Sayısal çağa doğan şirketler
Dell EMC Türkiye Genel Müdürü Sinan Dumlu
Sayısal dönüşüm (digital transformation) tüm endüstrileri sarsmakta ve yeniden şekillendirmektedir. Öncelikle sayısal dönüşümden ne kast ettiğimize bakmak istersek şöyle kısa bir tarihsel özet yapabiliriz.
Geçmiş 20-30 yıllık dönem şirketlerin daktilo ve kağıt yoğun kullanılan ortamlardan, kağıtsız ve bilgisayarların yoğun kullanıldığı bir ortama geçiş sürecidir. Bu dönemin temel özelliklerini kişisel bilgisayar ve paket yazılım kullanmak, şirket iş süreçlerini olabildiğince bu paket yazılımlara uydurmak ve donanım bileşenlerinin lego parçaları gibi değişik üreticilerden açık sistemler halinde satın almak olarak özetleyebiliriz.
Bilişim teknolojilerine geçiş (Transformation to Information Technology) süreci olarak görülecek bu dönemin sonunda, bir grup hızlı ve çevik şirket oluşmuş, bir grup büyük şirket ise bu geçişi başaramayarak ortadan kalkmıştır. Artık bu dönemin sonuna gelmiş bulunmaktayız.
Bugün bir grup yeni nesil şirket, bilişim teknolojilerini (BT) daha yaratıcı şekillerde kullanarak bulundukları endüstrileri sarsmakta ve BT geçiş sürecini tamamlamış şirketlere bile meydan okumaktadır. Bu yeni nesil şirketlerin temel özellikleri yeni fikirler, yeni iş yapış şekilleri ile kurulmaları yaratıcı ve farklı yazılımlarını tüm süreçlerinin merkezlerine yerleştirmeleridir. Bu şirketlere sayısal çağa (digital age) doğan şirketler denmektedir.
Önümüzdeki 15 yılın bu eğilimler ile şekilleneceği artık BT geçiş sürecinin biterek, Sayısal Dönüşüm (digital transformation) denen yeni bir döneminin başlayacağı görülmektedir. DellEMC'nin yakın zamanda gerçekleştirdiği anketlere göre, yüzde 52 oranındaki katılımcı, son üç yıl içinde sektörlerinde kritik değişimler olduğunu doğrulamaktadır. 16 ülkeden 4 binin üzerinde kıdemli yöneticiden alınan yanıtları derleyen bu araştırma, aynı zamanda katılımcıların neredeyse yarısının işletmelerinin önümüzdeki beş yıl içinde sektörden silinmeleri ihtimaline inandığını da ortaya koymaktadır.
DellEMC ve VMware’in birlikte hazırladığı ortak rapor ise, kurumların yüzde 90’ının sayısal dönüşümüne ihtiyaç duyduğunu belirtirken, yüzde 55’inin bu konuda çalışmaları olmadığını kabul ettiğini göstermektedir.
Sayısal dönüşüm pek çok alt kavramdan oluşmaktadır. Bu kavramları şu başlıklarda toplayabiliriz.
- Gezginlik (mobility): İnternet ve akıllı mobil cihazların kullanımının yaygınlaşması ve bunların üzerinde çalışan çeşitli uygulamalar.
- Nesnelerin Interneti (Internet of Things – IoT): Sensorler ve her türlü makinaya gömülü bilgisayarlar ile cihazların birbirleri ile konuşması
- Bulut Bilişim (Cloud): Uygulamaların ve verilerin, büyük veri merkezlerinde sanallaştırılmış ortamlarda tutulması ve çalıştırılması.
- Büyük veri ve analitiği (Big Data and analytics): Toplanan verilerin anlamlı sonuçlar çıkacak şekilde yorumlanması
- Yapay Zeka (Artifical Intelligence –AI): Cihazların ve yazılımların kendi kendine karar vermeleri ve gelişmeleri.
- Sanal Gerçeklik (Virtual Reality) ve türevleri
- Endüstri 4.0 (Industry 4.0): Sayısal transformasyon sonrasında üretim şekillerinin tamamen değişmesi.
Kısaca teknoloji dergilerinde gördüğümüz tüm bu kavramlar aynı hedefe yani sayısal transformasyona yönelik bir bütünün parçalarıdır.
Bunlar hayata geçtikçe dünyamızda neler değişecektir dersek. Şu iki örneği verebiliriz.
Dell ve Intel tarafından yapılan Küresel Geleceğin İşgücü Araştırması'na katılan katılımcıların yüzde 67'si profesyonel hayatlarında Artırılmış Gerçeklik (AR) / Sanal Gerçeklik (VR) ürünlerini kullanmak isteyeceklerini söylemektedir. Önümüzdeki birkaç yıl içinde VR/AR'ın tepe noktaya ulaşmasını bekleyebiliriz. Kısa bir süre içerisinde cihazlar, insanları tek sınırın kendi hayal güçleri olduğu paralel dünyalara itecek. Fiziksel ortamın zaman ve maliyet engellerine takılmadan yeni beceriler edinecek, hizmetler sağlayacak ve diğer insanlarla etkileşim kuracaklardır.
Dördüncü Endüstri Devrimi ile, bugün gezegende veri ağlarına bağlı bulunan sekiz milyar cihazın, 2031 yılına geldiğinde 200 milyarın üstüne, yani dünyadaki insan sayısının 25 katı fazlasına çıkması beklenmektedir.
Yeni bir çağa girmekteyiz. Her yeni çağda olduğu gibi, bu süreçte hızlı ve öngörülü olanların değişerek hayatta kaldığı ve yeni kurumların kurulduğu bir zaman olacaktır.