Dijital dönüşüm rekabet potansiyelini artıracak
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy
Bugün artık, hayatımızın her alanında hızlı bir dijitalleşme, başka bir deyişle Dijital Dönüşüm yaşanıyor. Dijital Dönüşüm, dünyada ve Türkiye’de, ekonominin 2008’den beri yaşadığı krize bir çıkış olarak düşünülüyor. Davos toplantılarında da konuşulan Endüstri 4.0, başka bir deyişle Dijital Dönüşüm sayesinde tüm sektörlerde verimlilik artışı sağlamak ve büyüme hızını artırmak mümkün olacak. Dijitalleşme, iş dünyası için rekabet avantajı ve farklılaşmak anlamına geliyor. Dijital teknolojiler, bankacılıktan sağlık hizmetlerine, lojistikten üretime, perakendeden nakliyeye kadar her alanda yenilikçi hizmetler sunmak, hızı artırmak, süreçleri kolaylaştırmak, yeni insanlara ve coğrafyalara ulaşmak, yeni gelir fırsatları yaratmak için kullanılıyor. İş dünyasında Dijital Dönüşüm, şirketlerin akıllı teknolojiler sayesinde büyüme, verimlilik, kârlılık ve rekabet potansiyelini artırmasını sağlayacak.
Dijitalleşme, şirketlerin gelecekteki varlığı açısından da gerekli. Öyle ki, dijitalleşme son 10 yılda dünyanın en köklü şirketlerinde dahi “ezberlerin bozulmasına” neden oldu, bozmaya da devam edecek. 2000 yılından bu yana Fortune 500'deki şirketlerin %52'sinin dijitalleşme trendini yakalayamadığı için artık listede olmadığını görüyoruz. Geleceğin iş dünyasında, dijital stratejiler kurgulayabilen ve bu stratejileri yenilikçi iş modellerine ve etkin iş sonuçlarına dönüştürebilen şirketler ön planda olacak. Şirketler, hızla dijitalleşen müşteri ihtiyaçlarını akıllı ürün ve hizmetler ile karşılarken, sahip oldukları dijital süreç ve yetenekler sayesinde daha yalın, verimli ve çevik organizasyonlar haline gelecek. Dijitalleşme, çalışan verimliliğini de önemli ölçüde artıracak ve şirketlerin pazardaki konumunu güçlendirecek. . Araştırmalar, dijitalleşen şirketlerin kaynaklarını artırmadan gelirlerini sektörlerinin %9 üzerinde büyüttüğünü, kârlılıklarını sektörlerinin %26 üzerinde gerçekleştirdiğini ve pazar değerlerini sektörlerinin %12 üzerinde belirleyebildiklerini ortaya koyuyor. Bu rakamlar bize şunu söylüyor; dijitalleşen bir şirket, verimliliğini artırıyor, hız kazanıyor, operasyonel süreçlerini iyileştiriyor, daha da önemlisi ulusal ve uluslararası arenada söz sahibi oluyor ve rekabet gücünü artırıyor. Böylece, faaliyet gösterdiği ülkeyi de dijital geleceğe taşıyor.
Her işte olduğu gibi, sağlıklı bir dijitalleşme süreci için de önce ölçmek gerekiyor. Her şeyden önce dijitalleşmenin neresinde bulunduğunuzu bilmeli, bir konum ve durum tespiti yapmalısınız. Vodafone Türkiye Kurumsal İş Birimi olarak, Türkiye'nin Dijital Dönüşümüne liderlik etme vizyonumuz doğrultusunda, ülkemizdeki işletmelerin telekomünikasyon ve teknoloji ihtiyaçlarına yönelik uçtan uca çözümler geliştiriyor ve uyguluyoruz. İşletmelerin dijital iş ortağı olarak tek çatı altında sunduğumuz çözümlerle, dijital bağlantılı yaşamı kurumlar için kolay ve erişilebilir kılmayı hedefliyoruz. Vodafone olarak, 30 yılı aşan global deneyimimizle, Türkiye’de dijitalleşmek isteyen her şirketin yanındayız. Accenture işbirliğiyle hayata geçirdiğimiz Yarına Hazırım Platformu ile Türkiye’de işletmelerin dijital haritasını çıkarıyoruz. 100 puan üzerinden işletmelerin Dijitalleşme Endeksini hesaplıyoruz. Bu platform sayesinde otomotivden beyaz eşyaya her sektörden işletmenin ihtiyaçlarını analiz edebiliyoruz. Yaptığımız bu analize dayanarak, işletmelere verimliliklerini artırarak değişen iş dünyasında yarına hazır olabilmelerine yardımcı olacak çözümler sunuyoruz. Tüm dünyada başarısı kanıtlanmış ürün ve servislerimizle, kurumların dijitalleşme sürecinde yol arkadaşı oluyoruz. Yarına Hazırım Platformu ile Temmuz 2014’ten bu yana toplam 40.000 küçük ve orta büyüklükte işletme dijitalleşme endeksini hesaplayarak ihtiyaçlarını tespit ettik. Ek olarak, 2.000’i aşkın büyük işletmenin dijitalleşme endeksini hesapladık. Bu dönemde yüzde 48'den yüzde 53'e çıkardığımız Türkiye Dijitalleşme Endeksi'ni yüzde 75'e çıkarma hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Daha kusursuz ve güvenli bir müşteri deneyimi bizi bekliyor
2017 yılında küresel mobil ödeme işlem hacmi Gartner'ın verilerine göre 721 milyar doları bulacak, IDC’ye göre ise 1 trilyon dolar düzeyinde olacak. Operatörler, mobil teknoloji üreten ve taşıyıcı firmalar, finansal kurumlar, ticaretle uğraşanlar, mobil cihazlara entegre yan ürün üreticileri, ödeme servisleri ve uygulama sağlayıcılar, mobil ödemeyi yetkinleştirmek için çalışıyor. Bugün, mobil cüzdan uygulamaları, kullanıcılara, sadece kredi kartı işlemlerini yapma imkânı sunmuyor; sadakat kartlarını, toplu taşıma kartlarını, kimliklerini, hatta anahtarlarını bile uygulama üzerinden kullanma imkânı vermeye devam ediyor. Yaptığımız araştırmalar bize şunu gösteriyor ki; ticaret şirketleri e-ticaret ve mobil ticaret uygulamalarını birlikte kullanarak rakiplerine kıyasla daha yüksek puan alıyorlar. Karekod ya da barkod gibi ürün tanıma teknolojilerini kullanarak müşterilere ürün hakkında bilgi vermek ve ürün önerileri ve karşılaştırmaları yapan dijital danışmanlık araçları ile müşterileri desteklemek işletmeleri ayıran dijital özellikler olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum bize hızla dijitalleşen satış teknikleri konusunda önemli ipuçları veriyor. Günümüz şirketlerinde büyüme, müşteri dinamikleri ve taleplerine uyum sağlayan müşteri deneyimleri ve ilişkileriyle elde ediliyor. Büyümenin müşteriyi doğrusal satın alma süreçlerine iten satış stratejileriyle gerçekleşmesi artık mümkün değil. Dijitalleşmeyi, özellikle de mobil teknolojileri, bir araç olarak değil, farklı bir yaşam biçimi olarak görmek ve pazarlama strateji ve uygulamalarını da bu bilinçle şekillendirmek önem taşıyor. Günümüzde pazarlamadaki dijitalleşme trendini satıştaki dijital uygulamalar tamamlıyor; başka bir deyişle, dijital pazarlama ve satış kol kola gidiyor. Her “karar anında” daha akıllı, kusursuz ve güvenli bir müşteri deneyimi yaratmak gerekiyor. Müşteriler, deneyimlerinin daimi, sürekli, son derece kendisine özel ve çapraz kanallardan olmasını bekliyor. Bu noktada da çözümü, dijital yöntemlerin ve mobil uygulamaların getireceğini öngörüyoruz.
Dijital Dönüşüm için yeni nesil genişbant teknolojileri barındıran çok iyi bir altyapı gerekiyor. Bu noktada, hem sabitte hem de mobilde iki önemli kaldıraç var. Birincisi mobilde 4.5G, ikincisi hem mobilde hem de sabitte fiber. Dijital Dönüşüm ve Endüstri 4.0, mobil ve sabitte 1 gigabitlere varan hızları veren fiber altyapıyla mümkün olacak. Yeni nesil genişbant teknolojiler, bizim Türkiye için hayalini kurduğumuz “Gigabit Toplumu”nun habercisi konumunda bulunuyor. Çok yakında hem bireyler, hem şirketler, hem de nesnelerin saniyede 1 Gigabit'lik yaygın genişbant bağlantı hızından faydalanabileceği yeni bir toplum düzeni doğacak. “Gigabit Toplumu” adı verilen bu yeni yaşam, gerçek zamanlı, her yerden, her zaman erişilebilen, bireyleri, kurumları ve nesneleri birbirine bağlayan bir internet altyapısı ile gerçek olacak. Kurumlar, bağlantılı ve mobil bir dünya ile esneklik kazanacak, operasyonel verimliliğini artıracak, sürdürülebilir iş modelleri geliştirecek, ürün ve hizmet inovasyonunda sınır tanımayacak. Akıllı şebekeler ve akıllı lojistik uygulamaları sayesinde tüm dünyada enerji maliyetlerinde %70 tasarruf sağlanabilecek. Türkiye’de bir hekim, Afrika kıtasındaki bir hastaneye bağlanarak uzaktan ameliyat yapabilecek. 2018 yılına gelindiğinde uzaktan hasta izlemeyle tüm dünyada 36 milyar dolarlık maliyet tasarrufu sağlanacak. Örneğin, taşıtları insanlar kullanmayacak. Taşıtlara sadece yolcu olarak bineceğiz ve tüm akışın otomatik olarak gerçekleştiği bir trafikte seyahat edeceğiz.
Vodafone olarak, biz de M2M servislerinde oyunun kurallarını uygulama geliştirme, büyük veri analizi, raporlama ve uçtan uca hizmet anlayışıyla değiştiriyoruz. Bu kapsamda, Türkiye’de ilk kez uygulama geliştirme imkânı sunan “Nesnelerin İnterneti Platformu”nu hayata geçirdik. Bu platformla, içinde SIM kart bulunan veya SIM kart bulunmayıp WiFi, lisanssız radyo frekansı gibi farklı telsiz iletişim teknolojilerini destekleyen tüm cihazların hayat bulmasını hedefliyoruz. Böylece, enerjiden otomotive, sağlıktan tarıma, finanstan perakendeye her sektörde bağlantılı servislerin herhangi bir altyapı yatırımına ihtiyaç duyulmadan hızla geliştirilmesini mümkün kılıyoruz. Yeni platformumuz sayesinde, çözüm ortaklarımız ve kurumsal müşterilerimiz, her sektörde bağlantılı servisleri herhangi bir altyapı yatırımına ihtiyaç duymaksızın hızla geliştirebiliyor. Örneğin, SIM kartlarla bağlantılı hale gelen araçlar için geliştirilen Araç Takip Sistemi’ne ek olarak bakım, ilkyardım, bilgi ve eğlence gibi uygulamalar da bu platformda bir web portali tasarlar gibi kolayca geliştirilebiliyor. Bağlantılı araçlardan toplanan verilerle kullanıma göre sigorta ve araç bakım gibi farklı iş modelleri sunmak mümkün oluyor. Geliştirilen M2M servislerini, Vodafone Türkiye Bulut Teknolojileri Üssü’nde güvenli bir şekilde saklıyoruz. Platformumuz, ileri düzey uygulama geliştirme yetenekleri sayesinde, standart teknoloji geliştirme süreçlerinden çok daha kısa sürede, uçtan uca cihazlarla iletişim halinde olan ve tamamen bilgi güvenliği standartlarına uygun bir çözüm geliştirme arayüzü sunuyor. Tüm mobil teknoloji standartlarıyla uyumlu esnek cihaz desteğiyle, web tabanlı veya mobil cihazlara uygun uygulama geliştirme imkânı verirken, tamamen ölçeklenebilir yapısı sayesinde de farklı ölçek ve miktarda cihazın oluşturduğu veri trafiğini destekliyor. Ayrıca, büyük veri analizi araç ve yetkinlikleriyle, geliştirilen uygulamalar tarafından işlenen tüm verilerin geçmişe yönelik ve gerçek zamanlı analizini yapabiliyor. Diğer yandan, sektörel uygulamaların birbiriyle iletişimini sağlayarak bağımsız uygulamaların karşılıklı ek ticari fayda yaratmasını mümkün kılıyor.