Bulutta veritabanı ikilemi!
*İlker Saltoğlu
Bulut kavramı o kadar farklı şekillerde kullanılıyor ki, artık hepimiz için farklı yerlerde farklı anlamlar ifade ediyor. Bu yazıdaki amacımıza yönelik olarak, bulutu donanım altyapısı için “Mevcut işlem gücünün, ağ yapısının ve depolama imkanlarının otomatik bir şekilde ihtiyaç sahiplerine sağlanması hizmeti (IaaS)”, uygulamalar için de “Uygulamalara web tabanlı erişim sağlanması ve kullandıkça öde mantıklı hizmetler sunulması (SaaS)” olarak tanımlayalım.
Bulut bilişim geleneksel teknoloji modellerinde değişikliklere yol açarak, istemci-sunucu teknolojisinde bir paradigma değişimine sebep oldu. Mainframe’lerin mini bilgisayarlara dönüşerek istemci-sunucu modeli, bulut bilişim ve Amazon, Google hizmetleri ortaya çıkarması gibi, bulutun her yerde bulunması da BT evriminin bir sonraki aşamasını oluşturuyor. Bu aşamada uygulamaların, verilerin ve hizmetlerin tamamı artık kurumsal veri merkezlerine taşınıyor.
BT giderlerini kısmak ve riskleri azaltmak amacıyla bulut bilişimin avantajlarından yararlanmak isteyen CIO’ların elindeki seçenekleri şu şekilde sıralayabiliriz:
- Bütçeyi, sorumluluk ve işlevselliği doğrudan işin yapıldığı noktaya kaydırmak (Shadow IT) ve genel bulut (public cloud) seçeneklerinin kullanılmasını desteklemek
- Yönetilen hizmetlere yönlenmek
- Ortak buluta dönüşebilecek özel bir bulut oluşturmak (hibrit bulut)
- Bütünüyle, daha küçük bir BT ekibi tarafından yönetilen bir ortak bulut sağlayıcısına taşınmak.
Bu seçeneklerin hepsinin birbirinden farklı güçlü ve zayıf yanları var ve her birinin önemi şirketinizin ihtiyaçlarına göre değişiyor.
Mevcut veritabanı alternatifleriyle birlikte, hangi seçeneğin sizin için en iyisi olduğuna karar vermek oldukça zor olabilir. Veritabanı ihtiyaçları doğrultusunda göz önünde bulundurulması gereken üç ana etkeni performans, güvenlik ve uyumluluk olarak sıralayabiliriz.
İsterseniz, şirketiniz bu dönüşümü gerçekleştirirken, veri tabanı stratejinizi size gereksiz ek maddi yükümlülükler gerektirmeyecek şekilde geliştirebilmeniz için elimizdeki seçeneklere bir göz atalım:
Özel bulut
Bu tür bir veritabanı konuşlandırma senaryosunun en büyük avantajlarından biri, şirketlere kendi iş ortamlarındaki ihtiyaçlara ve kullanım durumlarına göre uyarlanabilen şekilde kontrol sağlamasıdır. BT ekibinin kontrolü altında olması, güvenliğine olan inancı arttırır. Bu da güvenlik önlemlerinin ve acil durum kurtarma işlemlerinin de çözümün mimarisine dâhil edilmesi gerektiği anlamına gelir.
Coğrafi konum da bazen sorun teşkil edebilir. Eğer şirketin bulunduğu yerden farklı olarak, dünyanın çeşitli bölgelerinde bulunan kullanıcıların veriye mobil cihazlarla ulaşması gerekirse, gecikmeler yaşanabilir ve kullanıcı tecrübesi kötü etkilenerek problem oluşturabilir. Dahası, finansal hizmetler ve sağlık hizmetleri gibi bazı sektörler, uyumluluk gerektiren katı güvenlik düzenlemelerine sahiptir. Türkiye, Kanada ve Almanya gibi ülkeler verilerin fiziksel olarak nerede saklanacağı konusunda daha katı düzenlemelere gidiyor ve vatandaşlarının kişisel bilgilerini koruyabilmek adına ilgili verilerin ülke sınırları içerisinde kalması gerektiğini savunuyorlar.
Genel olarak, özel bulut seçeneğinin yatırım getirisi için (donanım, yazılım ve diğer tüm bileşenler özelinde) başa baş noktasına 24 ila 36 ayda ulaşılır. Bu bazı şirketler için çok uzun olabilir. Bu yüzden özel bir bulut veri tabanına taşınmadan önce, beklenen yatırım getirisini incelemek ve bu getiriye ait zaman çizelgesinin şirketinizin ihtiyaçlarına uygun olduğundan emin olmanız önemlidir.
Hibrit bulut
Esnek ve özelleştirilebilir olan hibrit bulut, yöneticilerin bazı fonksiyonlar için özel buluttan faydalanabilmesini ve gerektiğinde de – örneğin yoğun bir dönemde veri miktarında sıçrama yaşandığında – genel buluta açılabilmesini sağlar. Ayrıca, felaket kurtarma çözümleri de hibrit bulutun içine yerleştirilerek bu konudaki endişeleri de ortadan kaldırılabilir. Şirketler hibrit bulut sayesinde bazı verileri yerel olarak barındırıp, bazılarını buluta yükleyerek ilgili düzenlemelerin getirdiği kısıtlamalara da çözüm bulabilir.
Ancak, bir hibrit bulutta bütünlüğü sağlamak karmaşık bir iştir ve bazı güvenlik problemlerine yol açabilir. BT hizmetleri için gerekli olan işlem gücünün kontrolsüz ve gelişi güzel bir şekilde büyümesi, yönetilmesi imkânsız bir hibrit bulut ortamına sebep olabilir. Aynı zamanda hibrit buluta taşınırken bir taşınma stratejisine sahip olmak da eş derecede önemlidir; bu güvenliği arttırırken yaşanacak karmaşıklığı önler.
Ortak bulut
Ortak bulutun asıl avantajı, neredeyse sonsuz bir ölçeğe ve “kullandığın kadar öde” modeline sahip olması ve dolayısıyla pazara daha hızlı açılma imkânı sunmasıdır. Ancak, ortak bulutlar doğaları gereği homojen olup birçok farklı şirketin ihtiyaçlarını aynı anda karşılayabilmek üzere tasarlanmıştır ve bu yüzden ihtiyaca özel ayarlanmaları konusunda zorluklar yaşanabilir. Tıpkı bir hibrit bulutta olduğu gibi, kontrolsüz büyüme, ortak bulutta da bir problem olabilir. Ortak bulut platformlarını yönetmeye ve kontrol etmeye yarayacak bir strateji olmadığı sürece, giderler sürekli artarak verimliliği olumsuz etkileyecektir.
Veri görünürlüğü de bu işin bir diğer dezavantajıdır. Veri bir kez ortak buluta yüklendiğinde tam olarak nerelere yerleştiğini, sunucuların hangi ülkede bulunduğunu anlamak zor olabilir ve bu durum bazı küresel şirketler için sıkıntılar yaratabilir. Ortak bulut işletme giderleri açısından avantajlı olsa da, bu durum ilk 36 ayın ardından değişebilir. İş yükü konuşlandırırken toplam mülkiyet maliyetini; yani yaşam döngüsü ve toplam maliyet kazancının yanı sıra uygulamanın kendi gerçek maliyeti gibi noktaları aklınızda bulundurmanız gerekir.
Ortak bulut kullanırken güvenlik her zaman bir sorun olacaktır, fakat durağan verilerin şifrelenmesi ve iyi düşünülmüş erişim yönetim araçları kullanılması gibi önlemlerle bunun önüne geçilebilir.
“Appliance” veritabanı
Bu da işletmelerin kendi lokasyonlarında konumlandırabildikleri bir çözümdür. Üretici tarafından ya da şirketlerin kendi BT ekipleri tarafından yönetilebilir. Bu çözümü sunan birçok güvenilir üretici bulunmakla birlikte, tüm çözümü tek bir üretici aracılığıyla kontrol etmek performans ve destek artışı sağlayabilir.
Diğer yandan, bu durum bir şirketi söz konusu üreticiye bağlı da bırakabilir. Cihaz bazlı veri tabanları genellikle niş ve duruma özel bir seçenek olarak kullanılır. İş birliğinin sağlıklı başlayıp devam etmesi için üretici seçimi çok önemlidir.
Sanal veritabanı
Sanallaştırma sayesinde birçok uygulamayı tek bir donanım üzerinde birleştirmek mümkündür. Bu sayede maliyetler düşürülüp, kaynaklar daha verimli bir şekilde kullanılabilir. Bu durum, kurulum için yapılan ilk harcamalar nedeniyle genellikle yüksek sermaye masraflarını beraberinde getirse de yapılan konsolidasyon sayesinde çoğu işlem otomatik hale gelir ve işletme giderleri zamanla azalır. Böylece yatırım getirisi daha hızlı alınır ve mülkiyet maliyeti azalır; ancak, lisanslama ücretleri artabilir.
Sanallaştırılmış veri tabanları da az yer kaplamaları sebebiyle de şirketlere daha iyi veri merkezi kaynak kullanımı sağlayabilir. Böylece sunucu işletimi ücretlerinde tasarruf sağlanır ve bir şirketin aynı fiziksel makine üzerinde birden fazla sanal veri tabanını işletmesine olanak verirken, işletim sistemi katmanını tamamen izole tutar. Sanal ortamlar hali hazırda ölçekleme yeteneğine sahiptir ve yönetimleri de oldukça kolaydır. Sanallaştırmanın zayıf noktası ise şudur; eğer donanım bozulursa, sanal makineler de bozulur. Dolayısıyla hataya yer vermeyen bir acil kurtarma planı çok önemlidir ve iyi kurgulanmalıdır.
Sanallaştırma, eski donanımları tekrar değerlendirmek için ideal bir yöntem olabilir, çünkü birçok uygulamayı aksi takdirde kullanılmayacak olan donanımlar üzerinde birleştirebilir. Kümelenmeye de çok uygundur; birden fazla sunucu üzerinde birden fazla sanal makine yaratma kabiliyeti acil durumlarda hayat kurtarabilir.
Doğru veritabanını seçmek
Hiç şüphesiz, veritabanı yönetimi ve konuşlandırmasına dair birçok yaklaşım mevcut ve bu noktada tek önemli faktör maliyet değil. Her şirket kendisine has zorluklara, hedeflere ve ihtiyaçlara sahip olmakla birlikte, her ihtiyacı karşılayabilecek tek bir model yoktur. Şimdi ve uzun vadede hangi veritabanı seçeneğinin size en uygun olduğunu anlamak için, altyapınızı, yatırım getirisi beklentilerinizi, uzun süreli iş hedeflerinizi, verilerinizi kendi ülkenizde mi yoksa dışarıda mı barındırmanız gerektiğini, BT kabiliyetlerinizi ve bu işe ayırabileceğiniz kaynakları iyice gözden geçirmeniz gerekir.
*TmaxSoft Türkiye Genel Müdürü