Türkiye, yazılımda gücünü gösteriyor ama…
Türk yazılım sektörünün gücü, İstanbul'un bu anlamda bölgenin merkezi olma potansiyeli açık bir gerçek. Ama bu konuda net başarılar için gerek kamunun gerekse özel sektörün belli adımları atması, girişimcilerin de belli gereklilikleri bilerek adım atması şart.
TETSOFT, 2016 yılında heyetler eşliğinde Azerbaycan ve İran ziyaretlerini gerçekleştirdi. Bu heyetlerin hazırlığı ve gerçekleşmesi ise yaklaşık altı aylık çalışmanın sonucu oldu. Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği (TET) Yönetim Kurulu Üyesi ve TET Yazılım-Bilişim İhracat Komisyonu Başkanı Selahattin Esim, “Bilgi ve birikimlerimizi daha etkili kullanmak için gerçekleştirdiğimiz bu heyette, orta vadede öngördüğümüz, BT sektöründe İstanbul’un inovasyon merkezi olması ile Azerbaycan’ın Rusça konuşan coğrafyada pazar potansiyeline sahip olmasını aynı paydada birleştirerek, iki ülkenin dünya BT pazarından daha fazla pay almasını hedefledik” bilgisini verdi. Bunun için Azerbaycan’la ticaret ve yatırım konularında ortaklıklar kurarak, Rusya, Kazakistan, Türkmenistan, İran ve Kırgızistan gibi Hazar Bölgesi’ndeki ülkelerde işbirliği olanaklarını değerlendirme mesajları da verildi. İran’a yönelik heyette ise öncelikli hedef; yeni dönemde hızla büyüyen ekonomide BT sektörüne yönelik talebin Türk yazılım ve bilişim şirketleri tarafından karşılanması oldu. Zor bir pazar olan İran’ın son yıllarda hızla büyüyen ekonomisini ve BT sektöründe oldukça büyük pazar potansiyeline sahip olmasını değerlendirerek, İran’da kamu ve özel sektörde BT ihtiyaçlarına çözüm ortağı olmayı hedeflediklerini vurgulayan Selahattin Esim, İran heyetinde Türk firmaların B2B görüşme rekoru kırarak, toplamda 130’un üzerinde görüşme yaptıkları bilgisini verdi. Esim ile elde edilen sonuçları, Türk yazılım sektörünün potansiyelini ve bu potansiyeli değerlendirmek için yapılması gerekenleri konuştuk:
Söz konusu ülkelere düzenlediğiniz heyetlere katılan şirketlerin size geri dönüşleri nasıl oldu?
Türk firmalar, Azerbaycan heyetinde uzun soluklu bir stratejiyle bu ülkede yatırım yapıp, yazılım geliştirerek, Azerbaycanlı kardeş firmalarımızla Rusça konuşan coğrafyalara daha kolay giriş yapabileceklerini gördüler. Türk şirketlerin geri dönüşleri özellikle büyük bir pazar olan İran ayağında çok olumlu oldu. Şirketler, gelen taleplere göre kendi taraflarında yapmaları gerekenleri ve birçok büyük projede belli bir noktaya gelip, burada sıçrama yapılamadığını gördüler. Türk yazılım ve bilişim sektörü bu ülkede çok iyi bir geleceğe sahip, ama firmalarımızın bıkmadan usanmadan işi takip etmeleri gerek.
Bu heyetlerde 2017 planlarınız ve rotanız hangi önceliklere göre şekilleniyor?
TET bünyesinde kurmuş olduğumuz Smart Cluster (Akıllı Kümelenme) konsepti ile yazılım sektörü olarak bugüne kadar kaçırmış olduğumuz trendlerin yerine, gelecekte çok önemli bir pazar oluşturacak olan IoT, M2M ve Akıllı Şehirler projelerine odaklanmayı sağlamaya çalışıyoruz. Bunun için nesnelerin birbirleriyle konuşabilecekleri bir ortak platform geliştirmek için çalışma başlattık. Ülkemizde ilk defa dile getirdiğimiz ‘Coopetition’, yani dayanışmalı rekabet kavramı belli bir matematiğe dayanıyor. Ekonominin babası olarak görülen Adam Smith “Her insan kendi çıkarını düşünür ve ona göre hareket ederse toplumun refahı da aynı şekilde artar” görüşü yıllarca ekonomi teorileri üretilmesine ışık tutmuştu. ‘Beatiful Mind’ filmiyle tanınan matematik dâhisi John Nash’in 21 yaşında hazırladığı doktora tezi “Oyun Teorisi“, ona uzun yıllar sonra, 1994'te Nobel Ekonomi Ödülü kazandırdı. Nash ise “Her insan hem kendi çıkarını hem de ait olduğu grubun menfaatlerini düşünür ve ona göre hareket ederse toplam refah artar” görüşünü ortaya koydu. TET bünyesinde geliştirdiğimiz Smart Cluster konseptinde bu matematiği kullandığımızı sonradan fark ettik.
Sektörümüzde potansiyel pazarlar olarak Suudi Arabistan-Katar, Malezya-Endonezya, Cezayir ve ABD’yi belirledik.2017 yılında firmalarımızı bu ülkelerden birine veya ikisine götürmek için çalışmalarımız sürüyor.
Bu heyetlere katılan Türk şirketlerini, yurtdışına açılıma bakışlarındaki değişimi ilk heyetten bugüne nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu heyetler sonrası yaptığımız anketlerde şirketlerimizin özgüveninin arttığını ve eksikliklerini yerinde gördüklerini tespit ediyoruz. Mesela bir firma, birkaç dilde hazırlanmış canlı bir sunumu olursa, ürünlerini daha hızlı anlatabileceğini gördüğünü belirtmiş. Başka bir firmamız, bu heyet için yaptığı hazırlıklar dahilinde ilk kez İngilizce bir web sayfasını yayına aldı. Faydalar sadece ihracat faaliyetleriyle sınırlı olmuyor. Katılımcı firmalarımız birbirlerinin ürünlerinin, çözümlerinin daha detaylı farkına varıyor, aralarında ortak projeler geliştirebiliyorlar. Benzer konularda yaşadıkları deneyimler hakkında detaylı görüşme imkanı bulup, olumlu etkileşimler sağlayabiliyorlar.
Firmalar bu heyetlere katılmayarak büyük olanaklar kaçırıyorlar. Açıkça söyleyebilirim ki, normalde kendi başlarına yapmakta zorlanacakları tanıtımı, konaklamayı, B2B görüşmelerini ve pazara giriş olanaklarını yerinde görme fırsatını çok uygun bir bedel ödeyerek gerçekleştirmiş oluyorlar. Örneğin, İran – Azerbaycan heyetimizde firmalarımızın tüm bu hizmetler için ödediği tutar yaklaşık 2 bin dolar oldu. Tabi şunu unutmamak gerek, biz TET olarak gerekli platformu hazırlıyoruz, ama satışı gerçekleştirecek ve ilişkileri takip edecek olan kendileri. TETSOFT olarak Türk yazılım sektörünün dünyada kaçırılan trendler göz ardı edilirse ancak üç maddeye dayanan bir strateji ile kendisine dünya pazarında yer bulabileceğine inanıyoruz: Üçüncü ülkelerde işbirliği, bizim bu ülkelerde yapabileceğimiz yatırımı ve son olarak, inovasyon alanında yapacağımız işbirlikleri.
Sektörümüz, ne yazık ki bilgi ekonomisi trendini kaçırmış olan ülkemizde bilginin gerçek değerini bulamamasından dolayı maddi problemlerle ve yazılım üzerinden yapılan ve maddi karşılığı olmayan yoğun taleplerle uğraşmaktan, ihracat yapmaya odaklanamıyor. Bu heyetlere katılan firmalar inanılmaz bir tecrübe ile geri dönüyorlar. Bizim de amacımız zaten onların önünü açmak ve ihracat konusunda destek olmak. Ekonomi Bakanlığı bürokratlarımızla bu konuda yakın çalışıyoruz ve Bakanlığımız her zaman destek veriyor.
2015 yılından bugüne yaptığınız çalışmalar ve düzenlediğiniz yurtdışı heyetler, Türk yazılım sektörüne neler kattı? Sektörel gelişimin gerek bu yıl gerekse orta vadede nasıl bir eğilim sergilemesini bekliyorsunuz?
Türk şirketlerin özgüvenlerindeki artış ve gidilen ülkelerde satış yapabilmenin mümkün olması sektöre olumlu bir ivme kazandırdı. Mesela ABD heyetinden sonra dört firmamız bu ülkede ofis açtı ve çalışmalara başladı. ABD’ye yatırım hamlesi için başlatılan Select USA kampanyası verilerine göre, Türk yazılım ve bilişim sektörü ABD’de en çok yatırım yapan ikinci sektör konumunda.
Sektörün en zayıf tarafı herkesin bireysel hareket etmesi ve çalışmaların bir nevi gizlenmesi. TET olarak Türk firmalarının Coopetition (dayanışmalı rekabet) mantığı ile yeteneklerini arttırmaya çaba gösteriyoruz ve bu konuda epey ilerleme sağladığımızı söyleyebiliriz. Sektörün ihracatı bu yıl ve orta vadede giderek artacak. Bunun için devletimizin kurmuş olduğu TET Hizmet İhracat Birliği, sektörün ihracat konusunda muhatap alması gereken tek resmi girişim, ama sektörün halen bir bölümünün bu konuda bilgisi olmadığını görüyoruz. Böylece enerji yanlış mecralara akıp heba oluyor. Ayrıca, 2016 yılında Almanya’nın Köln şehrinde düzenlenen Gamescom fuarına da Ekonomi Bakanlığı desteği ile milli bir standla katıldık. Oyun sektörünün çok hızlı ilerleyeceğini öngörüyoruz.
Türk yazılım sektörünün gelişimi için gerek özel sektörün gerekse kamunun neler yapması lazım?
Kaçırmış olduğumuz bilgi ekonomisi trendini aradaki mesafeyi kapatarak yakalayamasak bile bir nebze iyileştirmemiz lazım. İktisadi çözümlemenin ilk adımı bilginin bir iktisadi değerinin bulunduğunu anlamak. Bu değer; bireylerin, bilginin bulunmadığı bir duruma göre daha yüksek gelir elde etmelerini sağlayan kararlar almalarına yardımcı olmakta.
Bunun içinde telif hakları yasasının ve patent haklarının gelişmiş ülkelerdeki seviyelere getirilmesi lazım. Bilginin çalınması veya kopyalanması sonrasında yıllar süren mahkemelerde, bilgi hırsızlığını yapan kazançlı çıkıp fikri üreten kaybediyorsa burada bir yanlış var demektir. Milli bilişim sektörünün gelişimi için start-up ve KOBİ’lerin güçlenmesini sağlayacak hisse opsiyonu, crowdfunding, melek yatırımcı gibi finansman modellerinin hukuken tanınmasını sağlamak için çalışmalar yapmalı. Ülkemizin yeterli sermaye birikiminin olmadığı, tasarruf oranlarımızın da büyüme hedeflerimiz için yeterli sermayeyi karşılamaktan uzak olduğu bilinmekte. Bu durumda, 2023 hedeflerimize ulaşabilmek için, işletmelerin büyümelerinin önündeki finansmana erişim engelleri ortadan kaldırılmalı. Sektörün bu konuda değişik finansman modellerini öne sürüp, bunların bankalar nezdinde veya halka açık finans kaynakları oluşturma modelleri ile sermaye akışını hızlandırması gerek.
Yerel yazılımın ucuza alınmak istenmesi ülkemizde ne yazık ki sektöre patinaj yaptıran bir alışkanlık. Özellikle kamu tarafında haksız bir rekabet söz konusu. Belediyelerimiz kendileri proje üretme işine girerek özel sektörün önünü kapatıyorlar. Yerli firmalar ucuz fiyatlarla projeleri almaya zorlanıp her gün yapılan akıl almaz değişiklik talepleri ile firmalar zor durumda bırakılıyor. Ayrıca firmalar bu değişiklik taleplerini akıl almaz kısa sürelerde karşılayamadığında, ihale yasaklılığı gibi firmanın sonunu getirebilecek yaptırımlarla karşılaşabiliyor. Bu alan özel hukuka girdiği halde, idari hukuk kapsamında işlem yapılıyor. Sonrasında ise yüz bin dolara yerli firmaya yaptırılmak istenen iş, şartnamelerde referansın büyüklüğü yerli firmaların karşılayamayacağı seviyelere çekilerek, 5 milyon dolara yabancı firmalara verilebiliyor.
Bu adımlar için daha fazla gecikmeyelim!
- Devletin kendi bünyesinde yazılım üretmesine son vererek, özel sektöre güvenmesi ve bu tür projelerin stratejik sektör olarak belirlenen bilgi teknolojileri sektörüne verilmesi.
- Yerli mallarına verilen yüzde 15 fiyat farkından faydalanabilmesi için yazılım sektörünün ürettiği ürünlerin mal ve ürün üretiminden farklı olduğunun ve bunun için bir üretim hattı gerekmediğinin kabul edilmesi ve genelgelerle bu durumun düzeltilmesi.
- Bilişim müteahhidi firmaların devlet tarafından desteklenmesi ve büyük projeler verilerek uluslararası piyasada kullanabilecekleri referansları olmasının sağlanması.
- Türkiye’de uluslararası piyasalarda olduğu gibi kamu ve özel sektör projelerinde yatırım değerinin yüzde 3’ü oranında bir bütçenin bilgi teknolojilerine ayrılması.
İstanbul, fark yaratacak
İstanbul’un yakın gelecekte bilişim ve yazılımda ticaret merkezi olması öngörülüyor. İşte İstanbul’un gelecek 20 yılda bölgenin iş merkezi ve üretim üssü olmasını sağlayacak dinamikler:
- İstanbul’a yapılacak olan yıllık 150 milyon yolcu kapasiteli 3. Havalimanı.
- İstanbul’a yapılan 3. Köprü üzerindeki tren yolunun Kazakistan, Bakü, Tiflis, Kars, Erzincan üzerinden tarihi ipek yolunu tekrar 3. Havalimanına bağlaması.
- Hem doğu – batı, hem kuzey – güney doğrultusunda doğal köprü, ana piyasalara verimli ve maliyet-etkin çıkış kapısı.
- Avrupa’da doğu ve batıyı birbirine bağlayan önemli bir enerji terminali.
- Toplamda 25 trilyon dolar GSMH üreten çok sayıda piyasaya kolay erişim.
- 50 milyonu geçen internet kullanıcısının olması.
- Devletin internet üzerinden sunduğu e-devlet hizmetlerin yaygınlaşması.
- Yüzde 50’si 27 yaşın altında olan nitelikli ve genç nüfusun yapacağı inovasyon.
- 2015’te 50 milyar TL’yi geçmesi beklenen e-ticaret uygulamalarının başarısı.
- Türk firmaları ile üçüncü ülkelere yönelik birlikte çalışma potansiyeli.
- Özellikle THY’nin direkt uçuş noktalarının artmasından dolayı Avrupa, Avrasya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki 3 ve 5 saatlik uçuş mesafesindeki 1,5 milyar müşteriye kolay erişim.
Yurtdışında Türk yazılımı nasıl bir değere sahip?
Türk yazılım sektörü uygun fiyata kaliteyi üretebiliyor. Firmalarımız çok güzel çözümler üretebilme yeteneğine sahipler. Ulaşabildiğimiz coğrafyalarda kültürel farklılıklara çok hızlı adapte olabiliyor. Güvenlik açısından riskli ülkelerde bile cesurca projeler yapabiliyorlar. Bir diğer özellikleri ise hızlı çözüm sunmaları ve yazılımlarını yerel kanunlara hızlı adapte edebilmeleri. Yurtdışında öne çıkan yazılım çözümleri veya ürünleri şöyle sıralayabiliriz:
- Akıllı şehircilik
- Akıllı ev
- IoT çözümleri
- Savunma sanayii
- Yeni nesil ERP
- E-devlet çözümleri
- Multimedya, media streaming
- Bankacılık
- Sağlık
- Güvenlik
- Image Processing.