Yalan haber savaş çıkartır
Her yeniliğe hemen yeni sözcük uyduran Amerikalılar, “yalan” sözcüğüne de, zamanın ruhuna uyarak “post-truth” demeye başladılar. Şuna düpedüz “yalan” demek varken, post-truth daha şık ve sanki “itham edici olmayan” bir tavır. İnsanoğlunun konuşmaya ve yazmaya başladığı günden beri yalan, hayatın bir gerçeği. Buna şimdi “ortası-tireli” şık bir isim uydurmak da başka bir yalan aslında. Ama Amerika’da pişer, bize de düşer: Bizim de artık post-gerçek, gerçek ertesi, gerçeğin ötesi, hakikati aşan, gerçek yalan gibi sözcüklerimiz oldu.
Dünyaya yayın yapan büyük medya kuruluşları için bu konu daha da ciddiyet kazandı. Kimin kim adına neyi yanlış-yanlı-gerçekdışı-düpedüz yalan yazdığını hop diye anlamak artık mümkün değil. Ciddi ve saygın bir medya kurumunun bilmeden de olsa yalan haberi “habermiş gibi” yayınlaması, o kurumun profesyonelliğiyle bağdaşmıyor. Trump’a karşı kampanyasıyla dikkat çeken Washington Post (sahibi: Jeff Bezos: Amazon.com) bu karşıtlığını, Trump’ın “kazanmasına” rağmen sürdürüyor. (Ara not: Clinton’ın aldığı oy, Trump’ın aldığı oydan 2.86 milyon fazla çıktı, ama “sistem” onu başkan yapmıyor).
Washington Post, “Gerçek Donald’ın İçeriği” (Real Donald Context) isimli bir uygulama geliştirdi. Bunu Google Chrome yardımıyla işleme soktu. Trump’ın bizzat attığı, veya onun adına trollerin attığı, veya onun adınaymış gibi sahte atılan tweet’lerin gerçeklik-sahtelik durumunu “anlayacak” bir hizmet bu. Gazete, okurlarına çağrı yaptı, “Bu uygulamayı daha geliştirelim, bize fikirlerinizi gönderin” diye.
Benzer bir uygulamayı Fransa’nın ciddi gazetesi LeMonde geliştireceğini açıkladı. Ama her halde WPost kadar hızlı olamayacaklar. Gazetede, sırf bu yalancılık konusunu araştırmak için Les Décodeurs (Kod Çözücüler) adlı 13 kişilik bir grup kuruldu. 2016’da Fransa’daki terör olayları sırasındaki her türlü yayındaki doğruluk payını LeMonde’da araştıran Samuel Laurent, durumu “toksik” diye tanımlamış. Son derece haklı. Çünkü okuduğun haber doğru mu? Gördüğün resim doğru mu? İşittiğin ses o kişiye mi ait? Laurent diyor ki: “Bazen, koca bir denizi bir bardakla boşaltmaya çalıştığımızı düşünüyorum.”
Yalan habere dair şu örnek, yüzlerce yerli-yabancı örnek arasından, dünyaca ünlüdür: 1897’de İspanya’ya ait Küba’da bağımsızlık isyanı vardı. ABD, burnunun dibinde patırtı istemiyordu. New York Journal gazetesi, bir ABD savaş gemisinin (rastlantısal) bir patlamayla batmasından İspanyolları suçladı. Gazete sahibinin sözleri iletişim kitaplarına geçmiştir: “Sen bana görseli sağla, ben savaşı sağlarım.” ABD fırsattan istifade İspanya’ya savaş açınca sonuç: Küba, Puerto Rico ve Filipinleri İspanya kaybetti.