Hibritte her şirkete özel tarif…
Melez bulut hizmetleri, kurumsal uygulmaların yetkinliğini artırıyor. Daha doğrusu bu uygulamalar, kurumsal gelişim için fırsat yaratması ışığında, şirketler de bu uygulamaları etkili biçimde bulut bilişimde toparlamak istiyor.
Hedef; ihtiyaçları daha hızlı ve hedef odaklı karşılayabilmek. 451 Research’ün son araştırmaasına göre, uygulama iş yüklerinin yüzde 56’sı gelecek iki yıl içinde özel veya melez bulut yapılarında sunulacak. Şirketler hibrit bulut hizmetlerini giderek daha yoğun biçimde tercih ediyor. Çünkü bazı şirketler genel bulutu ihtiyaçları için yeterli bulabilirken, diğer birçok şirketse artan güvenlik riskleri ışığında daha yoğun güvenlik arayışı içinde özel bulut yapılarını genel bulut ile buluşturma eğilimi sergiliyor. Tabi bu tercihler finans ve telekom gibi yoğun düzenlemelere tabi sektörler başta olmak üzere birçok sektörde verileri özel ve genel bulut arasında doğru biçimde dağıtmayı gerekli kılıyor. Doğru hibrit yapıların seçimi, uygulama güncellemeleri ve altyapınn verimli kullanımı açısından her ölçekte şirkete önemli faydalar sağlıyor. Şirketler kendi istek ve ihtiyaçlarına uygun kurguladıkları hibrit bulut yapıları ile kendi yol haritalarını çizebiliyor, süreç yönetimlerini daha kolay biçimde yürütebiliyor. Bu yapı, aynı zamanda şirketlerin BT süreçlerinde maliyet yönetimi adına gerçek anlamda avantajlar elde etmelerini de sağlıyor. Yani şirket, hibrit bulut yapısında bütçesini konumlandırıp, aylık BT giderleride öngörülebilir bir yapıya kavuşuyor.
Kurumsal BT haritalandırması rehber oluyor
Şirketlerin bulut bilişim çözümlerine yönelik ilgisinin temelinde birçok unsur var. Kurumsal çevikliği artrmak, birçok alanda maliyetleri en aza indirmek, performansı geliştirmek, inovatif kurumsal kimliği pekiştirmek, iş sürekliliğini sağlamak ve operasyonları kısa zamanda ölçekledirebilmek bunların ilk akla gelenleri. Bu ihtiyaçlar ışığında doğru çözümleri seçebilmek, şirketin kendine has yapısı ve teknik ihtiyaçları ile doğru orantılı. İş dünyası, gelinen noktada BT iş yükünün en azından bir bölümünü ortak sunucular arasına paylaştırmak gerektiğini, bu konuda kurumsal BT yüklerini doğru haritalandırmanın temel unsur olduğunu fark etmiş durumda. Bu konuda yapılan kurusal çalışmalar donanım ve yazılım konusunda en yeniye sahip olmak değil belki, ama bunları verimli kullanabilmek, kurumsal veri ve altyapıyı da tercih edilen veri yükleri için ayıştırabilmek demek. Yukarıda belirttiğimiz gibi, faaliyet gösterilen sektöre bağlı olarak, şirketler de bu verilerin tasnifi ve bulut yapıları arasında haritalandırılmasında sektörel düzenlemeleri takip ediyorlar. İşte bu noktada özel ve genel bulut ayrımları, hibrid bulut kullanımında artış olarak kendini gösteriyor.
Artılar ve eksiler
Genel bulut; temelde şirketlerin aynı altyapıyı paylaşabilmesi demek. Üçüncü parti bir sağlayıcı ise bu altyapıyı sahipleniyor, işletiyor ve donanım konusunda gerekli eklemeleri yapıyor. Genel bulut ile bir şirket tam anlamıyla ölçeklendirme yapabiliyor, BT sermaye yatırımlarını en aza indirip, bunu da mümkün olan en verimli biçimde kullanabiliyor, yeni uygulama ihtiyaçları halinde daha yüksek kapasiteye de hızla erişilebiliyor. Tüm bu avantajlarına rağmen, genel bulut sunucularındaki güvenlik seviyesinin yarattığı soru işaretleri, sektörel denetim kurallarına uyum çabası ve sunucuların kontrolünü bilfiil elde tutma isteği genel buluta yönelik ilgiyi de sınırlayabiliyor. Ancak ne olursa olsun, geldiğimiz noktada hele bir de felaket kurtarma çözümlerine yönelik artan ihtiyaç, kurumsal durağan verileri farklı yapılarda saklama eğilimi, mobil uygulamalara uygun bir altyapıya sahip olmak gibi gerekçelerle genel bulut kullanımında artış olduğu da ortada.
Rutinden çıkmak lazım oysa…
Kurumsal bir yazılıım ve donanım sahipliğini buluşturan özel bulut yapısı ise sistemde kontrol edilen barındırmayı, hatta özel veri merkezini, daha fazla çevikliği, güvenlik ve hassas bilgiler üzerinde daha fazla kontrolü sunuyor. Ancak özel bulut, beraberinde BT altyapısı için daha yükek maliyeti üstlenmeyi, sunucu ortamı için güç, havalandırma gibi yüksek maliyet kalemlerini, standart görevleri yürütmek için BT ekiplerine yönelik artan ihtiyacı, buna karşılık BT ekiplerinin bu günlük rutinden çıkıp yaratıcı çalışmalara odaklanmasının zor olması sonuçlarını da beraberinde getiriyor. Ayrıca bu ‘sahip olma’ eğilimi, bazı durumlarda daha eski teknolojiye sahip olmaya, Ar-Ge yatırımlarında geride kalmaya neden olabiliyor.
Ar-Ge fırsatı kurumları bekliyor
Bu artı ve eksiler, işte hibrit bulut yapılarının tercih edilmesinde başrole sahip. Şifrelenmiş bağlantı ile genel ve özel kaynaklar arasında veri değişimini mümkün kılan hibrit bulut yapıları, şirketlerin BT maliyetlerini azaltırken, genel bulutta kritik veriler üzerindeki riski en aza indiriyor. Şirketler hibrit modelde varolan BT altyapılarını kullanabilirken, gündelik işleri yürütmek konusuna BT ekiplerinin üzerindeki yük ise hissedilir biçimde azalıyor.
Tüm bu faydaları ışığında, hibrit bulut modelinin detaylı analizle konumlandırılması, şirketlerin bulut bilişimin gerçek faydalarını elde edebilesini de garantiliyor. Hibrit modelle şirketler genel ve özel bulut yapılarının avantajlarını kullanırken, kendi tercihleri ile haritalandırdıkları verilerin durumu konusunda endişelenmek zorunda kalmıyor. Zira esneklik ve güvenlik hibrit yapıda öne çıkıyor. Operasonel maliyetleri önemli ölçüde azaltan bu yapı ile iş dünyası, BT bütçeleri ile gerçekten daha rekabetçi ürün ve hizmet sunumuna, bu yolda birçok başlıkta inovasyona pay ayırabiliyor.
Güvenlik temel belirleyici
Araştırmalar, BT yöneticilerinin hibrit bulut sayesinde altyapıya kafayı yormaktan kurtuduğunu gösteriyor. Bu nedenle BT yöneticileri de süreç yönetimi ve bilgiye odaklanacak vakti bulabiliyor. Veritas Technologies’in küreel bazda bin 800 BT yöneticisi ile yaptığı “State of the Hybrid Cloud” araştırmasına göre, yüzde 74’lük bir bölüm halihazırda çoklu bulut altyapıları kullanıyor. Öncelikli beklentileri ise kapsamlı veri koruma stratejileri. Araştırmanın da gösterdiği gibi, şirketler giderek daha yoğun biçimde verilerini buluta aktarıyor, bu noktada hem özel hem genel bulut yapılarını kullanıyor, bulut tercih kararlarını da hesaplayarak alıyorlar. Araştırma başka önemli sonuçları da ortaya koyuyor. Misal, bugünün iş yüklerinin yüzde 38’i özel bulutta, yüzde 28’i ise genel bulutta konumlanıyor. 2017 yılı beklentisi ise bu yüzdelerde sırasıyla yüzde 7 ve yüzde 18 artış olması yönünde. Şirketlerin yüzde 74’ü iki veya daha fazla bulut altyapısını dengeli biçimde kullanmaya odaklanıyor ve yüzde 23’lük bölüm de dört veya daha fazla sayıda farklı bulut altyapısı kullanıyor. Yani bu heterojen ortamlar arasında veriyi korumak ve yönetmek zorlaşıyor, BT birimlerinin elinde yeni bir görev halini alıyor.
Anket katılımcılarının üçte birinden fazlasına göre, genel bulut yapısını tercihte temel gerekçe maliyet. Ama aynı şirketlere göre, güvenlik de genel bulut kullanımında öncelikli sorunlu başlık. Çünkü araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 50’sinin genel buluttan uzak durmasının temel sebebi güvenlik mimarileri. Araştırmaya katılan şiriketlerin önemli bir bölümüne göre, iş yüklerinin belli bir kısmının her zaman on-premise yapıda kalması garek. Geri kalanı buluta aktarmada ise sorun yok. Araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 81’i ise bulutu konumlandırmak ve operasyonların devamlılığını sağlamakta servis sağlayıcıların desteğine ihtiyaç duyuyor. Yani BT birimleri bulutun karmaşık yapısında yollarını bulabilmek isterken, servis sağlayıcıların yüksek destek sunma becerisi ve yetkinliğinin de kurumsal genel bulut tercihlerinde öncelikli kriter olduğu görülüyor.
Pazar git gide büyüyecek
Infoholic Research’ün ‘Küresel Hibrt Bulut Pazarı: İtici Güçler, Fırsatlar ve Tahminyer 2016-2022’ (Worldwide Hybrid Cloud Computing Market: Drivers, Opportunities, Trends, and Forecasts, 2016–2022) raporuna göre, hem KOBİ hem de büşük ölçekli şirketlerde hibrit bulut yapısının konumlanma hızı öne çıkıyor. Bu dönüşümde dikey pazarlar içinde imalat sanayii öne çıkarken, bunu telekom ve BT sektörleri izliyor. Hibrit bulut yapısının ilk dönemlerinde olunduğuna işaret edilen araştırmaya göre, özel bulut kullanım artışı beraberinde hibrit bulut yapısına geçişin de temel sebebi halini alıyor. Bu yönüyle hibrit bulut pazarının 2016-2022 yılları arasında yüzde 34.3 büyüyerek 2022 yılında 241.3 milyar dolarlık değere ulaşması bekleniyor. Araştırmaya göre, büyük ölçekli şirketlerin yüzde 50’sinden fazlası 2018 yılı itibariyle hibrit bulut modelini hayata geçirmeyi planlıyor. Araştırmada hibrit bulut pazarı dört segmentte ele alınıyor: Çözümler, hizmet modelleri, dikey çözümler ve bölgesel eğilimler. İşte araştırmada öne çıkan diğer sonuçlar:
– Çözümler başlığında uygulama mimarisi, ağ entegrasyonu ve yönetilen sistemler yerini alıyor. Uygulama mimari modeli kurumsal verimin artmasını sağlarken, bir taraftan da dönüşüm süreçlerinde öne çıkan riskleri en aza indiriyor. Hibrit uygulamalar bu noktada yenilik ve kontrolde de öne çıkıyor.
Şirketlerin hibrit bulut tercihlerinin birçok farklı gerekçesi oluyor. Kurumsal bulut bilişim eksikliği ise burada ön planda. Düşük BT bütçeleri ve bu bütçelerden en verimli biçimde yararlanma ihtiyacı, BT operasyon maliyetlerini azaltma baskısı da hibrit yapılara geçişte önem kazanıyor.
– Dikey analiz başlığına baktığımızda, imalat sektörü ile telekom ve BT alanlarında hibrit bulut uygulamalarının güç kazanmayı sürdürmesi bekleniyor. Hibrit bulut yapısına zaten öncelikli adımı atan bu sektörler, diğer sektörlerin geçiş sürecinde de örnek olma özelliğine sahip. Zira bu belirttiğimiz üç sektör; hibrit bulut yapısı sayesinde gerçek zamanlı otomasyonla verimliliği artırma ve maliyetleri kontrol edebilme gücüne sahip.
– Şirketler, hibrit bulut yönetim araçları kullanıp, bunların otomasyon, inovasyon süreçlerinde sunduğu destek sayesinde kurumsal iş süreçlerinde karmaşayı en aza indirebiliyor, sektöre özgü düzenlemelere en doğru biçimde uyum sağlayabiliyor.