25 yıldır aynı hikaye
1992’de Türkiye’de İktisat Politikaları Seçenekleri konulu bir araştırma Friedrich Ebert Vakfı, TÜSES ve Türk Sosyal Bilimler Derneği ortaklığında yapılmıştı. Projenin genel koordinatörleri iktisat profesörleri Taner Berksoy ve Korkut Boratav’dı.
Projenin ilk cildi “Türkiye’de Sanayileşmenin Yeni Boyutları ve KİT’ler” başlık olarak teknik ama içerik bakımından “bugüne de” ışık tutacak nitelikte. Henüz cep telefonunun olmadığı, internetin ülkemizde tanınmadığı, özel radyo ve televizyonların yasasız bir şekilde gecekondu gibi yayına başladığı, Özal’ın cumhurbaşkanı, Demirel’in başbakan olduğu bu yılda (kitabın yayınlandığı 1993) şu yazılanlar bugünü anlatıyor aslında:
“1960’larda teknolojik düzey ve üretkenlik açısından Türkiye ile aynı sıralarda, hatta daha gerilerde yer alan bazı Pasifik ve Uzakdoğu ülkeleri teknolojide ve üretimde sıçramalar yaparken, Türk sanayii, kendi teknolojisini de (belli bir ölçüde) üreten, yenilikçi bir üretim mekanizması kuramamış, son tahlilde, sanayileşmiş ülkeler grubu içindeki eskilerle ve kervana sonradan katılan yenilerle arayı, belki de kapatılamayacak kadar çok açmıştır.”
“Tarihin bu kesitinde Türkiye, sanayi toplumunun daha ötesine, bilgiye dayalı ekonomi ve topluma geçiş için son şansını kullanma durumundadır. Çünkü sanayileşme tek başına bir hedef olarak seçildiğinde, 20’inci yüzyıla demir atmak anlamına da gelebilir. Nihai hedef, sanayi ötesi topluma geçebilmek için bir sanayileşme modelinin aranmasıdır.” (s.64)