanız, birçok farklı veriyi bir şekilde karşılaştırarak, birleştirerek kullanabiliriz. Hava durumunu hava kalitesi bilgisi ve köprüden geçen araç sayısı ve türüne göre birleştirerek verirseniz, belki çeşitli saatlerde İstanbul’daki havanın sıcaklığı, nemi, kalitesi ve araçlar arasında bir ilişki bulabilirsiniz.
Fransa’da insanların su faturalarını sisteme yüklemeleri istendi ki, değişik belediyelerdeki su fiyatlarını karşılaştırarak bir anlam çıkarabilsinler. Bir başka merkezi kampanya olan ‘Gizli Kontratlara Yeter’ ise devletin tüm kontratlarını halka açmasını istiyor. FIFA skandalı, eğer kontratlar halka açık olsa idi, olabilir miydi?
Open Knowledge Sweden, Open Knowledge International’ın İsveç ayağı. Projelerinizden bahseder misiniz?
Bizim ile merkez arasında memorandum var, ancak bu gönüllü bir bağlılık, ama yasal olarak biz İsveç’te yerel ve farklı bir organizasyonuz. Bu uluslararası yapıda 2 yıl içerisinde organizasyonun en üst seviyesi olan Chapter seviyesine bunca farklı ülke arasında geldiğimiz için de gururluyuz.
FragaStaten gibi, özetle ‘devlete sor’ diyebileceğimiz bir çalışmamız var. Bilgi edindirme kanununa dayanarak, vatandaşların bilgi alma hakkını kolaylaştırıp bir çatıda topladık. Vatandaşlar devlet kurumlarına soruları varsa, burada sorup, sistemin kurumlara soruyu göndermesini ve sorulara verilen cevapların da bu sitede kanunda belirtildiği üzere açık olarak yayınlanmasını sağlıyor. Böylelikle, hem bilgilerin hem de cevap verme frekansının detaylarını sitede görebilirsiniz. Bunu biz İsveç’in TÜBİTAK’ına benzer bir kurum olan Vinnova’dan 10 bin avro destek alarak yaptık. Bir başka projemiz de ‘Açık e-Devlet Servisleri’ araştırma projesi, Avrupa Birliği’nden (AB), ayrıca Yunanistan, İspanya, İngiltere, Hollanda ve İsveç’ten devlet, özel sektör ve derneklerin işbirliği olan bir konsorsiyum olarak 600 bin avroya yakın destek alıp yapıyoruz. http://clarity-csa.eu/ sitesinden raporlarımıza ve yazılarımıza ulaşabilirsiniz.
Ayrıca ‘Open Data Awards’ isimli, bu alanda çalışan kişi ve kurumları ödüllendirmek ve çabalarını takdir etmek amacı ile bir yarışma organize ettik. 2016’da başlıyoruz ve ilk ödülleri Aralık ayında vereceğiz. ‘Open Data Index’ isimli, dünyadaki ülkeleri her sene açık verilerine göre sıraladığımız projenin İsveç verilerini yapıp, başka ülkelerde de gözlemci statüsünde görev alıyoruz. İsveç’teki Wikimedia ve İsveç Kraliyet Akademisi ile ortak projeler yaptık.
Açık innovasyon, veri gazeteciliği, açık bilim, açık dizayn gibi ilgili birçok konuda seminerler, eğitimler ve toplantılar organize ediyor veya edilmesine destek sunuyoruz. Kısa bir süre sonra, bu alanda sertifikalı eğitimleri hem özel sektöre hem devlet kurumlarına sunacağız. Gazeteciliğin de bir sonraki aşaması veri gazeteciliği.
Türkiye’den sizinle iletişime geçen oldu mu?
Dernek olarak, kurumsal bağlamda hayır, olmadı. Macaristan’dan dahi dijital medya için davet geliyor, ama Türkiye’den gelmiyor.