Yükümlülükler netleşirilmeli ve hafifletilmeli
Tüm Telekomünikasyon İş İnsanları Derneği (TÜTED); yaptığı açıklama ile vergi barışı olarak anılan Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin 6736 sayılı kanunun mükellefler açısından büyük bir fırsat olmasına karşılık, Hazine Payı ve Özel İletişim Vergisi (ÖİV) konusundaki ihtilaflar açısından sektörün ihtiyaçları doğrultusunda yeni düzenlemelerin gerektiğine işaret etti. TÜTED Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Dilek Ataman Bağdatlıoğlu, konuyla ilgili şu bilgileri verdi:
“Ülkemizde elektronik haberleşme hizmetleri ağır mali yükümlülüklere tabi. İşletmeciler gelirlerinin önemli bir kısmını Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi, Özel İletişim Vergisi, Hazine Payı, Kurum Masraflarına Katkı Payı, Telsiz Ruhsatname ve Kullanım Ücretleri gibi adlar altında, vergi ve yasal yükümlülükler karşılığı olmak üzere devlete ödüyor. Bu mali yükümlülükler, dolaylı olarak aboneleri de etkiliyor. Sektörün gelişimi ve yatırımların sürekliliğinin engellenmemesi için bu mali yükümlülükler daha da sadeleştirilerek, işletmeciler ve aboneler üzerinde yük oluşturmayacak bir yapıya kavuşturulmalı, yatırım avantajları getirilmeli.”
Matrah tanımında belirsizlik
Vergi ve benzeri mali yükümlükler konusunda sektördeki en büyük sorunlardan birini ‘matrah tanımındaki belirsizlikler’ olarak gösteren Bağdatlıoğlu’na göre, vergilerin kanuniliği ilkesi kapsamında, vergi ve benzeri mali yükümlülüklere ilişkin mevzuatın net olması gerek. Ancak mobil işletmeciler için önemli bir mali külfet oluşturan Hazine Payı ve ÖİV matrahlarının net olmaması sorun yaratıyor. Matrahların işletmeciler ve idareler tarafından farklı yorumlanması da pek çok hukuki ihtilafı beraberinde getiriyor. “Bu yüzden mevzuatın, sektörün ihtiyaçları doğrultusundan düzenlenmesi, mevzuattaki matrah tanımının netleştirilmesi ve mevcut ihtilafların sulhen çözümü için uzlaşma zemini yaratılmasının zorunlu olduğunu düşünüyoruz” diyen Bağdatlıoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
Sulhen çözüm hedef olmalı
“Bu yönde düzenlemeler yapılması ve mevcut ihtilafların da sulh yoluyla çözümü halinde hem devlet uzun süren ve yorucu dava süreçleri ile uğraşmak yerine, alacağını bir an önce tahsil edecek hem işletmecilerin kamuya olan borç yükü azalacak hem olası ihtilaflar önlenecek. Önemli olan, ihtilaflı konulardaki matrah tanımlarının ilgili mevzuatta net olarak yapılması. Tanımlardaki belirsizlikler hem farklı idari otoriterler tarafından farklı usul ve yöntemlerin izlenmesine hem idare ve işletmeciler arasında yorum farklılıklarına yol açarak konunun yargıya kadar taşınmasına yol açıyor. Örneğin, ÖİV konusunda işletmeciler tarafından ön ödemeli TL-kontör satışı ile ilgili ÖİV’nin abone satış bedelleri yerine, distribütörlere yapılan satışlarda uygulanan fiyat üzerinden hesaplanarak ödendiği ve böylece vergi ziyanına sebep olunduğu gerekçesiyle ihtilaf yaşandı. Bu gibi ihtilafların yaşanmaması için TL yüklemeleri ile ilgili KDV ve ÖİV’nin elektronik haberleşme hizmeti alımına ilişkin olarak operatörlerce sisteme tanımlanan TL miktarı üzerinden hesaplanması ve bundan sonraki aşamalarda ÖİV’nin tekrar KDV matrahına dâhil edilmemesini sağlayacak kanuni düzenlemeler yapılmalı. Ayrıca idare ile işletmeciler arasındaki Hazine Payının matrah tanımından kaynaklanan mevcut ihtilaflar yönünden, idare ile işletmeciler arasında sulh süreci başlatılarak, mevcut ihtilafların sulhen çözümlenebileceği, yeni ihtilafların engellenmesi için de ilgili mevzuatta düzenlemeler yapılabilir.”