Yaşam alanlarının IQ’su yükseliyor
Akıllı evlerle başladık, misal kombiyi mobil cihazdan kontrol edip kış günü sıcak eve varmanın mutluluğunu yaşamak ilk adımlardan biri oldu. Ama bireysel fayda yerine daha da bütüne bakan bilişim şirketleri, kamu otoritesi ve yerel yönetimler, bireylerin beklentilerine de yanıt vermek adına akıllı şehirlere yönelik çalışmalarını hızlandırıyor. Örneğin Avrupa kentlerindeki akıllı şehir yapıları farklı başarı hikayelerini bünyesinde barındırıyor, sadece şehrin yaşayanları için yenilikler sunmakla kalmıyor, yerel yönetimin ölçüm, gözlem, takip gibi başlıklarda birbirine bağlı verilere ulaşabilmesini, böylece proaktif davranabilmesini de sağlıyor. Gelinen noktada yapılabilecek çok şey var, ama asıl önemli olan şehre ve altyapısına, ihtiyaçlara en uygun yapıyı oluşturup hayata geçirmek ve güvenliği de kapsamlı biçimde ele alma yeteneğinin akıllı şehrin tüm paydaşlarında pekişmesi. Zira, 21 Ekim’de sadece Dyn şirketinin popüler sosyal medya ağlarına verdiği hizmetler DDoS saldırılarının hedefi olmakla kalmadı. Siber saldırıda haklayıcılar, kamera ve yazıcı gibi internete bağlanabilen ev cihazlarını da kullandı. Yani haklayıcıların silahı evin demirbaşı buzdolabı, sabahın köründe hayat kurtaran kahve makinesi, soğuk günlerin ısınma kaynağı kombiler oldu bu sefer. Bireysel güvenlik farkındalığının buzdağının görünen yüzü halini aldığını bir kez daha ortaya koyan bu son saldırı, akıllı binalardan oluşan, birbirine ve merkeze bağlı akıllı şehirlerle birlikte risklerin kat be kat çeşitlenmesi anlamına geliyor. İşte bu nedenle şehri akıllandırırken, üst seviyede ve bütünsel bir güvenlik politikası kurgulamak, bu kurguyu sürekli güncellemek de şart.